BAKİRE

2579 Words
Fatih Kaslarım yerinden çıkmak üzereydi. Kendimi zorlamak bu dünyadaki en sevdiğim aktivitelerden biriydi. Gerçek gücümüze ulaşmak için her zaman kendimizi zorlamalıydık. Ben de bir sporcu olarak elimden geleni yapıyordum. En sonunda soğuma haraketleri yaptığımız zaman antrenman bitmişti. Koç bizi serbest bıraktığı zaman duşa girdim. Ayaz ve Savaş birbiriyle şakalaşıyordu. - Bu gece kızlar gelecek. - Çok eğleneceğiz. - Arada değişelim belki daha eğlenceli olur. - Şartlar gayet açık dedim düz bir sesle. Ben konuşunca ikisi de sustu. Ayaz daha 20 yaşındaydı ve çok gençti. Savaş ise 29 yaşında grubun en büyüğüydü. Benden iki yaş büyüktü yine de Lord'un yanında ben daha çok vakit geçirmiştim. Kurallara uymayanlara ne yaptığını herkes biliyordu ben ise gözümle görmüştüm. Geçen aylarda Mehmet abinin bir kız için canına kıyması sonucu bu plan devreye sokulmuştu. Bir süreliğine eve her boksör için tek kız alınacak ve ihtiyaçlarımızı bu kızlar karşılayacaktı. Lord'un en büyük düşmanı sürekli kadınlarla bize savaş açmaya ve bizi zehirlemeye çalışıyordu. Alınan bu önlem karşısında biz de bir süreliğine asla başka kadınlarla birlikte olmayacaktık. Tabi Lord'la takılmadığımız zamanlar hariç. Aslında gerçek amacın bu olmadığını biliyordum. Kimse söylemese de Lord bizi bu kızlarla elinde tutmaya çalışıyordu. Belki de ağzımızdan laf alacak ve kızları yem olarak kullanacaktı. Kızlar onun casusu bile olabilirdi. Ya da sürekli farklı kızlarla takılıp gevşek ağızlıları tutmak içindi bu önlem. Böylece tek kıza konuşacaklar ve o kızlar da sonunda ölecek. Ne olacağını bilmiyordum. Açıkçası umrumda da değildi. Sonuçta biz onun boksörleriydik, kızlar da bizim fahişelerimiz. Kurallar çok açıktı. Bizim diğer kızlarla yatmamız da yasaktı. Sanırım aramızda kavga çıkmasın diye. Bir süre böyle devam edecekti. Sonrasında kızlara ne olacağını kimse bilmiyordu. Belki de geldikleri geneleve geri dönerlerdi. Kötü düşünmemek lazım değil mi? Savaşla aramızdaki husumet nedeniyle zaten pek konuşmuyorduk. Ayazı da yanına alarak birlikte eğleniyorlardı. Benim kafa yorduğum tek bir konu vardı. Boks yapmak ve bu lanet hayatta kazanmak. Hayat zaten bundan ibaretti. Kazanmak ve kaybetmek. İşte bütün mesele buydu ve ben asla kaybeden taraf olmayacaktım. Yeterince kaybettim, ikinci kez kazanmak için doğdum ve asla kaybetmedim. - Şakalaşıyoruz sadece dedi Ayaz. - Yaa diyerek odadan çıktım. Sizin şakalarınızı çok iyi biliyorum. Salondan çıkıp Bentley Continental GT arabama baktım. Offf her baktığımda tekrar aşık oluyordum. Bu dünyada seveceksen bir arabaları, bir de atları seveceksin. Başka hiçbir şey bu dünyada sevgiye layık değildi. Arabamı öpüp her zamanki gibi toz var mı diye baktım. Tozu dumana katarım ama arabama toz kondurmam. Arabaya binip eve doğru sürdüm. Lord bir süre dışarıda gezmeyin demişti. Bir hafta da tatil vardı. Evdeki spor salonunda idare edebilirdim sabahları. Ortalık durulana kadar demişti. Bunca yıldır bulardaydım, ortalık hiç durulmamıştı. Üç ay sonra büyük müsabakalar başlıyordu. Bütün