1.Bölüm

1253 Words
Eylül ayının son cumasıydı. Hafif ılık, hafif sıcak; sonbahar, yaz karışımı havaların hüküm sürdüğü aylar bitiyor, sıcaklıklar kendini yavaş yavaş soğuk ve ayaz kışa bırakıyordu. Havalar o kadar sert ve soğuk değildi fakat ne münasebetse o gün adeta kışın geldiğinin habercisi gibiydi. Sanki havalar ayın son gününün hüznünü taşıyor, birine olan kızgınlığını dışa vuruyordu. Hava sisli, pustan göz gözü görmüyordu. Akşama doğru saat 17.00 sularıydı. Normalde bu saatlerde sokaklar, insanların iş çıkışından dolayı capcanlı, gürültülü ve bitmeyen trafik kuyruğu ile dolardı. Diğer günlerin aksine bugün sokakta hiçbir ses, hiçbir belirti yoktu. İnsanlar sıcacık evlerinde oturmuş, kafasını dinliyor haftanın yorgunluğunu evlerinde vakit geçirerek atıyorlardı. Sokakları ise hüznün simgesi yapraklara, kendine sıcacık bir barınak arayan sokak hayvanlarına bırakmışlardı. Zifiri sessizlik idi. Sonbaharın döktüğü yapraklar oradan oraya ambiyansı bozmak istemezcesine, sessizce savruluyor, özgürlüğünün tadını çıkarıyormuşçasına süzülüyorlardı. Vena, çeşitli kurumlarda faaliyetlerde bulunan, aktif olarak aktivitelere katılan bir kızdı. Zamanının çoğu genelde yoğun bir tempo ile geçerdi. Bir gün çocuklarla, bir gün yaşlılarla, bir gün kadınlarla bir gün hayvanlarla ilgili etkinliklerle hayatın türlü hallerini görme fırsatı yaşardı. Bu hayatların, farklı dünyaların kattığı onca acı veya tatlı anıyı biriktirip kendi dünyasına gelirdi evine. Rutin bir hayatı böyle geçiriridi. Kimi günler ksfsısnı dinlemek isterdi. Etkinlik sonraları ya da etkinlik olmadığı günlerde. Kafasını dinlemek istediği zamanlarda ise şehrin sokaklarına kendini atar, sokaktaki canlı cansız bütün varlıklarla dertleşirmişçesine yürürdü. Şahit olduğu hayatları, bambaşka dünyaları düşünür, kendi içinde bu hayatlara dokunmanın yollarını arardı. O gün de yine koca bir haftanın birikmişliğini atmak için fırsattan istifade ederek koyuldu yola. Elleri cebinde, soğuktan titreye titreye yürüyordu. Havanın bu kadar soğuk olabileceğini düşünmemişti. İlk dakikalarda bayağı üşüdü daha sonra soğuğa aldırmadan, belki de alıştığında, umarsızca yürümeye devam etti. Yıllardır yaşadığı şehri ilk defa bu kadar detaylı bir şekilde inceleme fırsatı bulmuş gibi etrafı iyice inceliyor, koşuşturmaca ile geçen günlerinde fark etmediği ayrıntıları gördükçe şaşkınlık içinde kalıyordu. Ayrıntılar içinde kaybolup, kendini düşüncelere kaptırdığı anda birdenbire bir esinti ve yaprakların şiddetli hışırtısıyla irkildi. Sessizlik bir anda bozulmuş, korku dolu bir ortam oluşmuştu. Kendisine doğru yaklaşan ve kim olduğu seçilmeyen kişiyi fark edip korktu. Yanına yaklaşanın bir insan mı yoksa bir hayvan mı olduğunu seçmeye çalışıyordu. Sisten dolayı seçmek zorlaşıyor, yakınlaştıkça belirginleşen cüsse bir insanın varlığına işaret ediyordu. Net olarak tanıması için oldukça yakın bir mesafeden bakmak gerekiyordu. Mesafe azaldıkça bir de baktı ki gelen Alisya idi. Alisya, Vena’nın çocukluktan bu yana zaman geçirdiği, her anını paylaştığı en yakın arkadaşıydı. Alisya, Vena’ ya nazaran daha zayıf, daha esmer ve orta boylu bir kızdı. Vena, kıvırcık sarı saçlarının hoş bir hava kattığı, uzun boylu ve ela gözlü şirin bir kızdı. Alisya ise zayıf, orta boylu, dümdüz, simsiyah saçları olan esmer tatlısı bir kızdı. Fiziksel olarak farklılıkları bulunmasına rağmen dostluk yönünde bir o kadar da ortak yönleri vardı. Belki de çocukluktan bu yana aralarında bu kadar kuvvetli ve uzun süren bir bağ oluşmasının sebebi de budur. İkisi de oldukça duygusal, merhametli kişiliklere sahiptirler. Vena olaylara daha çok mantık çerçevesinden bakarken Alisya, olaylara daha duygusal yaklaşırdı. Bütün bunların varlığıyla birbirlerini tamamlayan iki iyi dostturlar. Küçük bir işletme sahibi olan Alisya, şehrin minik bir köyünde köpeği Tomi ile birlikte yaşıyordu. Köpeği Tomi, henüz 5 aylık iken arkadaşının hediye etmesi üzerine sahiplendiği ve şu an 2 yaşında minik ve tatlı bir köpektir. Alisya hayvanları çok seven biridir. Tek başına yaşadığı için her anında yanında olan sadık dostu Tomi ile sıkı bir bağları vardı. Çeşitli kurabiyeler, pastalar ve çörekler yaptığı sevimli işletmesinden arta kalan vaktinin evde geçen kısmını Tomi, geri kalan zamanın büyük çoğunluğunu ise Vena ile geçiyordu. Kendi halinde iş ve ev ikileminde sessiz sakin bir yaşam süren bir kızdı. Ta ki o güne kadar. Hiç beklemediği o güzel duyguyla, aşk ile, tanışana kadar... Vena, Alisya’yı görünce bir yandan irkilme bir yandan rahatlama şeklinde karışık duygular içinde ve ürkek bir sesle, “Ne arıyorsun burada Alisya? Bu soğukta senin ne işin var sokaklarda? Beni çok korkuttun,” Alisya soluk soluğaydı. Vena’nın korkması, o anki duygu durumu hiç dikkatini çekmemişti. Akşam vakti olduğunun, o an Vena’yı korkutmuş olabileceğinin farkında bile değildi kim bilir. Endişeliydi. Panik halinde olduğu yüzünden belli oluyordu. Belli ki ortada bir durum vardı. “Bu havada, soğuk kış gününde dışarı çıkmak için mutlaka bir sebep gerekliydi” diye geçirdi içinden Vena. Alisya derin bir nefes alarak, “Bana yardım etmelisin Vena, beni bu kargaşadan kurtarmalısın, aklım ve kalbim arasında bir girdaptayım. Anlam veremediğim duyguların etkisi altındayım. Bana bir tek sen yardım edebilirsin.” Vena, şaşkınlıkla ve olanlardan hiçbir anlam çıkaramamış vaziyette Alisya ‘ya bakıyordu. Ardından, şokun etkisinden kurtularak, "Sakin ol! konuyu bana etraflıca anlat, çaresini buluruz" diyerek Alisya'yı alıp kol kola girerek yürümeye başladılar. Sokaklar bomboştu fakat bankların üstü ıslak ve zemin soğuktu. Bayağı ilerlediler bir bank bulmuşlardı ki bir kedi soğuktan korunmak istercesine yumulmuş, bankın köşesinde uyuyordu. Yanına otursalar kedinin kalkıp kaçacağını düşündüler, onu rahatsız etmek istemeyip ve yürümeye devam ettiler. Köşede şirin bir kafenin açık olduğunu gördüler. Bunca yıldır bu şehirde olmalarına rağmen bu kafeye hiç uğramamışlardı. Havanın tadına varmanın yeterli olduğunu düşünüp kafeye girdiler. Soğuğa karşı o kadar duyarsızlaşmışlar ki içeri girene kadar üşüdüklerini fark etmemişlerdi. İçeri girer girmez yanlarına yaklaşan personelin yönlendirmesi ile uygun masaya geçip oturdular. Vena, içi içini yiyerek, sessizliğini koruyordu fakat bir yandan da olup bitenlere dair tahminler yürütüyor, adeta aklındaki fikirleriyle savaş veriyordu. Alisya'nın kendine gelmesini bekliyor bir yandan da konunun ne olduğunu acilen öğrenmek ve merakını gidermek istiyordu. Alisya yavaş yavaş sakinleşmeye başlamıştı. Derin bir iç çekip konuyu anlatmak için kendini toparladı. Vena ise giderek sabırsızlanıyordu, Alisya'nın toparlandığını gördüğü gibi dayanamayarak sordu, “Ne oldu Alisya? Bana neler olduğunu anlatacak mısın?” Alisya, "Sorma Vena, sorma başıma gelenleri. Nereden başlasam, nasıl toparlasam konuyu bilemiyorum." Vena sorularla Alisya'nın ağzını yoklamaya, Alisya ise zar zor da olsa konuyu anlatmaya hazırlandı. “Hadi Alisya insanı meraklandırma daha fazla,” diyerek sabırsızlığını iyice belli ediyordu Vena. Alisya son ve derin bir iç çekişin ardından bülbül gibi şakımaya başlıyordu ki tam o sırada garson gelip bir istekleri olup olmadığını sordu. İkisi de bu soğukta en iyi gidecek şeyin birer sahlep olduğunu düşünerek birer sahlep sipariş ettiler. Garson siparişi alıp oradan uzaklaştı. Bir yandan sahleplerini yudumlarlarken bir yandan da Alisya ıkına sıkıla konuya başladı. “Vena ben aşık oluyorum sanırım. Hayatımda hiç yaşamadığım duygular içindeyim. Yaşadığım bu durum karşısında tökezledim adeta.” Alisya aşık olmuştu, aşk ile özgürlük, özgürlük ile kendinden uzaklaşma arasında bir git gel endişesi yaşıyordu. Aşkın esaretine kapılıp, şatafatlı ama bir o kadar da saf duygularla haşır neşir olmaya henüz hazır değildi. Vena onun bu yolculuktaki rehberi, yol göstericisi olacak kişiydi. Belki de yana yakıla Vena'yı araması bundandı. Vena şaşkınlık içinde olup bitenleri, Alisya’nın anlattıklarını idrak etmeye çalışıyordu. Yaklaşık bir 15 dakika olayın şokunu yaşadı. Daha sonra toparlanarak, “neler duydum ben az önce Alisya, hâlâ olayın şokundayım. Ne oldu tam olarak anlatsana.” Alisya, “Vena, neler olduğunu ben bile anlayamıyorum, henüz içinde bulunduğum durumu ben bile idrak edemiyorum.” En iyisi hadi evlerimize gidelim. Bu durumu daha sonra sakin kafayla, etraflıca konuşuruz. Vena, aklında soru işaretleri, merak duygusu ve henüz olayın şokunu atlatamamış bir vaziyette “peki peki olur, kendini nasıl iyi hissedeceksen öyle yapalım.” Hesabı öderler ve evlerine doğru yola koyulurlar. Eve doğru giderlerken Vena, şaşkın şaşkın etrafı izliyordu. Alisya da ondan farksız değildi. ikisi de zihinsel olarak yorgun olduklarını hissettirerek ve bilincindeymiş gibi tek bir kelam etmediler. Alisya evine vardı. Ağızlarından çıkan tek kelime “Hoşça kal” oldu. Vena, düşünce dolu gözlerle evine tek başına devam etti. Alisya ile Vena’nın evi birbirine yakındı. O da nihayetinde evine vardı. Düşüncelerini adeta evin dışında bırakmış gibi içeri girer girmez pencere kenarındaki köşesine uzandı, hiçbir şey düşünmeden gözlerini kapattı ve uykuya daldı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD