Prolog
Geçmişin yaşantısı geleceğin habercisidir...
Gözlerimi karşıdaki adamın üzerinde gezdirirken bana ne yapacağını düşünüyordum. Adam ellerini arkaya birleştirmiş ileri geri gidip gelirken sağ elini arkasından çekip yüzünü sıvazladı.
"Dökülen kanın hesabını vereceksiniz!"
Birden bağırıp üzerime doğru gelince istem dışı bir adım gerilemek zorunda kaldım. Adam bunu fırsat bilip üzerime daha fazla yürüyünce kendime güçlü olmam gerektiğini fısıldasam da karşımdaki iri cüsse yüzünden birkaç adım daha geri gitmek zorunda kaldım. Adamla duvar arasında kaldığımda adam çenemi kavramasıyla yüzüne baktım. Kapkara olan gözleri yasın gözyaşı bedeli; dudakları infazın
Kalın ve kıvrımlı dudakları ince ve kışkırtıcı bir yaydı. Dudakları aralanıp ağzından dökülen tek bir söz hedefine saplanan oktu! Kapkara gözlerindeki irisler yakıcı kıvılcımdı! Gözünü çevirip odaklandığı an bakışları ocaklara düşen ateşti! Elleri ölümün mührünü taşıyordu. Parmağıyla bir noktayı işaret etti mi noktanın boynu urgana dolanır! O aşiretin ağası değildi! O Azrail'in yeryüzündeki insan hâliydi!
"Kurban sensin!"
Gözleri, sözleri ve parmağı beni işaret ederken kurtuluşumun imkânsızlığıyla zorla yutkundum.
"Ben mi?"
Sesimdeki titrekliği umursamadan "Evet sensin!" dedi.
Başımı olumsuzca sallayıp "Ben bu ailenin kızı değilim!" diye bağırmamla belindeki silahını çıkardı.
Silahı alnıma yaslayıp "Sen kimi kandırıyorsun?" diye sakinlikle sorduğunda sakin çıkan sesi beni korkutuyordu.
"Ben-"
Alnımdaki silah hareket edip kanımı dondurduğu gibi sesimi de kesti.
"Evet sen, ne?.."