mafya babaları boksörlerini kapıştıracaktı. Çalışmaya başlamadan önce bir haftalık bir moral olsun istiyor demek ki. Köpekler evi inletmeseler bari. Yazık çalışan kızların da canı çeker. Özellikle o Sultan cadısının. Bir süre onlarla aynı evde kalırdım ama sadece bir süreliğine. Kendi evime gideceğimi kesinlikle söylemiştim. Bana ses çıkarmamıştı Lord. Bana yıllarca babalık yapmıştı. Ne ben onu kırabilirdim ne de o beni. Eve geldim. Bazen gelip kaldığımız evdi. Adamlar hemen beni içeri aldı. - Hoşgeldiniz, eşyalarınızı yerleştirdik Fatih Bey. Bunun adı neydi ya? - Eyvallah. Sonunda tanıdık bir yüz gördüm. - Sıtkı abi sen de mi buradaydın? - Evin etrafındaki güvenliği sağlıyorum Fatih Bey. - Valla mafya adamının yanında mı çalışıyorsun yoksa iş adamı mı belli değil. Ağzın çok düzgün senin. - Nizam Bey düzgün ve güvenilir bir iş adamıdır zaten dedi ciddiyetle. Bazen bu adam bizimle kafa buluyor diye düşünmeden edemiyorum. - Yaa hatta ihracat ve ithalata katkıda bulunuyor. Sınırdan kaçak insan, uyuşturucu, silah falan... Alıp veriyoruz ticarete can geliyor. Ayy fahişeleri yani leydileri de unuttum. Kafasını salladı sadece. - Pek hızlısınız bugün. İlk siz geldiniz. - Bilirsin tatili severim. Tatil benim olunca daha çok severim. - Kız yukarıda, her zaman ki odanızda. Sultan Hanım hepsiyle ilgileniyor. - Tüh ya. Sultan cadısını gördüyse kızların libido yerlerde sürünüyordur. Gideyim de dünyanın en yakışıklı erkeğini görüp biraz mutlu olsunlar. - Sultan Hanım duymasın dedi. - Ya ya duymasın. Arkama bakmadan eve doğru gittim. Tam bir muşmula surattı. Kadın kendini Mafya Lideri sanıyordu. Eğer erkek olsaydı Lord'un ondan korkması gerekirdi. Lord'un kurallarına ondan daha çok uyuyordu. Değişik bir tipti. Çok da suratsızdı. Kraldan çok kralcı. Hiç sevmem. Eve girince millet beni selamladı. Aha benimki de oradaydı. Ayten'in yanağından makas aldım. - Naber kız? O tombul yanaklarıyla bana gülümsedi. Kıpkırmızı olmuştu. - İyiyim Fatih Bey, sağolun. - Çalışanlarla yakın ilişki kurulmayacak diye tekrar mı hatırlatmam lazım dedi Sultan Hanım. Arkamızda bizi gözetliyordu. Zaten kameraya ihtiyaç yoktu. Bu kadın radar gibi her yerde gözü vardı. - Salonda sikmedim ya kadını. Alt üstü bir makas aldım. Öksürmeye başladı. Ayten de kızarmıştı. - Lütfen benimle konuşurken seviyeli bir şekilde konuşun. - Tabi Ayten Hanımın namusuna dil uzatmadım ya da halvete girmedim. Sadece selam verdim Sultan Hanım. Dik duruşu değişti. - Ben Lord'umla gelince görüşürüm. Odanıza yemek göndereceğim. - Gerek yok aç değilim dedim yanından geçerek merdivenlere çıktım. - Haa odamı dinlemek için bahanem olsun diyorsan gelebilirsin. İzlenmeyi de severim. Bana fark etmez. Hizmetçiler kıkırdayıp dururken Sultan daha çok kızardı. Bana o keskin ve öfkeli yüzüyle bakıyordu. Bu kadın hiç gülüyor mu diye sürekli merak ederdim. Yine merak edip yanında geçtim. Her zaman kaldığım odanın kapısında durdum. Bu kız ajan falan olabilirdi, başkasının adamı olabilirdi, Lord'un bizi elinde tutmak için planladığı bir oyunda piyon