Projenin Adı

1615 Words
Ecem, Pazar gününden beri yaptığı projeyi sizinle paylaşmam gereken önemli bir konu var. Çarşamba akşamı bende toplanıyoruz diye gruba yazmıştı. Hemen cevaplar gelmişti. Buket hariç herkes; “Tamam, canım ne istersin gelirken veya bir şeye ihtiyacın olursa yaz.” gibi cevaplar ile yine Ecem’i yanıltmamışlardı. Merve sayesinde kazandığı arkadaşlarından o kadar memnundu ki annesinin eksikliğini hiç hissetmediği zamanlar oluyordu. Buket’in sevgilisi, Ecem’i sevmediği için izin vermemiş ve Buket her zaman ki gibi utana sıkıla gelemeyeceğini haber vermişti. Çarşamba günü akşam yemeğinde bir araya geldiklerinde; dört kız yine şerefsiz Erdinç’e saydırıyor, içlerinden nasıl küfür etmek geliyorsa öyle küfür ediyorlardı. Ecem; “Tabi sevmez beni adi piç, çünkü ağzına sıçtım. Beni para için arkadaşına ihanet edecek biri sanıp, sulanmayacaktı. Dua etsin Buket’in gözleri kör gibi, ondan ayrılmıyor yoksa şeyini kesip eline vermesini bilirdim ben.” Diye sinirle konuşup duruyordu. Buket’e senin sevgilin herkese sulanıyor. Beni bile yokladı diye söyleyemese de sürekli bu adam sana yakışmıyor diye uyarıda bulunuyordu. Ancak, anlayanı getirin Buket biz evleneceğiz diyor başka bir şey diyemiyordu. Bu yüzden her şeyine katlanıyordu. Planladığı projeyi rahat anlatabilmek için “kafamın dumanlı olması lazım” diye düşünüp, bir şişe kırmızı şarap almıştı. Yemekler yenmiş, cips, kuruyemiş ve peynir tabağı salonda ki orta sehpada yerini almıştı. Ecem, Merve ile üniversiteden hem sınıf arkadaşı hem de ev arkadaşıydı. Bu yüzden İstanbul’a geldiğinde de onunla birlikte yaşamayı çok istemişti. Merve’nin ailesi izin vermeyince mecburen onlara yakın bir oda bir salon olan bu çatı katını tutmuştu. Çünkü İstanbul’da Merve’den başka bir tanıdığı yoktu. Arkadaşı onu altı ay evinde misafir etmiş, desteğini hiç esirgememişti. Her zaman olduğu gibi kızlar alkol alırken, Merve çay içiyordu. Ecem, her içki muhabbeti olduğu gibi, ortamı bozuyorsun diye kızsa da yapacak bir şey yoktu. İçki ve sigara içmiyordu. Bu kuralını sadece bir gece için bozmuştu. Gökçe, neden toplandıklarını az çok tahmin ediyordu. Pazar akşamı duyduklarını kimseye söylememişti. Sık sık Ecem’i arayıp, “Boş ver” dese de, karşısındaki kızın ne kadar kırıldığını ve intikam planları yaptığını anlamıştı. Merve; “Bazı planlarımı açıklayacağım demiştin. Hayırdır?” diye konuyu açınca, Ecem ayağa kalktı. Günlerdir elinden düşmeyen mantar panoyu çıkardı. Kızların göreceği şekilde televizyonun üstüne yerleştirdi. Aslında içi titriyordu. Sanırım alacağı tepkilerden biraz korkuyordu. Bu yüzden konuşmaya en başından anlatarak başladı. “Pazar günü yani Cenkay’ın doğum gününde Gökçe ile tuvalete gitmiştik. Dışarı çıktığımızda Cihan ve Cihat denen pisliğini gördük. Bizim hakkımızda konuşuyorlardı. Daha doğrusu benim hakkımda, Allah var Cihan denen çocuk beni savunuyordu.” “Ne oldu ki seni savunacak?” diye Buse sordu. Bir yandan da Gökçe’ye bakıyor, senin haberin vardı anlaşılan neden anlatmadın diye bakışlarıyla soruyordu. “Anlatacağım Buse.” Şarap kadehinden büyük bir yudum aldı. Sakinleşmesi gerekiyordu ama düşündükçe sakinleşmeyi bırak üç gündür her aklına geldiğinde olduğu gibi daha çok sinirleniyordu. Bu sinirden başka hissettiği duygulara bir ad koysa daha rahat edecekti ama Allah kahretsin ki tuhaflığının sebebini bulamıyordu. “Cihat, pisliği beni giydiğim kıyafete göre kafasında, öyle bir yere koymuş ki hiç çekinmeden Cihan’a yatağını şenlendirecek birkaç günlük ortalık malı olduğumu söylüyordu.” Buse ile Merve aynı anda; “Neeee” diye bağırdılar. Ecem odanın içinde bir sağa bir sola dolanmaya başladı. Elindeki kalemi öyle bir sıkıyor ki