7, bölüm

1512 Words
  Ceylan'dan Hiç başka şehirde yaşamayı düşündüm mü ? İzmir dışına çıkmayı. Bu evden uzaklaşmayı. Gözlerimi diktiğim tavandan ayırıp yan dönerken aklımda kuzenimin  sözleri dönüyordu. Onlara göre bu şehirden gitmek bana iyi gelecekti. Bu evden, hatıralardan , aşkımdan uzaklaşmak. Bu bana nasıl iyi gelebilirdi ki. Burdan gitmenin tek iyi yanı Sibel hanımın benimle uğraşmasını önlemek olabilirdi. Bu gün görmüştüm. Benimle daha çok uğraşacaktı. Bu miras işi de onları çok sinirlendirmişti. Selim'in bana bıraktığı tek kuruşa elimi sürecek değildim. Ama bana o şekilde davranmaları ve hakaret etmeleri sinirimi bozmuştu. Şimdi ise Selim'in bana bıraktığı hisseleri gözüm kapalı Ege ve Efeye bırakacaktım. Diğer şeylere ise dokunmayacaktım. Ama onlara da vermeye niyetim yoktu. Gözlerimi kapatırken kuzenlerim ile yaptığım konuşmayı düşündüm tekrar. Şehir dışına çıkmaktan bahsettiklerinde duraklamış ve şaşkınlıkla onlara dönmüştüm. " Ne demek bu ?" Efe tam karşıma gelip " Senin buradan gitmen, yeni bir başlangıç yapman iyi olabilir " demişti.  Bense inanamaz gibi ona bakmıştım. " Ceylanım bakma bize öyle. Senin iyiliğin için söylüyoruz. " Ege'nin kardeşini destekleyen sözleri ile bu seferde ona bakmıştım. İkisi de beni çok şaşırtmıştı. Nasıl benden böyle bir şey isteyebilirlerdi. Burayı bırakmamı nasıl isterlerdi. İkisine de ters ters bakmış ve gitmek için tekrar arkamı dönmüşken Efenin bağırarak konuşması ile olduğum yere çivilenmiştim. " İyi kal burda. Selim abinin hayaletiyle  yaşa. Kendini kapat dış dünyaya. Tek başına çürü git. " " Efe yeter. " Ege kardeşini sustursa da onun haklı olduğunu üçümüz de biliyorduk. Kendimin ne olduğumun farkındaydım ama kabullenmek istemiyordum. Umutsuz vakaydım. Ölmüş kocasına saplantılı bir şekilde aşık olan zavallı biriydim. Başımı eğip uzun uzun nefesler almaya başladığım da ikisi de endişe ile başıma gelmişti. " Ceylan abla iyi misin.?" " Özür dilerim. Öyle demek istemedim ben. İyi misin abla. Özür dilerim " Efe ardarda özür dilerken ben sadece yere baktım. Benim için endişelendiklerini bildiğim halde onlara kızıyordum. Bu yaptığım tam bir şımarıklıktı. En sonunda kafamı kaldırıp onlara baktığımda gözlerinde gördüğüm korku beni daha çok üzmüştü. İkisininde boynuna sarılıp kendime çektiğimde anında kollarını bana sarmışlardı. " Esas ben özür dilerim. Haklı olduğunuzu biliyorum. Ama bana biraz zaman verin. Düşünmem lazım." Geri çekilip ikisininde yanağına bir öpücük kondurdum. " Bu gece burda kalın. " " Tamam. Sen iyisin değil mi?" Efenin kolunu sıvazlayıp gözlerimi kapatıp açtım yavaşça.. Sonunda onunda yüzü güldüğünde rahatlamıştım. Arkamı dönüp merdivenlere yönelip "Çarşaflarınızı değiştirmeyi unutmayın. " dediğimde Efenin Offlamasını ve ardından " Ne vuruyorsun oğlum  " diyen sesini duymuştum. Şimdi ise yatağa gireli saatler geçmesine rağmen hiç uyuyamamış öylece olacakları düşünmüştüm. Hayatım bu şekilde devam edemezdi. Bizimkilerin dediği gibi yeni bir başlangıç yapmalıydım. Peki nasıl ? Hangi şehir mesela ? Antalya ? İstanbul ? Peki iş konusu ne olacaktı. Önce işe tekrar başlamam için  yapmam gerekenler vardı. Hem Efe ve Ege de benimle gelirdi. Beraber ev tutabilirdik. Onlar otellerin hisseleri ile uğraşırken bende  öğretmenliğime devam edebilirdim. Tekrardan Rehber öğretmeni olabilir ve öğrencilerime yardımcı olabilir kendi sıkıntılarımdan uzaklaşırdım. Ama Selim ne olacaktı. Ondan da  uzaklaşacaktım. Bu eve bir daha girmeyecektim. En önemlisi mezarı burdaydı. Başka şehire gidersem nasıl yanına gidecektim. Uyuyamayacağımı anladığımda yataktan kalktım. Selim'i görmem gerekiyordu. Yatak odasından çıkıp onun yanına geldim. Resminin önünde durdum. Eğer gidersem bu odaya da bir daha giremeyecektim. Belki de zaten girmemeliydim. Ona veda etmek çok zor olacaktı. Bunu yapabilecek miydim. && " Kaldırsak mı ?" " Çok derin uyuyor gibi baksana ?" " Boş ver o zaman. Gel çıkalım" Kapı kapanma sesi ile gözlerimi zorla açtım. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Sabaha karşı uyumuştum ve gözlerim de çok ağrıyordu. Yine zorlanarak yataktaktan çıkıp kendimi lavaboya attım. Soğuk suyu yüzüme çarparken yavaş yavaş ayılıyordum. Bir an önce kahvaltılıya inip aldığım kararları Efe ve Ege'ye açıklamalıydım. Pijamalarımı çıkarıp eşofmanlarımı giydim. Mutfağa indiğimde masayı hazır bulmak beni gülümsetmişti. Ege ve Efe burda kaldığı zamanlar onlara zorla yemek yapmayı öğretmiştim. Başta oflayıp puflasalarda, kaçmaya çalışsalar da sonunda bir şeyler yapmayı becerebilmişlerdi. " Oo Ceylan Hanım uyanabilmişsiniz ? " " Biz öğlene kadar uyursunuz diye düşünmüştük." İkisininde sözlerini es geçerek masaya oturdum. Ege önüme bir bardak çay koyarken Efe çoktan yanıma oturmuş tabağını doldurmaya başlamıştı. Keyifli bir kahvaltı olmuş, yediklerimiz fazla gelmişti. Ellerimizde çay masada oturmaya devam ediyorduk. " Ben bir karar verdim " İkisi de ilgiyle bana bakarken boğazımı temizledim. Sevineceklerini düşünerek söze başladım. " Dün söylediklerinizi düşündüm. " " Ve ?" " Ve bazı kararlar aldım " "Ceylanım ağzından lafı tek tek mi alacağız. Bir çırpıda söylesende bizi de kıvrandırmasan fıstığım hı ?" Ege kardeşine katıldığını belli edercesine başını sallarken gözlerimi devirdim. Sabırsızdılar . " Taşınıyorum " " Ne zaman ?" " Nereye ?" İkisi de şaşkın ve mutlu bir şekilde yüzüme bakarken gülümsedim. " İstanbul " " Yaa " " Hemen mi gideceksin ?" " Bir kaç aya kadar gideriz diye düşünüyorum " Ege ve Efe başlarını sallarken Ege başında bir lamba yanmış gibi birden bana baktı. " Gideriz derken ?" " Sizinle tabi ki. Koca şehirde tek başıma ne yaparım ben. Yoksa gelmek istemez misiniz ?" Efe hızla oturduğu sandalyeden ayağa kalkıp " Allaaah " diyerek boynuma sarılmıştı. Ege de oturduğu yerde sırıtarak bizi izliyor gözlerinde sevinç ile başını sallayordu. Efe sonunda geri çekildiğinde " Deli misin kızım. Oraya gitmek benim rüyam " demişti. " Şimdiye kadar neden gitmediniz peki ?" " Bir adet anne figürü desem yeterli mi?" Efe kardeşine katılırken onlara hak vermeden yapamadım. Teyzem sırf onlardan ayrılmamak adına üniversiteyi bile burda okumaları için baskı yapmıştı. Şimdi ise benimle gelmeleri yine teyzemin engeline takılabilirdi.  Ama onu ikna etmenin bir yolunu bulurdum. " Teyzemi bana bırakın. Önce annemle konuşayım sonra beraber teyzemle konuşuruz" Efe kardeşinin omzuna vurarak yüzündeki gülümseme ile mutfaktan çıkarken Ege az önceki neşeli halini geride bırakmış düşünceli bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. " Neden İstanbul ?" " Birden fazla sebebi var ?" " Ne gibi ?" Konuşmadan önce gözlerimi kaçırdım. Nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Ama beni anlayacağını umarak konuşmaya başladım. " İlk nedeni orda da bir otel var. Orda çalışabilirsiniz" " Güzel başka " " Büyük ve güzel bir şehir. İstanbul yani taşı toprağı altın demişler " Gözleri bana inanmazcasına bakarken Onu oyaladığımı çok iyi bildiğini de gösteriyordu. " Bu da güzel. Şimdi gerçek nedeni söyleyecek misin ?" Tabi ki söyleyecektim. Öğrenmeden