olabilirdi, basit bir fahişe olabilirdi, kesinlikle bir şeylerdi. Benim için önemli olan sadece altımda inleyecek kişi olmasıydı. Gerisinin önemi yoktu. Yıllardır kadınlarla yatıyordum, onlarla konuşmak ve dostluk kurmak zaten adetim değildi. Beni şaşırtan ve büyüleyen bir kadın da olmamıştı. Yarı melez olduğum için karşılaştığım kadınlar aletimin boyuyla ilgilendirdi. Boksör olduğumu duyunca onlara zarar vereceğim fantaziler kurar ya da onları sahiplenmemi isteyip beni koru falan derdi. Tüm kadınlar aynıydı neticede. İstedikleri şey güç ve zevk. İkisi de bende fazlasıyla mevcuttu. Onlara istediğini verebilirdim. Onlar da bana istediğimi verirdi. Şartlar her zaman bu kadar basit olmuştu. Şimdi de öyle olacaktı. İçeri girip o kızı istediğim her şekilde becereceğim ve o da bundan zevk alarak karşılığını alacaktı. Kapıyı açtım. Sonuçta oda benimdi. Bu kız da alışıktı. Bizi memnun etmesi için getirilen biri olduğuna göre daha önce başkalarını da çokça memnun etmiştir. Tecrübeli olması çok iyiydi. Yatakta beni şaşırtabilirdi. Umarım değişik fantazileri yoktu. Kesinlikle yatakta tek eşliydim ve paylaşmayı sevmezdim. Artık onun isteklerinin de bir önemi yoktu aslında. Benim zevkim için buradaydı. Yine de erkeklik gururum yattığım kadının benden önce boşalmasını ve yatağımda zevk almasını istiyordu. Aletimi avuçladım. Bunu sen başarabilirsin koçum. Sana güveniyorum. Kapıyı açtım. İçeri girip etrafıma bakındım. Kız kanepelerden birinde oturuyordu. Ben gelince ayağa kalktı. Beni karşılaması falan gerekmiyor mu? Yüzüme de bakmıyordu. Giydiği sabahlığa baktım. Tüm vücudunu örtmüş, sıkı sıkıya bağlamıştı. Yarın ona yapması gerekenleri iyice öğretmem gerekecek anlaşılan. Kız kafasını kaldırınca neye uğradığımı şaşırdım. Kızın saçları sarıydı ama sonuçtan boya falan da olabilir diye düşünmüştüm ama çok yanılmışım. Kız doğal sarışındı. Gözleri mavi gibiydi ve kocamandı. O küçük kalkık burnu ve hemen altında kalp şeklinde tatlı bir ağzı vardı. Ağzı küçüktü ona rağmen alt dudağımı kalındı. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ufak tefek bir kız değildi ama bana göre baya küçüktü. Yüzü çok masum ve küçük duruyordu. Kızı anlatacak bir kelime varsa o da masumiyetti. İşin ironisi yüzünden az daha gülüyordum. Masum yüze sahip bir fahişeye sahiptim artık. Kızı görür görmez benim koçum hareketlenmişti. Kız gerçekten çok güzeldi. Saçları çok uzun değildi ama kısa da değildi. Omuzlarından aşağı sarmıştı. Yüzü, bakışları ve o beyaz tenini görünce keyfim yerine geldi. Yılların tecrübesiyle konuşuyordum. Kızın güzel olması değil bana çekici gelmesi önemliydi. Bir de yataktan çok ateşli olması. İçimden bir ses bu kız çok ateşli diyordu. Canlanan vücuduma sevinip daha çok kızı inceledim. Sonra da uzatmak istemedim. - Soyun... Gözlerini daha çok açtı. Elbiseyle de deneriz güzelim. Yeterince zamanımız var. Şuan vücudunu görmem lazımdı. Sabahlığın önünü açıp omzundan indirdiği zaman yutkundum. Kız çok beyazdı. Üstüne de beyaz jartiyer giydirmişlerdi. Bakire tanrıçalara benziyordu. Üstten fırfırlı sütyeni ile göğüsleri sulu kirazlara benziyordu. Altındaki o ince şey hem içimde onu yırtıp atma hem de üzerine boşalma isteği uyandırıyordu. O kalçaları ve kalın bacakları belime dolayıp öyle sikeceğim onu. Zevkimiz ikiye katlanacak. Tamam bunlarsa giydiklerin ve bu kadar yakışıyorsa üzerinde kalabilir. Ben ikna oldum. - Yatağa geç. Gerisine gerek yok bence de. Kızın titrek ve masum davranışları beni daha çok etkiliyordu. Sabah ona ne söylendi bilmiyorum ama bu gece rolünü güzel oynuyordu ve masum yüzü ve hareketleriyle beni etkiliyordu. Belki de ilk gece olduğu için böyle bir konsept düşünmüştü. Şimdi onu ödüllendirecektim. Söylediklerimi harfiyen yerine getiriyordu. Gözleri bu kadar vahşi bakan birinin böyle itaatkar olması aletimi daha çok uyarıyordu. Önce o tatlı kadınlığının derinliklerini keşfedeyim de sonra sırayla göğüslerine boşalıp o düzülesi ağzına da aletimi sokacaktım. Yatağa geçip gözlerini kapattı. Sırıtarak soyunmaya başladım. Kızı hala gözlerini açmamıştı. İşim bitince kıza şöyle bir baktım. Kızın vücudu dip diriydi. Dolgun bir kızdı ama kesinlikle kilolu değildi. Kızın vücuduyla gözlerime yeterince ziyafet çekince yatağa uzandım. Üzerine gelip kızın teninde elimi gezdirdim. Boynundan başlayarak bacaklarına doğru ilerledim. Teni yumuşacıktı. Yılların getirdiği çalışmayla nasır tutmuş ellerime çok zıttı. Elimin altında kadife gibi narin ve yumuşak ten ben dokundukça titriyor ve kızarıyordu. Heyecanımın kanıtını bacaklarında hissediyor olmalıydı. Kendimi ona bastırdım. Gözlerini sonuna kadar açtı. Gözlerinin rengi ve büyüklüğü başlı başına bir şaheserdi. Elim kadınlığına gitti. İlk turda beklemenin bir anlamı yoktu. Ben yeterince uyarılmıştım. Elimi kadınlığına attım. O ince tülü çekerek aşağı yukarı hareket ettirmeye başlayınca kasıldı. Islanmaya başlıyordu. Kafasını eğip o muhteşem memelere baktı. Bir kadında en hoşuna giden yer. Yüzünü gömmek istedi ama gelen tiz sesle kafasını tekrar kaldırdı. - Lütfen canımı yakma. Kadınlar böyleydi işte. Güçten etkilenirdi ama bazen de ondan korkardı. Boksör olduğu için sert davranacağını sanıp bunu isteyen de vardı korkan da. Aklından ikisinden birini geçirmiş olmalıydı. Ya da hala masum rolü oynuyordu. Ne yapıyorsa işe yarıyordu. Damarlarında kan yerine lav akıyordu sanki. Kız hiçbir şey yapmadan birkaç kelime ve duruşla onu bu hale sokmuştu. Üstüne atlayıp sakso çekse bu kadar etkilenmezdi. - Korkma güzelim, sana sadece zevk vereceğim. Bacaklarını kapatmak ister gibiydi ama birşey yapmadı. Hislerim beni sürekli uyarıyordu ama dinlemedim. Zevkten gözüm dönmüştü. Üstelik sadece kızın üzerinde yumuşak hatlarını hissediyordum. Daha onu öpmemiştim bile. Parmağımı içine sokarken tatmak istediğim yumuşak dudaklara ağzımı kapadım. Ahh neredeyse boşalacağım. Kızın ağzı çok tatlı. Ağzımın içinde haykırınca daha çok gaza geldim. Tırnaklarını sırtıma geçirdi birden. Kız da gaza gelmişti. İçindeki vahşi meleği serbest bırak. İşte böyle güzelim. Ben sert de severim yumuşakta. Yeter ki ateşli partnerim olsun. İçine soktuğum parmağı ilk oynatamadım. Kahretsin kızın duvarları parmağımı bile sıkıştırıyordu. Nasıl bu kadar dar olabilir? Parmağımı tamamen içine sokmaya çalıştım ama ilk seferinde başaramadım. Kız öpücüğüme cevap vermiyordu. Parmağımı sokamıyordum ve yüzüme ıslak bir damla geldi. Kendimi hemen geri çektim. Neler oluyor? Şaşkınlıkla kıza bakıyordum. Gözünden düşen yaşı silip bacaklarını kendine topladı. Ağlamamak için savaş verdiğini görebiliyordum. Kafam allak bullak olmuştu. Kafasını kaldırınca kendimi berbat hissettim. Kız yüzüme onu taciz etmişim gibi bakıyordu. Gözleri dolmuştu. - Ne sikim oluyor böyle? Cevap vermedi. Omuzlarından tutup kendime çektim. Yüz yüze bakıyorduk. Ben yatakta tamamen çıplak ve uyarılmış bir şekilde beklerken o ağlamaklı ve beni çıldırtan beyaz jartiyerle duruyordu. Kafayı yedim sanırım. - Sen ne yaptığını sanıyorsun? Sesim istediğimden daha sert çıkmıştı. Kızın korkuyla açılan gözlerinde sonra kendime daha çok kızdım. - Ben ... ben ... bir daha olmayacak. Tamam hazırım dedi. Kızın sesi çok güzeldi. Ağlamaklı çıkarken bile çok güzeldi. Bu yüzden daha çok delirmek üzereydim. - Birden bire ne oldu? Yüzünü eğdi. - Konuşurken bana bak dedim onu kendime çekerken. Şimdi suratlarımız birbirine değiyordu neredeyse. Az önce öptüğüm dudaklar bir santim uzaktaydı. Kendime lanet ederek sinirimi ondan çıkarmamak için direndim. - Canım yandı ... sen ... siz ... yani Bana hitap edecek kelime mi arıyordu? Yoksa ben cidden kafayı mı üşüttüm. - Elimi sokunca mı? İşte şimdi bu ne sikim oluyor? Kafasını evet anlamında salladı. Canını yakacak kadar sert değildim. Birden sokmak da bu kadar ağrıtmazdı, tabi... Kızı bıraktım. Bir yanlışlık olmuştu. Bunun başka açıklaması yoktu. Parmağımı saran o duvarları düşündüm. Kızın tavırlarını. Bunlar oyundu ve bu oyunu fazla abartmıştı. Artık canı sıkılmaya başlamıştı. - Neden lanet bir bakire gibi davranıyorsun? Kızın gözleri büyüdü. Hiçbir şey söylemedi. - Sana konuşurken yüzüme bak dedim diye bağırdım. Kafasını kaldırdı. Vahşi gözlerinde gördüğüm asilik hoşuma gitmişti. - Çünkü lanet bir bakireyim ama korkma en azından parayla kadın tutacak kadar ezik ve aciz değilim. Bacaklarını sarmış bana cesurca bakıyordu. Duyduklarım karşısında şok oldum. Kız bakire miydi? Lord ne yapmaya çalışıyordu? Bana tecrübesiz bir kız gönderip ne planlıyordu? Üstelik itaatkar olması gereken kızın dili de fazlaca uzundu. - Öyle mi? Ben de kendimi parayla satacak kadar düşük biri değilim. Onu ne yapacağız? Kıpkırmızı olmuştu. Patlamak üzereydi. Kafam bu kadar karışık olmasa bu durumdan keyif alabilirdim. Meydan okumaları severdim. Zaferi daha keyifli hale getirirdi. Yine de sanki kraliyet ailesinden gelmiş gibi o küçük burnunu kaldırdı. - Seninle tartışmayacağım. - Ben seninle ne yapmak istiyorsam onu yapacaksın güzelim. Herhalde sözleşmeyi unuttun. - Ne yaparsın? Bu sefer o yaklaştı. Gözlerimin içine bakıyordu. - Her şeyi yapma hakkına sahibim dedim net bir şekilde. Gittikçe tuhaflaşıyordu bu durum. Yatağımda uysal, itaatkar ve her dediğimi yapması gereken fahişem, asi, söz dinlemeyen ve bana karşı gelen bir bakireydi. - Senden korkmuyorum dedi. Sesi titriyordu yine de. Söylediğinin aksine korkuyordu. Yine de bu hareketiyle çoğu erkekten daha cesurdu. - Senin yerinde olsam korkardım güzelim. Çünkü ben oldukça tehlikeli biriyim. Kendini geri çekip yatağa yaşlandı. Yine de yüzüme bakıyordu. Ayağa kalktım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Geri dönüp ona baktığım zaman beni inceliyordu. Tepeden tırnağa bana baktı ve aletime gelince ağzı o şeklinde açıldı. Kız şoka gitmişti. Aletim bakışlarına cevap veriyordu sanki. Karnıma doğru gittikçe şişerek dikleşmeye başladı. Bir de bu dizginlenemez arzum vardı. Herşey gittikçe boka sarıyordu. - Hoşuna giden birşey olursa almaktan çekinme dedim. Hemen gözlerini kendi ayaklarına indirdi. - Sende hoşuma giden hiçbir şey yok. - O zaman lezbiyen olmalısın. Beni bile beğenmediysen. Bu söylediğimde çok ciddiydim. Bu kadın kafayı yemişti. Deli bu kız. Kadınlar bana hasta olurdu. Tabi gerizekalı bir bakire olduğu için ne anlardı gerçek erkekten. Tabi doğruyu söylüyorsa. - Kendini beğenmiş, egoist. - Ego değil kızım gerçekler. Ellerimi saçlarımdan geçirip tekrar yatağa oturdum. Ellerim onun sıvısı gibi kokuyordu. Kahretsin, kokusu çok güzeldi. Dilimi batırıp tadına bakabilirdim aslında. Böylece daha çok kokusunu içime çekerdim. - Sen benimle oyun oynamıyorsun değil mi? Kaşlarını çattı. - Ne oyunu? - Beni daha çok azdırmak için masum bakireyi oynuyorsan sonu kötü olur? Gözlerini devirdi. - Seni azdırmak mı? Dünya senin etrafında dönmüyor. Kendimi sana vermeye o kadar da hevesli değilim. - Niye buradasın o zaman? Ses çıkarmadı. - Bana cevap vermek zorundasın. - Buna cevap vermek zorunda değilim. - Zorundasın - Vermiyorum dedi. Üstüne gitmeye başladım. Daha çok geri çekildi. Gözleri büyümüştü. - Belki de seni zorlamalıyım. Bana yalan söylüyorsun. Şuan içine girerek bu yalanı ortaya çıkarabilirim. - Zaten yapacaksın niye yalan söyleyeyim? Parmağım içine bile girmiyordu. Kimi kandırıyorum ki? Adım kadar emindim kız bakireydi. Sıkıntıyla o güzel yüzüne baktım. Lanet olsun, yatağımda deneyimli ve sıcacık bir fahişe olmalıydı. Korkudan titreyen sivri dilli masum bir bakire değil. - Burada olmayı sen mi seçtin? Yoksa seni zorladılar mı? Cevap vermedi. Çenesinde tutup kendime yaklaştırdım. Gözlerime baktı. - Ben seçtim. - Bütün bu olanları kendi iradenle kabul ettin öyle mi? - Evet. - Neden? - Ne yapacaksan yap korkmuyorum senden. O büyük gözlerine baktım. Bu işte bir terslik vardı. Bunu tüm kalbimle hissediyordum. Yine de bu kızı istiyordum. Daha önce hiçbir bakireyle birlikte olmamıştım. Yakınından bile geçmedim. Şimdi de sadece ikilemde kaldım. Kızın yüzüne baktım. Sonuçta kendi kabul etmişti ve bu iş için buradaydı. Bunu kendisi istemişti. Benim elimden birşey gelmez. Ben kimsenin kahramanı değilim. Alt tarafı bir insanım. Karşısındaki kızdan etkilenen basit bir erkek ve gerekeni yapmalıyım. Herkes seçimlerinin sonuçlarına katlanmalı...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD