TANITIM
Kan davası hayatımı bir anda mahvetmişti, ailemin zoruyla, doldurmasıyla sevdiğim kadından kopup hiç tanımadığım bir kadınla nikahım bu kıyılmıştı.
Gerdek odasına girdiğimde hayatımın mahvolmasına sebep olan kişinin bedeninin yatakta tir tir titrediğini gördüm.
Hayatı mahvolan bendim, ama karşımdaki kişi daha fazla tepki gösteriyordu! Öfkeyle tam önünde durup bağırdım.
"Aç şu kafandaki duvağı, aç ki hayatımı mahveden sureti aklıma işleyeyim!"
İlk başta açmadı, daha sonra yavaşça açtı. Gördüğüm yüzle gözlerim irice açıldı, dolu gözleriyle bana bakan kıza bakıyordum.
Bana kan davası için çocuk gelin getirmişlerdi, hem de bu gelin benim okulumdaki en başarılı öğrencim Selvi idi!
KİTAP ÇOK YAKINDA BAŞLAYACAK, DİĞER KİTAPLARIMIN TANITIMINI OKUYUNUZ LÜTFEN ❤️❤️❤️
CİNSEL GERİLİM SERİSİ:
KÖLE~~~
"Kim bilir daha önce kaç kişiyle birlikte olmuşsundur, ama bunları yok sayıp seni ödüllendireceğim!"
Yaklaşık iki saat önce beni satın alıp hazırlattığı eve getiren yegane sahibim söylüyordu bunu. Yakışıklıydı, hak etmediğim kadar yakışıklı. Arkası dönük bir şekilde dışarıyı izliyordu.
"Haklı olduğun bir konu var, gerçekten de daha önce çok kişinin altında onlara hizmet ettim. Ama madem bundan sonra tek bir sahibim olacak, bende onu memnun etmek için uğraşacağım."
Genç adam arkasına dönüp beni baştan aşağı süzdü. Bakışları anlamadığım bir tehdit oluşturuyordu, benim için tehlikeli bir hayatın başladığını anlamamıştım bile o an.
Yanıma yaklaşıp elini boynumda gezdirdi. Bu hareketiyle gözlerimi yumdum, devam etmesini istesem de o bunu yok sayıp gerisini getirmedi.
Gözlerimi açtığımda benden birkaç adım uzaklaştığını fark ettim.Yine de bakışlarını uzaklaştırmamıştı benden, tehdit ve arzu dolu gözlerle dudaklarının kenarı yana kıvrıldı. Söylediği sözler beni delip geçmişti.
"Sen artık benim oyuncağımsın, eskisi gibi onlarca erkeğe değil bana hizmet edeceksin! Eğer bana istediğim zevki tattıramazsan işte o zaman canını feci halde yakarım güzellik!"
Bu sözler gülmeme sebep oldu, yavaş adımlarla yaklaşıp kollarımı boynuna sardım. Dudaklarım onun dudaklarında geziniyordu.
"Tutku seviyen zirveye çıkacak, hiç şüphen olmasın sahip!"
ESİR~~~
"Bana karşı oynamaya çalıştığın oyunu yok sayacağımı mı sanıyorsun? Bu yaptığın şeyin bedelini sana canınla ödeteceğim!"
"İlla birine hesap soracaksan bu karın olmalı, senin koynuna girmemi benden isteyen o oldu!"
"O benim yıllardır eşim, öldürme işini de babası yapsın! Ama sen...
"Seni öldürme işini ben kendime bırakıyorum, canını bugün alacağım!"
"Sizin veliahtınızı benim doğurmamı istedi, şimdi bu yüzden ben mi suçlu oluyorum?"
"Lan bir de utanmadan anlatıyor musun, siz nasıl insanlarsınız lan?"
"Beni koynuna alırken hiç öyle söylemiyordun, hiç utanmamıştın! Şimdi benden utanma duygusu mu bekliyorsun, sen çok mu masumsun bu hikayede? Hiçbir şeyden haberin olmadığı halde karını aldatma yolunu seçtin, bu yüzden gelip bana ahkam kesme!"
Öfke ile boğazıma sarılıp beni yatağa itti, ellerini boğazımdan çekmiyordu.
Ondan kurtulmaya çalışsam da benden güçlü olduğu için başaramadım, birkaç saniye sonra beni boğarak öldüreceğini anlayınca dilimden o sözler döküldü.
"Beni öldüremezsin, çünkü senin çocuğunu karnımda taşıyorum, eğer beni öldürürsen evladının da katili olursun!"
TUTSAK~~~~
"Buraya neden geldin?"
"Beni... Beni adamınız getirdi buraya, sizi tedavi etmem..."
"Kes sesini! Ben hasta değilim, asıl bu seni buraya getiren adam hasta!"
Psikolojik danışmanı olacağım adam şimdi beni burada öldürmek için fırsat geziyordu!
"Bakın, madem istemiyorsunuz, o zaman bırakın gideyim! Benim bir ailem var, eğer eve gitmezsem merak edip polisi ararlar," dedim yalvaran bir ses tonuyla.
"Seni bırakamam, özellikle gördüğün şeyden sonra! Ben aksini söyleyene kadar burada kalacaksın!"
Ne saçmalıyordu bu adam, onun deliliği yüzünden benim mi hayatım kararacaktı?
"Aksini ne zaman söyleyeceksiniz, ben burada kalamam!"
Kısa bir bakış attı, bu bakış bile korkudan titrememe sebep oldu.
"Burada kalacaksın, ben ölümüne izin verene kadar, doktor!"
BOKSÖRÜN SATILIK KADINI ~~~~
"Seni buraya zorla gönderdilerse siktir git, ben kimsenin amına zorla girmem!"
"Bilakis, koynuna girmek için ben ısrar ettim!"
"Yani sikilmek mi istiyorsun?"
"Senin tarafından sikilmek istiyorum diyelim ona!"
Kokusu burnuma geldikçe kendimden geçiyordum. Daha da büyük sıkıntı olan şeyse sikimin üzerinde duran götüydü.
"Soyun, yatağa geç!"
Tamamen soyunduğu zaman ne yapacağımı bilememiştim, bu güzel manzara bende çok farklı hisler oluşturmuştu.
En büyük etkiyiyse sikimde göstermişti!
SAHİP~~~~
"İlerisi için hiç hayallerin var mı?"
"Evet, ünlü bir porno yıldızı olmak istiyorum!"
Duyduğum sözlerle beynimden vurulmuşa dönerken yüzünde alaycı bir gülüş belirdi.
"Ne bekliyordun ki? 3 çocuklu, mutlu bir anne olmayı hayal edeceğimi mi düşündün? Ben bir escort olarak çalışıyorum yıllardır, alıştım, ve de kabullendim. Benim hayatım bundan ibaret işte!"
Yaralıydı, ne kadar saklamak istese de bu yarayı saklamak mümkün değildi.
Bana düşen şeyse başından beri sevdiğim bu kadını sonuna kadar koruyup onu aşkımla iyileştirmekti!
*Pavyonda çalışan escort bir kadının, ve o pavyonda korumalık yapan bir adamın hikayesi!!!*
-DOĞU MASALI -
AŞİRETİN ASORTİK GELİNİ ~~~~
"Nasıl böyle bir şeye cüret edersin, nasıl! Benim seni istemediğimi bildiğin halde zorla nikahına mı alacaksın, dağ başında mı yaşıyoruz?!"
Ondan delicesine nefret ediyordum, kendisini istemediğimi bildiği halde beni zorla köyüne gelin yapmaya çalışıyordu! Beni, Asya Koraman'ı!
"Ben kibar bir dille ailene durumu izah ettim, onlar da evlenmemize müsaade etti, yani bence bu konuda bir zorlama yok!"
Beni zorla köyüne gelin yapacaktı, iğrenç bir adamdı bu!
"Saçmalamayı kes istersen Soner Azad, evlenmemize müsaade etti dediğin şey zorlamaydı! Ailemin batma durumunu kullandın sen, yaptığın karaktersizliğin farkında mısın?"
Bana teklifte bulunduğu zaman reddetmiştim onu, çünkü bizim dünyalarımız çok farklıydı. o bir köyün çobanı iken, ben Koraman ailesinin yegane prensesi idim!
"O zaman ailenin seni para için sattığını kabul et, ve buna göre kendine çeki düzen ver, çünkü o köy dediğin yerin gelini olacaksın! Senin çobanlık dediğin yerin ağasıyım ben, ve sen ne kadar kabul etmesen de o köyün hanımı olacaksın!"
DUL GELİN [TÖRE]
'Ali geldi!'
Bu sözlerle koşmuştum dereye doğru, askerden gelen sevdiğimi, sözlümü görmek içindi bu hızım. Hasret gidermek istiyordum 6 aydır göremediğim Ali'm ile!
Onu gördüğüm an daha da hızlı koştum, o da beni görmüştü, anında kucağına atladım, sımsıkı sarıldım ona hasretimle.
"Ali'm, yârim, hoşgeldin!" Gözümden yaşlar akıyordu, mutluydum, huzurluydum!
Birkaç saniye sonra, fark ettim bana sarılmadığını, uzak durduğunu. Ona dönüp baktım, yüzünde benden uzak bir tavrı vardı. Şaşkınlık ve üzüntü içinde bakıyordum kendisine.
"Ne oluyor Ali'm, neden uzaksın benden, neden gözlerin gözlerimi bulmuyor!"
Yüzünü yere eğdi, çaresizce, korkuyla bekledim bir şeyler demesini. Sonunda bakmıştı gözlerime, ama soğuktu, benim Ali'm değildi o!
"Sevdiğim, can parçam, bu gözler sana nasıl baksın artık? Sana söz verdim, sözlün oldum. Ama tutamayacağım bu sözü, alamayacağım seni kadınım diye!" dediğinde donup kaldım.
Bunca zamandır onu bekliyordum ben, Ali gelsin, evlenelim artık diyordum, ama şimdi bana neler söylüyordu!
"Sen ne diyorsun Ali'm, bu işin şakası olmaz, ne diyorsun sen?" Ali benden birkaç adım uzaklaştığında çaresizce baktım ona.
"Dün abimi kaybettik, canımdan çok sevdiğim abimi! Ve ben onun acısını yaşayamadam hüküm verildi. Sevdiğim kadınla değil, abimin hamile karısı, yani yengemle evlenmem isteniyor! Özür dilerim Yaren'im, özür dilerim!"
Yengesiyle? Yıllardır sevdiğim adam ellerimden kayıp gidiyordu, hem de yengesine yâr oluyordu.
Bu acıya nasıl dayanılırdı, nasıl geçerdi? Geçmezdi, geçmeyecekti, bir ömür bunun acısını yaşayacaktım!