bırakmayacaktı. " Selim ve ben iki sene önce organ bağışçısı olmuştuk. Ve o kaza geçirdiğinde komaya girince hastane organlarını kullanmışlar " " Ve ?" " Biliyorsun. Kaza İstanbul da olmuştu ve oradaki hastanede yapılmıştı müdehalesim. Onun kalbini de kullanmışlar. Eşi olarak beni arayıp bilgilendirdiler. Ben önce ilgilenmedim. Ama sonra bir kaç ay geçince merak ettim. Kısaca araştırmıştım. Aynı gün kaza yapan bir adama takıldığını öğrendim. Sadece İstanbulda yaşadığını biliyorum." " Ceylanım artık gerçek sebebini söylesen " Ege'nin anlayışla bakan gözleri beni cesaretlendirse de gerekçemi duyduğunda fikrinin değişmesini  istemiyordum. " Burdan ayrılmak demek Selimden ayrılmak demek benim için. Bu benim için çok zor Ege. Selim'i ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Onun kalbinin attığı bir şehirde olmak beni iyi hissettirecek." " Abla yapma. Ne yapacaksın ? Adamı bulup onunla mı yaşayacaksın? " " Hayır tabi ki. Öyle bir niyetim yok. Asla karşısına çıkmayacağım. Zaten adından başka bir şey bilmiyorum. Araştırmayacağım da. Sadece Selim'in kalbi ile aynı şehirde olmak istiyorum." " Bize söz ver " Kapıdaki Efenin sesi ile ikimizde yerimizde irkildiğimizde o gayet ciddi bir şekilde bize bakıyordu. Onda daha önce görmediğim şekilde ciddiydi bakışları. " Ne sözü ?" " O her kimse asla onunla tanışmayacak karşısına çıkmayacaksın " Hemen kabul ettim. Zaten öyle bir niyetim yoktu. Bu sadece kendimi bir şekilde motive etmemin yoluydu. Büyük bir karar almıştım. Bunu uygulamak benim için çok zordu. Aylarımı bu eve kapalı geçirdikten sonra birden burdan uzaklaşmak hatta şehirden kilometrelerce uzağa gitmek benim için büyük bir adımdı. Ama yapacaktım. " Ve psikoloğa gideceksin " " Ne ?" Efe yavaşça yürüyüp yanımda sandalyeye otururken yüzündeki ciddi ifade devam ediyordu. Ben onun yüzüne bakarken cevap Egeden gelmişti. " Efe haklı. Kusura bakma ama yardım alman gerekiyor " " Çocuklar saçmalamayın. Ben kendim psikoloji okumuş biriyim. Nasıl gideyim Allah aşkına " Efe sonunda yüzündeki ciddi ifadeyi silip gülümsemeye başlarken tek kaşımı kaldırmış onu izliyordum. " Ee senin durumun Terzi kendi söküğünü dikemez olayına giriyor Ceylanım." " Zevzek zevzek konuşma " Efe iki elini birden teslim olur gibi havaya kaldırırken gözlerimi kısarak ona baktım. Benimle dalga geçiyordu eşek. " Anlat bakalım planlarını " Ege'nin sesi ile ona döndüm. Mantıklı olan konuşmamıza devam edebilirdik. " Öncelikle mirası tamamen üstüme aldıktan sonra size vekalet vereceğim. Sonra da selimin üzerine kayıtlı olan üç arabadan biri burada kalacak. Onun için çok değerliydi ama diğer ikisinden istediğiniz varsa siz alın yoksa da onlar da burada kalsın." Efe ve Ege ellerini havaya kaldırıp çakışırken hallerine gülümsemeden yapamadım. Resmen iki koca çocukla yepyeni bir maceraya atılıyordum. " Sonra da babamın eski bir arkadaşı vardı Suat amca. Milli eğitimde çalışıyor. Onunla bir görüşme yapacağım" " Peki o zaman ben netten villalara bakıyorum hemen " Efe heyecanla eline telefonu alırken kaşlarımı çatarak eline vurdum. " Villanın parasını neyle ödemeyi düşünüyorsun?" " Senin bankada ki paranla " " Yok öyle bir şey. Hakkım olmayan bir şeye dokunmayacağım. Her şeyi çalışıp kazandığımız parayla ödeyeceğiz. O yüzden küçük bir ev bakmaya başlasan iyi olur " Efe suratını asarken yerimden kalktım. Bundan sonra bu lüks yoktu. Hoş öncesinde de yoktu ya. Çevredeki çoğu şey Selim'le gelen şeylerdi. Ve burda kalacaktı. &&&&  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD