Yeni gelen hizmetçi evin sahibi william bey in dediği rezene çayını fincana döktü ve yukarı katta ki amelia hanımın uyuduğu oda ya dikkatli bir şekil de çıktı. kapı yı ne olur ne olmaz diye belki amelia hanım uyanıktır diye düşünerek tıkladı 3 kere. içeride:
- girin, diye bir ses yükseldi. amelia hanımın sesi idi bu demk hala uyumamış idi.
- amelia hanım william bey size rezene çayı yapmamı söyledi ve içtiğinizden emin olmamı söyledi.
- tabi dedi amelia usulca
amelia yataktan doğruldu. için de rezene çayı olan fincanı hizmetçinin elinden usulca aldı. çıkmak üzere olan hizmetçiye aniden eslendi.
- kasana san albüm de ki fotoğraflarımız gösteriyi. bel ki bir şeyleri hatırlamama yardımcı olur hem sana anlatınca.
- tabi efendim.
amelia oda da ki siyah camlı kitaplığa doğru yürüdü. ora da genellik ile kitapları tutuyorlar idi. lain alt rafların da albümler vardı. siyah derili bir albüme eline daldırıp hemen aldı amelia. hizmetçiye oturması için yatağın karşısın da ki uzun deri koltuğu gösterdi. hizmetçi ne yapacağını bilmez halde oturdu. ilk defa böyle bir şey yaşıyor idi. normalde hizmet etmeye gittiği ev de kimse suratına bile bakmaz idi. amelia onun suratına nazikçe gülümseyerek yanına oturdu. ve kucağına fotoğraf albümünü koyarak :
- normal de hiç bir hizmetçiye bunu yapmamıştım şu ana kadar lakin bu hastalıktan sonra artık mümkün olduğunca çok insan tanımak görmek ve de bilmek istiyorum dedi, ve bunu yapar iken hala nazik nazik tebessüm ediyor idi. albumun kapağını narin elleri ile açtı. ilk fotoğrafta doğum gününden bir fotoğraf var idi. kendisi 1 yaşına daha yeni girmişti ve annesinin kucağın da idi bbası ise heme yanlarında genç yakışıklı ve dinamik bir hal de idi. bu fotoğraflar amelia nın babasından gizli alıp sakladığı fotoğraflar idi. yok ise bunların hepsi gene yanıp kül olacak idi diğerlerinin akıbeti gibi. ve sonun da aannsinin surtını unutcak ve hiç bilmeyecek idi. fotoğraf bakınca yeniden fark etti ki annesine gerçekte çok beziyordu. anki fotoğraf ta ki kadın annesi değilmiş te kendisi imiş gibi. sanki kendisne bakıyor imiş gibi hissetti. ve gülümsedi. düşündüğü şeylerin hepsini ona da söyledi:
- bak bu ben annemin kucağındayım o zaman . anne ile çok benziyoruz değil mi? annem ben 3 yaşın da iken atttan düşüp 1 gün sonra da ölmüş yani bu fotoğrafın çekildği günden 2 yıl sonra. ve bu da babam. genç iken gerçekte de dediği kadar yakışıklı imiş. baam anemi kaybettikten 10 yıl gibi uzuzn bir süre kndine gelememiş.idi birbirlerini çok seviyorlarmış herkes bana öyle derdi ve ona çok benzermişim. baam yine akşamın birin de ev çok geç gelmiş idi ve sarhoş idi. birden evin içine girince ben ve dadılarım korktuk. hemn üst kata çıkıp anemin e kadar eşyası var ise hepsini eline geçirdiği gibi camda fırlatıp attı. ardından tekrar aşşağıya mutfağa inip yalpalayarak mutfak ralarının irinden 2 şişe vşski aldı ve dışarıya çıktı. yukarı kata ki fırlatığı bütün eşyaların üzerine bu 2 şişe viskiyi döktü v cebind çamağını çıkarıp çaktı. ben ve dadılarım bu sahneyi değşet ile izledik bn çığlık çığlığa babamın yanına koşup elinden çakmağı almaı istiyordum ve ya kendimi ateşe verip eşyaları kurtama istiyordum lakin dadılarım beni tuttular. gitmeme izin vermediler. ben sanki bana eziyet ediliyormuş gibi çığlık çığlığa idim hala ve beni zor zapt ediyorlar idi. babam ise yalnızca yana koca ateş bakıyor idi. dehşet bir gece gerirmemize rağmen bbam o gec en sonra artık ancak değişmeye başlmıştı. lakin ben babam bir canavar gözü ile bakıyor idim. ertesi sabah babamın sarhoş kafa ile bulamadığı ya da göremediği her şeyi silip süpürdüm ve bir kutuya koydum. onların varlığını hiç bir zaman öğrenemedi. o kutu da işte şura da, dedi ve eli ile hemen kitplığın aşağısını gösterdi. oraa dakırmız bir ayyakkabı kutus kadar büyüklüğünde bir kutu var idi. amelia kalkıp kutuyu aldı siyah camlı kitaplığın oraya giderek. eğidi ve aldı. ardından gerisin geri yrine oturdu v kırmızı kutuyu yine albümü tuttuğu gibi bacaklarının üstüne koydu. ve:
- hizmetçiye gülümseyerek baktı. bu kutuyu william dan snra ilk defa birine göstriyorum, dedi
- . . .
hizmetçi çok heyecanlanmıştı hala olanlara inanamıyormuş gibi bir hali var idi.
- senin ismin neydi bu arada?
biraz sakince öksürdükten sonra:
- aisling
- irlandalı mısın?
- evet efendim.
- harika william da İrlandalı. ney ise artık kutuyu açmanın vakti geldi.
kutuyu bağlayan kurdeleyi nazikçe açtı ve kapağını kaldırdı amelia. kutunun için de bir sürü birbirinden alakasız eşya var idi. boş bir parfüm şişesi, 1 er adet parlak taşlar ile bezenmiş ayna ve tarak, bir adet mendil, bir kutunun içindeki gene aynı parlak güzel taşlar ile bezeli bir kaç tane saç aksesuarı. . . ve benzeri şeyler.
- bunların hepsini babam dan gizledim yıllardır. acaba ölmede hemen önce ona göster se idim ne tepki verirdi. bunları da şöminede mi yakar idi. sanmam aslında ağlamaya başlar ve onları okşayıp öperdi diye düşünüyorum.
himetçi amelia nın kendi kedine soru sorması ve gene aynı şekilde kendi kendin cevap vermesine şaşkınlık ile bakakadı. bunu fark edn amelia ona gülümseyrek:
- korkma ben küçüklüğümden beridir kendi kendime konuşurum. bu hastalığın getirdiği yeni bir şey eğil, dedi
hizmetçi kız yaptığı şeyin fark edilmesi üzerine:
- şey ben aslın da. . .
-sorun değil, dedi amelia gülümseyerek ve masa ya bıraktığı rezene çayını eline alıp bir yudum aldıktan sonra devam etti:
- aslın da bu parfüm şişesi ni ilk elime aldığım zaman da yarısına kadar dolu idi. lakin hepsini besıktım. çünkü annem kokuyor idi. ve ben de hep onu sıkyodum. onu sıktığım da anki annem çevrem de beni izliyormuş gibi hissediyordum. ayrıca ne zaman parfümü sıksa babam bana şüpheli şüpheli bakıyor idi. bu neden ile onun yanın da iken sıkmıyordum. çünkü eğer anlar ise onu elim den almasından korkuyordum. nitekim parfüm bitti de. aslın da bitmesin diye su ile karıştırmış idim de lain her güzel şeyin sonu vardır, mutsuzluk ise ebedidir. bunu unutmama izin verme
hizmetçi kız başını salladı. evin hanımının bu kadar ona samimi davranması onu zaten çok son derece mahcup etmiş idi. bir de hanımının bu kadar acı bir şeyi bu kadar rahat söylemesi onu çok üzmüş idi. amelia anlamaya devam etti:
- bu tarak ile de ara sıra dadılarıma verirdim saçlarımı taramaları için. dadılarım asla bu durumu babama açmaz idi. aslında bu eşyaların çoğunu onlar babam dan gizli gizli toplayıp kutuya koyarak bana vermişler idi.
- kaç tane dadınız var idi hanımım?
- aslın da 3 tane idiler. birisi bana hiç yakın değil idi daha doğrusu bana katlanamıyor idi çünkü ben gerçekten haylaz bir çocuk idim, sanırım ben de olsam bana katlanamaz idim, birisi vefat etti 4 sene önce. lakin diğeri hala yaşıyor.
amelia biraz düşünceli düşünceli boşluğa baktı. hemen adından .
- aslın d iyi etin aklıma dadımı getirmek ile. onu çağırabilirim. william ın ve benim yokluğum da charlie ye bakması için. beni asla kendi kızından ayırmadı, charlie yi de aynı bana baktığı gibi bakacağına eminim. aslın da bira yaşlandı kendisi. lakin başka birine güvenemem zaten.
sonra yine kaldığı yerden devam etti:
- bu tokları hiç bir zaman kullanmaya kıymadım çünkü gerçekten çok güzeller. annemin çok zevkli bir kadın olduğunu buradan anlıyorum. aslında yüzümüz nasıl benziyor ise zevklerimiz de benziyormuş demek ki.
uzaklara bakarak anlatmaya başladı. annemin mavi kiloş kısa bir elbisesi var. bunu ben kendi nişanım da giydim. bak hatta hemen şurada , dedi ve ayağa kalktı. gardırobun orya kadar yürüdü. ve kapağını açıp o mvi kiloş elbiseyi çıkardı. ardında üzerine doğru tutarak aynaya döndü ve kedine baktı. babam bu elbisenin hala var olduğunu bilmiyordu ve nişan günü william ile kapıdan çıkar iken gördü. hala hatırlıyorum hemen ağlamaya başlamış idi. etrafta ki insanlar evlendiğim için ağladığını sanıyordu lakin ben gerçeği biliyordum. bu da annemin nişan elbisesi idi. hatta albüm de hala babam ile fotoğrafları var sayfayı çevirerek bakabilirsin. hizmetçi kız sayfayı çevirdi ve hemn yanı başında elbiseyi üzerine tutmuş amelia yı resimde gördü. bir insanın annesine bezemesi nasıl hem bu kadar güzel hem bu kadar acı olabilir diye düşündü acı acı. amelia devam etti:
- gerçeği yalnızca be bir de wiliam fark etti. ben evleniyorum diye ağlamıyor idi. anemin nişan elbisesini kendi nişanım da giymiş idim. ona sarılıp ben de ağlamaya başlamış idim. sanırım babam ile sadece bu anımı tam olarak baba kız anı olarak değerlendirebilirim. ikimiz de konuşmuyorduk yalnızca göz yaşlarımız anlatıyordu birbirlerini anladıklarını. etrafta ki insanlar ise bu tabloya hayran hayran sanki mutluluk verici bir şeymiş gibi bakıyorlar idi.
amelia içini çekti ve elbiseyi nazikçe gardıropta ki yerine koydu ve hizmetçiye doğru bakarak ilerledi, hizmetçi kızın gözleri yaşlanmıştı, dokunsalar ağlayacakmış gibi bir hali var idi. amelia yerine oturup onun omuzlarından tutarak kendine çevirdi. üzgün bir ifade ile:
- seni üzmek için anlatmadım bunları. özür dileri. . .
demesine kalmadan hizmetçi kız ağlamaya başladı. hem de sarsıla sarsıla, hıçkırıkların arasın da
- ben. . . çok. . . özür. . . dileri. . .
- şşşş sorun değil herkes ağlayabilir. ağlamakta sorun yok.
sonra hizmetçi kız ayağa kaktı hala titriyor idi ve ekledi:
- hanımım. . . çok özür. . . dilerim lakin artık. . . gitmem ger. . ., deyip lafını bile toparlayamadan oda dan hızlı hızlı çıktı. amelia düşündü ki bu insanların dinler iken bile dayanamayıp odayı terk ettiği şeyleri kendileri yani amelia william ve charlie nasıl dayanabilecek idi. masada ki rezene çayını uzandı ve bir yudum daha aldı. ve bir kere daha iç çekip albüme geri döndü. her sayfasın da ayrı bir anı var idi. emekler iken ki hali, ilk ön dişi çıkmış hali, ilk adımlarını daha yeni yeni atar iken ki hali, ilk okula başladığı ilk günü, ilk dişi çıktığı hali ( diş perisi yatığının altına bir sürü çikolata bırakmış idi, ve amelia şu an emindi ki o çikolataları yastığının altına ne diş perisi ne de babası bırakmış isi, dadısı bırakmış idi. çünkü babası daha amelia nın dişinin çıktığında haberi bile yok idi. dişini çok sevdiği dadısı çekmiş idi.), . . ve bun benzer ir sürü şeyler. hepsini aslın da hatırlayamıyor idi. lakin fotoğraflara bakınca hayal meyal hatırlar gibi oluyordu. amelia bu durumun hastalıktan ı kaynaklandığını yok ise çok eski oldukların da mı kaynaklandığını bilmiyor idi. çayından bir yudum daha aldı. dışarıdan ayak sesleri geliyor idi birinin. amelia illiam olduğunu anladı. ayak seslerinden tanıyabiliyordu kim olduğunu amelia değişik bir şekilde. kapı bir 5 saiye sonra çıldı. william ona sıkıntılı bir gülümseme ile baktı. onun yanına yürüdü usulca. kucağın da ki albüme ve yanın da ki için de amelia nın annesinin eşyaları olan kırmızı kutuya baktı. ve hizmetçi kızın neden gözlerinin kızarık olduğunu hemen anladı. william hizmetçi kıza sadece amelia nın uyanık olup olmadığını sormak için yaklaştı ve kızın suratını görünce çok şaşırdı. nedenini ne kadar sorsa da alamadı. kız dün gece uyuyamadığını yorgun olduğunu söyledi sürekli lakin bunu söyler iken bile burnunu çekip gözlerinden yaşlar süzülüyor idi. william bunu üzerine:
- tamam işi gücü bırak geç odan biraz dinlen. dedi lakin kız kabul etmedi.
- şu an iyiyim, cevabını verdi
bunun üzerine William' ın canı sıkılmış bir halde yukarıya Amelia' ya bakmaya çıktı. amelia nın kucağın daki içinde amelia, babası ve ölmüş annesine ait fotoğrafları barındıran albümü ve yanında yine annesi rose ye ait eşyaları bulunduran kapağı açık kutuyu bulunca anladı kızın niye bu kadar üzgün ve yorgun olduğunu. amelia o hizmetçi kıza hayatının yalnızca bir bölümünü anlatmış idi fotoğrafları ve eşyaları göstererek ve kız buna daha fazla dayanamayıp ağlayarak odayı terk etmiş idi. william yürüyerek amelia ya doğru yürüdü ve yüzü ona dönük bir şekilde ellerini tutarak çömeldi önün de. amelia ise ona soru soran gözler ile bakıyor idi. ve sonun da amelia konuştu. yüzün de ki o soruyu dile getirdi ve dedi ki:
- başkalarının dinlemeye bile dayanamadığı şeyleri biz yaşamamıza rağmen nasıl halen daha yaşamaya devam edebiliyoruz?
bu sorunun cevabı yok idi. yalnızca william ona sarılarak bunu ifade etti. bir birlerinden ayrıldıktan sonra hemen william.
- hadi gel biraz bahçe de dolaştırayım seni dedi. ve dışarıya çıktılar. bahçe de gezinir iken ev de ki bütün gözler onları izliyorlardı. çünkü herkes bu ikisinin sonunu merak ediyor idi. amelia nın hastalığını herkes biliyor idi artık ve wiliam ın ise savaşa gideceğini de biliyorlar idi. amelia ve william bahçeye çıktıkların da ise amelia ona eski dadısının mevzusunu açtı. william amelia nın böyle özel bir dadısının olduğunu bilmiyor idi. bu haberi duyduğuna çok sevinmiş idi. yarın amelia ile onun kaldığı eve gidecekler idi.