#Ani
Babam başta annem ve benimle özel konuşacağını söyledi ama daha sonra fikrini değiştirdi. Annemle özel konuşacağını belirtip beni odama yollayınca Erik'le buluşacağım aklıma gelmişti. Bunun üzerine odadan çıkıp annem ve babamın yanına indim. Annemin yüzünde okuduğum endişeli ifadeyle ne olduğunu sorsam da beni geçiştirdi. Babama nedeni sorsam da babam ne için geldiğimi sorunca ısrar etmemem gerektiğini anladım. Annem ve babama, Erik’le buluşacağımızı söyleyince annem direkt kabul etmişti. Annemin hemen kabul etmesi beni şaşırtsa da sevinmiştim ve odamdan çantamı aldığım gibi Erik’in yanına gelmiştim. Erik’le arabanın içinde oturmuş çay içerken çayımın bitmesiyle bakışlarımı manzaradan çekip Erik’e döndüm. Erik’in bakışlarını üzerimde yakalamamla yanaklarım anında kan basıncıyla doldu.
“Ani!” diye seslenip elimi tuttu. Heyecandan kalbim küt küt atarken “Seni seviyorum!” demesiyle heyecanımı bastırmak için gözlerimi yumdum.
Yanağıma bırakılan öpücükle heyecanım artarken “Güzel sevgilim.” dedi.
Elimi elinden çekip “Erik!” diye uyardığımda güldü.
“Güzel değil misin?”
Bakışlarımı önümüzdeki dağ manzarasına çevirip boşalan çay bardağımı uzattım.
“Çay doldurur musun?”
Elimi tutup dudaklarına götürdü. Elimin üzerine bırakılan öpücükle içim kıpır kıpır oldu.
“Tabii ki güzel sevgilim.”
Bilerek ‘Güzel sevgilim!’ hitabını söylerken bardağı elimden almayı da ihmal etmedi. Başımı arabanın koltuğuna yaslayıp Erik’e döndüm. Termostan çayı doldurup bana uzattı. Başımı koltuktan doğrultup çayı elinden aldım.
“Amcanda evlendiğine göre artık evlenebilir miyiz?”
Sorusu üzerine seslice nefesimi verip çaydan bir yudum aldım.
“Bugün sabah annemle evlilik konusunu konuştuk!”
Sesimdeki karamsarlığı anlamışçasına gözlerini yumdu.
“Neden?” diye sorduğunda ne söyleyeceğimi bilemedim.
Gözleri cevap beklercesine bana bakarken “Annem kendi ırkımdan ve dinimden biriyle evlenmemi istiyor!” dedim.
Gözlerini boynumdaki haç işaretine indirdi. Elini boynuma doğru uzatıp kolyemi tuttu.
“Ailemde böyle istiyor ama kararım karşısında gardlarını yıktılar!” dediğinde beni suçladığını anladım.
Elimi elinin üzerine koyup gözlerine baktım.
“Annem, babam ve ailesiyle yaşadığı sorunlardan dolayı İslam dinine mensup birini istemiyor!” diye açıkça konuştuğumda biliyorum dercesine yüzüme baktı.
“Annemle babamı yeniden bir araya getiren doğumum oldu.”
Ama yine de arada çatışmaların olmasını engelleyemediler ve annemle babam yine yol ayrımına girdiler. Ben annemle, abim babamla yaşamını sürdürdü. Ben annemle büyüdüğüm için Hristiyan dinini, abim babamla büyüdüğü içinde İslam dinine mensuptu. On beş yaşıma geldiğimde geçirdiğim kalp rahatsızlığından dolayı annem ve babam tekrar bir araya geldiler. Arada küçük sürtüşmeler dışında şimdiye kadar ciddi ayrılık doğuracak bir konuyla yüz yüze gelmediler.
“Birbirimizi seviyoruz!” diye itiraz ettiğinde başımı salladım.
“Annemle babamda birbirini seviyor!” dediğimde kabul edercesine başını koltuğa yasladı.
Elini elime uzatınca elimi uzattım. Elimi sımsıkı kavrayıp “Annenin bizi kabul etmesi için ne gerekiyorsa yapacağım!” dedi.
“Ben de.”
Yüzünü bana dönüp elimi dudaklarına götürdü. Elime bırakılan öpücükle içim yine kıpır kıpır olmaya başladı. Elimi serbest bırakıp “Nereye gitmek istersin?” diye sordu.
Önümdeki dağ manzarasına bakıp “Burası güzel.” dedim.
“Nasıl istersen.”
Annem çok katıydı! İkna olması zor olacaktı ama Erik’i seviyorum. İkna olması için her şeyi yapacağım.
“Amcanın eşi Mardin’li demiştin değil mi?”
Başımı çevirip gülümsedim.
“Evet ve çok güzel!”
Gülümsedi.
“Kimse senden güzel değildir!”
Dile getirdiği iltifatlar karışsın da gülümsemekle yetindim.
“Teşekkür ederim.”
Elimi kavrayıp beni kendine doğru çekerken yerimde doğruldum. Gözüm Erik’in kolundaki saate takıldığında aldığım izin saatinin dolduğunu fark ettim.
“Erik!”
Telaşla konuşurken “Ne oldu?” diye cevap verdi.
“Sürem doldu!”
Erik’in gözü kolundaki saati bulduğunda kaşını kaldırıp indirdi.
“Merak etme, annen şimdi amcan ve yengenle ilgileniyordur.”
Annem bugün Erik’le buluşmama sorunsuz izin verse de verdiği izin süresini aşıp gözüne batmak istemiyordum.
“Olsun, dönelim. Anneme yardımcı olurum. Hem yengeme de ayıp etmemişim olurum. Bir de Dikranuhi gelecek.”
Anlayışla başını sallayıp yanağıma öpücük bıraktı. Arabayı çalıştığında koltuğa düzgünce oturup kemerimi bağladım.
"Ben de hayırlı olsun bahanesiyle size gelsem nasıl olur?"
Annemin nasıl tepki vereceğini düşündüm.
"Olur ama amcamın evlilik meselesini bize getirmemek şartıyla!"
Bana dönüp baktığında başımı önüme eğdim.
"Annem bu konuda sinirleniyor ve amcamla yengemin en mutlu gününde olumsuz bir şey olmasın."
"Tamam."
Anlayışla konuşunca dönüp teşekkür ettim. Direksiyonu tek eliyle kavrayıp diğer eliyle elimi tutup öpücük bırakınca elini sımsıkı tuttum.
★★†★★
#Şivan
Önümdeki adam ve kadın bana öfkeyle bakarken ben daha öfkeliydim çünkü öğrendiğim adreste ne Daron ne de Dila vardı!
“Daron ve Dila nerede!?”
Sinirle bağırıp silahı ikisinin üzerinde gezdirdiğimde adam bir adım öne çıkıp “Burada değiller!” diye bağırdı.
“Bana yalan söyleme!” diye bağırıp adamlarıma işaret verdiğimde adamlarım adamı kollarından tuttuğunda kadın bağırmaya başladı.
“Sus kadın!” diye bağırıp silahı kadına doğrulttuğumda “Çek silahını karımın üzerinden!” diye bağıran adamla silahı tavana doğrultup sıkmaya başladım. Dila buradaysa bu seslerden sonra kesin çıkacak! Kadın eliyle kulaklarını kapatırken “Anne, baba!” diye bağıran sesle durdum. Arkamı döndüğümde küçük bir kız çocuğu ağlayarak bize bakıyordu. Kızla gözlerimiz kesiştiğinde mavi gözleri korkuyla parıldadı.
“Siz kimsiniz?” diye korkuyla soran küçük kızla kadına döndüm.
“Çocuğun mu?” dediğimde hem kadın hem de adam korkudan konuşamadı. Gözlerimi etrafta çevirip “Daron eğer ortaya çıkmazsan ilk kan bu çocuktan dökülecek!” diye bağırdım.
Kadının gözlerine bakıp silahı küçük kıza doğru doğrulttum.
“Aniiii!” diye korkuyla bağıran annesiyle, babası kendini adamlardan kurtarmaya çalışıp “Kızımı bırak beni al!” diye bağırdı.
“Kızı tutun!” diye bağırmam üzerine “Anne, baba!” diye ağlayarak bağıran kızla “Şivan!” diye duyduğum sesle başımı sağa döndürdüm.
Karşımda Daron’u görünce silahı ona doğrultup “Dila nerede?” diye bağırdım.
“Beni al, abimin ailesini rahat bırak!” diye bağırması üzerine başımı sağa sola döndürdüm.
“Kızı buraya getirin!” diye bağırdım.
“Bırakın!..” diye ağlayarak zorluk çıkaran kızla öfkeyle kıza döndüm.
“Susturun şunu!” diye bağırmam üzerine Selim elini kızın ağzına koydu. Kız daha çok korkmaya ve ağlamaya başlayınca gülümsedim. Kızı dizimin dibinde durdurup silahı başına yaslamamla anne ve babası “Aniii!” diye bağırdı.
“Dila ortaya çıkmazsa bu kızın kanı buraya dökülecek!”
Debelenmeye devam eden kızla anne ve babası arkadan bağırırken Daron korkuyla bana baktı.
“Buradayım!” diye Daron’un arkasından gelen sesle ortaya çıkan Dila’yla tüm öfkemle “Sonunda amca kızı!” dedim.
Dila başındaki örtüyü düzeltip birkaç adımda Daron’un yanına geldi.
“KIZIMI BIRAK!” diye bağıran kadınla “Susturun şu kadını!” diye bağırdım.
Bakışlarımı Dila’ya dikip silahı kızın başına bastırdım.
“Törenin kararını biliyorsun!” dediğimde ağlayarak gözlerini kapattı.
Kulağıma değen silah sesi elimde derin bir acı bırakırken “Aaaaa!” diye öfkeyle bağırıp silahı elimden bıraktım.
Adamlarım silahını çekip arkasına döndüğünde “Berat Ağa!” diye duyduğum sesle elimi sımsıkı kavradım.
“Silahlarınızı indirin!” diye bağıran Kerim’le adamlarımın bakışları beni bulduğu gibi adamlarımdan birinin bedeni yere serilince alnından fışkıran kana öfkeyle bakıp “Silahları indirin!” diye bağırdım.
Adamlarım silahını indirirken “Abi!” diye bağıran Dila’yla bakışlarım Berat’ı bulduğunda hissizce bana bakıyordu. Dila ona doğru koştuğunda silahı Dila’ya çevirip “Yerinde kal!” dedi.
Dila hareket edemezken Berat bana yaklaştı. Kısa bir an sarı saçına kanım bulaşan kıza bakıp bana yaklaştı. Bir bana bir de kıza bakıp ardında bakışlarını Kerim’e çevirdi.
“Herkesi alın!”
Kadın ve adam itiraz ederken Berat silahını onlara doğrultup “Sesinizi duyursam ebediyen sesinizi keserim!” dedi.
Sesindeki ağırlık herkesin sesini keserken bana döndü.
“Sana ne demiştim?” diye sorduğunda öfkeyle yüzüne baktım.
Cevap vermemem üzerine silahı beline yerleştirdi. Arkasını dönüp “Beş dakika içinde herkes araçta olacak!” dedi.
Kerim onu onaylarken “Burayı temizle öyle dön!” diye bana hitaben konuşup kapıya döndüğünde babamın yüzüne nasıl bakacağımı düşündüm...