3. Kısım

1031 Words
3. Kısım: "Birileri aşık olmuş galiba." Göz göze kalmışlardı. Alp gözlerini üzerinden alamıyor, kız da samimice gülümsemekten alamıyordu kendisini. "Hadi Alp, biraz havuzdan çık dinlen." Babasının sözünü duyan Alp, arkasına bakınca baya bir uzaklaştığını farketti. Kızla aralarında da o kadar mesafe vardı. Kıza ufak bir gülümseme gönderip geriye döndü. Yirmi saniyenin ardından kenara ulaşması ile annesiyle babası havuzdan çıkartıp tekerlekli sandalyeye yerleştirdi. Anne oğlunu havluya sardı... Şezlonga oturtunca, çok uzak mesafeye rağmen hâlâ kızın gülen gözlerinin üzerinde olduğunu fark edebildi. Bir kez daha elini salladığını görünce, karşılık için elini biraz kaldırıp parmaklarını salladı ve kızın daha fazla gülümsemesine neden oldu. Daha fazla gülümsettiğini gören Alp, dişlerini görünür yapmaya başladı. Bu nadir bir şeydi, ilk defa bu kadar içten gülüyordu. "Alp!" Birden Öykü'nün neşeli sesini duyunca sıçradı yerinde ama kendisini hiç bozmadı. Gülümseyerek bakmaya devam ederken, "Beni korkuttun Öykü" dedi. "Birileri aşık olmuş galiba." Ne konuştuğunu bilmez vaziyette, "kimler?" dediğinde dudaklarının arasından firar eden kahkahaya mani olamadı Öykü. "Çok tatlısın yaaa..." dedi ve kuzeninin baktığı kıza baktı. "Şimdi bu kız sana yürüyemediğine mi samimice bakıyor? Hayır... Biraz gözlerini aç kuzenim, kanatsız meleklerin melekleri olabileceği insanları da gör ve zaten de açmışsın şimdi... Böyle insanlar da var yani... Bu arada kız da çok güzelmiş haa." Son söylediği cümle Alp'in kendisine gelmesine yetmişti. Kuzenine döndü büyük bir hız ile. "N-ne kızı? Öyle bir kız yok ki." Panik içerisinde kalması Öykü'yü daha da güldürdü... "Sen neye gülüyorsun?..." Gülme krizinden çıkıp kendine gelirken: "O zaman nereye bakıyorsun?" Gülen gözlerinin arasından gözlerini kamaştıran kıza baktı. Bu sefer ciddi gözlerle telefona bakıyordu. "Yani gördüklerimi sen de görebildin," "Tabii ki de." Bunu duyunca yüzü güldü. "Türk mü acaba? Bak, o kadar farklı ki Türk mü dedim. Hiç kimseye benzemiyor... Amaaan, o kadar abartmayayım. Bir iki tık Türklere benziyor, Türk..." Öykü kızın analizini yapmıştı. "Hadi yanına git, ama ilk sevgilisi olup olmadığını sormayı imal etme lütfen." Hayal kırıklığına uğramasını istemezdi... "Abartma Öykü" dedi. "Yine yaralanan ben olurum." "Zaten yaralı değil misin? Yaralarına çok iyi gelebilir. Hadi gidelim." Belki de bu kız Alp' in yaralarını sarabilirdi... "Toparlandı, gidiyor zaten." Kızın ayaklanıp uzaklaştığını görüyordu. Öykü, kuzeninde olan gözlerini kıstı. "Bir daha görürüz diye bol bol dua edeceğim ve bu tatili mutlu mesut geçireceksin Alp SEZEN!" Birden şezlongun üzerine uzandı ve gökyüzüne bakakaldı. "Hiç olur mu öyle?" "Neden olmasın, göreceğiz." Kuzeni uzaklaştığında onu düşünmeye başlamıştı dudaklarının kenarında oluşan gamzesiyle. Koyu güzel yüzünü, ela gözlerini, en önemlisi de samimi bakışlarını. Hiç kimseden alamadığı o bakışlar... "Sen gerçek misin?" *** Alp, bütün gün onu düşünmüştü... Naaıl bir kızdı da bu denli aklını çelebilmişti? Güzelliği tüm kainata aykırıydı adeta. Akşam yemeğinde de gözleri önündeki tabaktan hariç her yerdeydi. Masalarda onu arıyordu onu bir kez daha görmek için yanıp tutuşan hareleri. "Sen kimi arıyorsun?" Öykü'nün bu sorusu gözlerinin içine bakmasına neden oldu. Yüzünü bilmiyormuş misali meraklı yapmıştı. "Hiç kimseyi aramıyorum. Kimi arayacağım ki?" Şüpheli gözlerle çorbasından bir kaşık içti kuzenine bakıyorken. *** Adam kartı yerine dayayarak kapıyı açtı ve böylece ailemiz küçük odalarına girdi. Öykü yatağının üzerine oturdu hemen. Annesinin sürdüğü tekerlekli sandalye banyonun karşısında durdu. "Hadi banyo zamanı Alp Bey." Tişörtü kolayca üstünden çıkarttıktan sonra ayağa kaldırıp dikkatlice banyoya yürüttü Adam arkalarından, "Çok yanmıştır. Soğuk suyla yıka" uyarısı yapmayı ihmal etmedi. Su sesi bütün odayı sarmıştı... Alp'in içten gelen sesi: "Benim ailem özeldir. Sabırlı, güçlü, anlayışlı, pes etmeyen bir melek aile. Hakları ödenmez, cennetin bütün güzel şeyleri onlardan sorulacaktır.. Peki hayatının kıymetini bilmeyen, hep daha fazlasını isteyen, üzen acıtan ben ölümsüz tarafta onlar yaşıyorken uzaktan mı bakacağım? O kadar özel yerleri vardır ki bende girebilir miyim?" *** Karanlık bir yerdeki ışığın altına geri dönmüştü. Karşısındaki gelinin hâlâ yüzünü göremiyordu. "Kimsin sen?" Yaklaşmak istiyor ama bir adım bile atamıyordu. Kendisine bir adım attığını görünce heyecan yaptı, kalbi güm güm atmaya başlamıştı. Bir adım daha atarken meraklı gözlerini yüzünden ayrılmıyordu. Sonunda gizemli gelinin kim olduğunu öğrenecekti. Işığın altına girdi. Yüzünü görünce şsşkın gözleri belirgin oldu, ağzı açıldı biraz. Yatağın önünde ayakta duran Öykü'nün gözlerinin önünde uykusunda sayıklıyordu pencereden sabah ışığı yüzüne yansırken. "Çok güzelsin, çok iyisin." Öykü gülümseyerek bütün dişlerini görünür yaptı. "Acaba kimi görüyor? Ekim'i mi, yoksa tatil aşkını mı?" Gözleri yavaş yavaş açılmaya başladı ve rüya olabileceğini düşünür düşünmez tam açılmış gözleriyle hızlıca odanın üç köşesine baktı ve anladı yine bir düş gördüğünü. Kafasını tekrar yastığa koymadan duraksadı. Yine bir hayal kırıklığı onu yerle bir etmişti. (Şarkı) Rüyamda çıkıveriyorsun karşıma🎶 Kandırıyorsun beni bu besbelli🎶 Bir uyanıyorum yalnızım öyle üzülüyorum ki🎶 İç sesi: "Her yârimden ayrılarak düş aleminden gerçek hayata döndüğümde, aklıma bu şarkının bu sözleri gelirdi ve kolayca gitmek bilmezdi... Öyle bir notası vardı ki, gözyaşlarıma mani olamam." Uyandığını görünce sorusunu hiç geciktirmedi: "Tatilin ikinci gününe günaydın kuzenim! Rüyanda kimi gördün?" Akacak gözyaşını görmesin diye eli ile yastığı başından alıp kafasını yatağa koyup yüzünü yastıkla gizledi. "Hadi kalk kuzenim, hazırlanıyoruz." *** Ailemiz odadan çıktığında adam kapıyı kapatıp tekerlekli sandalyeyi sürmeye koyuldu. Yetişkinlerde güler yüz, Öykü'nün kolunda simit ve Alp'in yüzünde asık yüz. Uzun koridordan geçip boş asansöre bindiler. Göz alıcı lobiden geçerken hâlâ gözleri ısrarla onu arıyordu. Sağa baktığında upuzun camın kenarında karşılıklı kahvelerini yudumlayan insanları gördü. Sola baktığında ise henüz insanla dolmayan mağazaları gördü. Ve önüne döndü, kederlice, sessizce aklında çalan şarkıyı söyleyerek devam ettirtti. "Bir görünüp bir yok oluyorsun. Gönlüme güzeller koyuyorsun." Öykü bir şeyler söylediğini görüp atıldı. "Hayırdır, neler mırıldanıyorsun?" Kahvaltı masasında ise, cam kenarındaki Alp'in gözleri aşağıdaki havuzun yanını saran insanlardaydı. Dalmıştı, dalgın dalgın bakıyordu daha ilk görüşten kalbini çalan kızı bir kez daha görme ümidi ile... *** Havuz başına simitli oğullarını suya ittiler. Suya, özgür olduğu yere kavuşunca babası "fazla uzaklaşma" dedi yine. Her şey dünle aynıydı, sadece farklılık onun yokluğu idi. Bunu düşünen Alp, oldukça kederli bir şeklide suda yavaşça ilerlemeye başlar. Gözleri her tarafta onu arıyor, bulamadıkça da umudunu kaybediyordu... Boynunu eğdi, masmavi suya ilişti gözleri ve simitine arkadan birinin tutunduğunu hissetti. Hızlıca bir anda döndü ve kimi görsün... Ela gözlü, güzel mi güzel, kahverengi tenli, narin kız... Alp'in yüzünü şaşkınlık sarmıştı. Çok gerilmişti. Her yerde aradığı kız, şimdi yakınında samimice gülümseyerek kendisine bakıyordu. "Ben Ecrin. Arkadaş olalım mı?" dedi güzel sesiyle. Sesi öyle bir tınıdaydı ki adeta bir şarkının en güzel notaları... Bu soru iyice şaşırtmıştı. Ne diyeceğini, ne yapacağını hiç bilmiyordu. Sadece şaşkınlıkla gözlerine bakakalmıştı, #EşitlikZamanıUYÖ İ ile başlayan M ile biten sosyal medya adresimiz: @ alyudyapim
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD