When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Ezgi Erkekler tuhaf varlıklardı. Bu ergenliğe ilk adım attığımda anlamış ve çözmüştüm. Onları çözmek çok kolaydı. Zor olan onlarla yaşamaktı. Çünkü bilmek ve çözmek yetmiyordu. Gel desen gelmezdi, git desen gitmezdi. İstemiyorum desen baskı yapar, üstüne düşsen kendini geri çekerdi. Hepsinin bir siniri vardı. Ani parlayan, çok sinirli, sürekli bağıran, sessiz ama büyük patlama yaşayan, öfke problemi derken hepsinde mutlaka bir tane bulunuyordu. Sanki doğar doğmaz yükleniyordu bu özellik onlara. Cinsiyet ne? Erkek mi? Bir sinir problemi gönder gitsin. Ohh mis gibi. Sonra her sorunda benim sorunlarım var bebeğim. O bebek ağzına sıçar öyle. Benim de sinirli insana tahammülüm yok birtanem. Anladın mı? 777 bir mucize olsun yani. Şuan erkek görmek istemiyorum. Bir de o kuş beyniyle beni kıska