kurşun kalem olsa çoktan kırılmıştı. Parmakları beyazlamıştı artık sıkmaktan… “Yaaa Merve o pislik, seninle beni kıyaslıyordu. Bir Merve’ye bak bir o kıza bak… Kimin hanımefendi kimin ortalık malı olduğunu anlarsın diyordu.” “Ecem, çok üzüldüm. Sen öyle biri değilsin. Neden gereksiz birinin sözlerine takıldın bu kadar…” “Merve, ben senin gibi hanımefendi olmadığımı biliyorum fakat onun bunun altına yatan kaşar da değilim. Açık giyinmem, kimseyi umursamadan rahat konuşmam ya da rahat davranmam beni orospu yapmaz. Bunu ona ödeteceğim bin pişman olacak, söyledikleri için göreceksiniz. Beni kaşar gördüğü halde, ona olmadığım Ecem gibi davranacağım ve buna rağmen bana evlenme teklif edecek. Bir sürü erkekle yattığımı düşünüp kafayı yiyecek ama yine de beni karısı yapmak isteyecek…” Buse, daha fazla dayanamadı. “İyi de sen kimseyle birlikte olmadın ki, hem seni kaşar görse ne olur görmese ne olur?” Merve, en yakın arkadaşına baktı. Resmen her hareketini süzüyordu. “Allah’ım aklıma gelen olmasın ne olur diye içinden dua etti. Gözlerini kıstı ve… “Sen aşık oldun o adama değil mi?” “Merve, saçmalama istersen… Beni onunla bununla konuşan erkek müsveddesine aşık olacak karakterde biri miyim? Hem beni bu kadar küçültmesen iyiydi.” Umursamaz gözükmeye çalışsa da iç sesi bas bas bağırıyordu. “O zaman neden üç gündür gece gündüz onu düşünüyorsun. Hem heyecanlanıp hem de neden sinirleniyorsun” diye… “Neyse şimdi size üç gündür yaptığım araştırmaları aktaracağım ve bana ortam oluşturmak için ve projemi nasıl gerçekleştireceğim konusunda yardım edeceksiniz.” Kızlar hala ne demek istediğini anlamıyorlardı. Gökçe, o gece Ecem’in ne kadar yıkıldığını gördüğü için sadece dinliyor, sessizce şarabını yudumluyordu. Hak veriyordu aslında ama bu kadar büyütmesine şaşırıyordu. O geceyi düşününce yine o siyah gözler gözünün önüne geldi. Kafasını sallayıp, kendine gelmeye çalıştı. Ecem’in konuşması ile yine ana konuya döndü. “Kız Merve, ben bu araştırmaları daha önce neden yapmamışım? Erkekleri tavlamakla ilgili neler var neler” deyip heyecanlı heyecanlı mantar panonun önüne geldi. Ecem işte bukalemun gibi hemen ortama kendini adapte ediyordu. Biraz önce sinirden kuduran kendisi değilmiş gibi heyecanı sesine yansıdı. “Aslında bir erkeği kendine aşık etmek çok da zor değilmiş. Sadece akıllı olup, aşama aşama gitmek gerekiyormuş. Araştırmalarıma göre Cihat pisliği azgın teke bir çapkın aynı zamanda ülkenin playboylarından… O yüzden ben işime yarayacak 5-6 madde çıkardım. Bu erkekleri tavlamak için o kadar çok madde var ki şok oldum. Ya bunlar için kitaplar bile varmış biliyor musunuz? Şimdi çıkardığım ana başlıkları okuyorum size; alt başlıkları daha sonra anlatacağım. 1.      Erkekleri etkileme yolları 2.      Erkekleri büyüleme yolları 3.      Erkekleri aşık etme yolları 4.      Erkekleri tahrik etme yolları 5.      Erkekleri baştan çıkarma yolları   “Ecem, gerçekten sen yemedin, içmedin, uyumadın ve üç günde bunları mı çıkardın?” Merve daha fazla bu saçmalığı dinlemek istemiyordu. O yüzden sinirle ayağa kalktı. Elinden kalemi aldı. Panonun üzerinde kalemle göstererek; “Dört ve beşinci madde arasındaki farkı anlayamadım. İkisi de aynı şey değil mi tahrik etme ile baştan çıkarmanın arasındaki fark ne ya da ikinci ve üçüncü madde adam zaten büyülenince aşık olmuyor mu?”  “Hayııırrr! Merve ya, bende senin gibi biliyordum ama öyle değilmiş işte onlarında alt başlıklarını size anlatacağım.” “Kızım sen manyak mısın plan proje ile adam mı tavlanır?” “Tavlanıyormuş işte bu yazarlar boşuna mı o kadar kitap çıkarmış. Gökçe, sana da yazıklar olsun. O kadar kitap okuyorsun neden bize böyle faydalı kitaplar olduğundan bahsetmedin?” Merve, inatlaşan arkadaşına bakıp, daha çok sinirlendi. Kendi saçmasapan bir aşk yüzünden bir aydır cayır cayır yanıyordu. Aynı şeyleri kimsenin yaşamasını istemediğinden; “Allah’ım delireceğim. Buseee, Gökçeee sizde bir şey desenize şu deli manyağa ya…” “Merve, ne olur anla biraz, bu benim gururumun, onurumun savaşı arkadaşım olarak destek misin? Değil misin?” Gökçe, normalde Merve’nin vermeyeceği tepkilerine bakıyordu. Ecem’le birbirlerine sinirle bakıyorlardı. Daha fazla gerilen ortama dayanamayıp, gecenin başından beri koruduğu suskunluğunu bozdu. “Merve bir sakin olup oturur musun? Kızım şarabı biz içtik, kafayı sana yaptı herhalde. Allah Allah ya, çayı az iç, bak sinir yapıyor sende .” Merve sanki bir balonmuş da havası alınmış gibi Gökçe’nin azarından sonra susup, yerine oturdu. Aklı almıyordu. “Ecem, tamam sen bu araştırmaları yaptın. Anladığım kadarı ile şu saydıklarının alt başlıklarına göre planlarında hazır. Peki, tamam sana destek de olalım. Sen adamı büyüleyim derken, kendin büyülenirsen ya da aşık edeyim derken kendin aşık olursan… Ya da dur dur baştan çıkarayım derken adamın büyüsüne kapılıp kendini yatakta, adamın altında bulursan ne olacak?” “Olmayacak öyle şeyler, ben kendimi hazırladım her şeye…” Buse, sonuna kadar Gökçe’ye hak vererek; “Ecem yapma ava giderken avlanırsan ne olacak? Şuan ki halinden daha çok gururun kırılırsa, aşık olup yanarsan…” “Oda şansa kadere ama ben vazgeçmeyeceğim. Anlamıyorsunuz… Kaç gündür bana söylediği sözlerinin ağırlığını aşam dedim aşamadım. Siz şimdi yardım edecek misiniz etmeyecek misiniz?” Kızlar pes etmiş. Düşüncelere dalmışlardı. Merve sadece sinirli bakıyordu. Ecem’in katır inadını en iyi o bilirdi. Kendi gibi arkadaşının da aşktan yanıp, kavrulmasını istemiyordu. O yüzden son kez şansını denedi. Sakin, gözleri dolu ve yalvaran bir ses tonuyla; “Ecem, deniz gözlerine kurban olduğum canım arkadaşım, gel vazgeç bu plandan…” “Neden Merve neden? Allah aşkına ya sen benim en yakın arkadaşımsın ve seninle beni kıyasladı. Ben bunu hak etmedim. Cihan’ın beni savunması o kadar güzeldi ki bir abi gibiydi. O yüzden o gece her yüzüne baktığımda acaba bana karşı fikri değişti mi oldum, ilk defa bir ortamda dans ederken tedirgindim. Erkekler bana yatağa atmalık kız gibi mi bakıyor diye etrafıma bakınıp, durdum. O hadsiz piç, bana dediklerini bir bir yutacak anladınız mı?” “Ecem, bak ne olur o ailenin erkeklerinde şeytan tüyü var senin de benim gibi yanmanı istemiyorum.” En sonunda gözlerinden yaşlar akarak korkusunu dile getirmişti. “Cihat, Ali Buğra’nın kuzeni….” Ecem, Merve’nin yanına gidip, dizlerine yattı. “Saçlarımı okşasana şuan şevkatine çok ihtiyacım var” dedi. Merve, saçlarını okşayıp, gözyaşlarını silerken; “Merve, benim için korkma! Bu işe girdiğime pişman olmayacağım. Ne olur bana destek ol.” Merve kızların yüzünde bakışlarını dolandırdı. Gökçe de Buse de omuz silktiler. Gözleriyle sen varsan biz de varız diyorlardı. Ecem zaten Merve’ye kabul ettirirse kızların karşı çıkmayacağını bildiğinden bütün kozlarını ondan yana oynuyordu. O içlerinde ki anne figürü idi. “Tamam, başımın belası tamam ama bak, iki gün sonra ağlayarak yanıma gelirsen bugünü hatırlatırım sana. Hiç acımam biliyorsun.” Ecem, hemen kalkıp, sarıldı. “Teşekkür ederim, teşekkür ederim.” Kızlara da sarıldıktan sonra heyecanla ve gülücükler saçarak tekrar eline kalem alıp, mantar panoyu göstererek; “Eee alt başlıklar ile projemin detaylarını duymaya hazır mısınız?” Hep birlikte gülerek; “Hazırız deli manyak hazırız.” “Eveeettt… Cihat pisliğini pişman etmek için yaptığım projenin adı: GURUR SAVAŞI”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD