Gecenin mutluluğu ertesi güne kadar etkisini göstermişti.
Tutkulu çift sarmaş dolaş uyanmıştı. Queen düşüncelerden arınık olduğu için kendini bir kuş tüyü kadar hafif hissediyordu. Sara’da aynı şekilde dünkü tatsız sabah gibi bir sabaha uyanmamanın verdiği sevinci iliklerine kadar hissediyordu. Queen bu mutluluk dolu sabahlarını sevgili eşine ruh okşayan bir ses tonuyla ‘’Günaydın’’ diyip bunu da tutkulu bir öpücükle taçlandırmıştı. Sara’da bu öpücüğü karşılıksız bırakmamıştı. Aşık çift birbirlerini öpüp koklayıp yatakta bir süre şekerleme yaparak uzandılar. Belki de günlerdir peşlerinde olan kasvet bulutlarının dağılmasını kutluyorlardı.
Keyifli anlarına kahve eşliğinde devam etmek isteyen Sara, ‘’ Hadi kalk sevgilim. Şöyle bol köpüklü bir kahve yapıp pencere önü sohbetimizle keyfimize bakalım.’’ diyerek yataktan kalktı.
Kısa bir süre sonra kahvenin mi kokusu yayıldı odaya. Queen hala Sara’nın bıraktığı yerde, bıraktığı pozisyondaydı. Sara yatak odasının kapısına geldi.
Sara, ‘’ sen daha burada mısın, mızmız bebek. Hadi kalk kahve hazır. ‘’
Queen, şımarık bir edayla, ‘’ yaa beş dakika daha ver bebeğiim.’’ diyerek bir kahkaha patlattı. Sara da bu deli çocuğun deli halleri karşısında kendini tutamayıp kahkahasıyla eşlik etti. Kahve makinesi çoktan kapanmış, kahve çoktan pişmişti bile ama bu iki deli için o an sadece yaşadıkları keyif dolu andan ibaretti. Çok geçmemişti ki Sara hemen kahveyi hatırlayıp ‘’ kalk artık kalk deli çocuk, kahve piştiii kalkkk.’’
Queen kalkıp gelene kadar Sara kahveleri hazırlayıp pencere önündeki yerini almıştı. Neyseki çok geçmeden Queen de teşrif etmiş kahvelerinden birer yudum alarak sohbete başladılar. Sara bütün gün evde kalmanın verdiği sıkıcılığı kırmak için Queen’e çalışmak istediğini söyledi.
Sara, ‘’Queen, ben evde internet üzerinden bir şeyler yazıp bunları sosyal medyada yayınlayarak hem kazanç sağlamak hem de vaktimi kaliteli hale getirmek istiyorum. Evde çok sıkılıyorum. Bu konuda sen ne düşünüyorsun.’’
Queen her zaman Sara’ya destek olmuş ve olmayı da sürdürüyordu. Destekleyici bir ses tonuyla, ‘’ bunu duyduğuma çok sevindim hayatım. Elbette, seni sonuna kadar destekliyorum. Sana iyi gelecek ne varsa yap. Her zaman yanındayım.’’
Sara böyle bir cevapla karşılaşacağını biliyordu. Quuen’den duyunca ayrı bir mutlu olmuştu ve heveslenmişti. ‘’Teşekkür ederim hayatım. Beni destekleyeceğini biliyordum. Seni seviyorum.’’
Queen, ‘’ her zaman bitanem. Ben de seni seviyorum’’
Sara, ‘’ ee sen anlat işler nasıl gidiyor. Günlerdir çok geç saatte eve geliyorsun. Bir türlü konuşma fırsatı bulamadık. Umarım çok yorulmuyorsundur.’’
Queen’in kalbi hızla çarpmaya başlamıştı. Birden aklına o kadınla yaşanılan tatsızlıklar gelmiş, konuşsa sanki Sara bir şeyleri ondan sakladığını fark edecekmiş gibi bir korkuya kapılmıştı. zor bela da olsa soğukkanlılığını korumaya çalışarak. ‘’ evet hayatım. Biraz yoğunluk oluyor ama bu benim hoşuma gidiyor. Yeni yeni kokteyl tarifleri deniyorum. Deneyip beğeni aldıkça da işimi daha da severek yapıyorum. Bir gün sana da bu özel kokteylimden hazırlamamı ister misin?’’
Sara, ‘’ tabii ki şefim. Bu benim için büyük bir şereftir. En kısa sürede şefimin özel tarifinin tadına bakmak isterim. ‘’
Queen’in içine bir huzursuzluk çökmüştü. Sata şefim kelimesini kullandıkça Queen’in aklına ismi lazım olmayan o kadın geliyordu. Sara’nın tüm söylediklerini unutmuştu resmen. Sara’ya bir şey belli etmemeye çalışarak hemen üstünü giyip işe gitmek için harekete geçti. Sara o an neler olduğuna anlam verememişti ama her zamanki gibi üstelememişti. Queen hazırlanırken Sara’da bilgisayarını getirip yazı yazacağı konu hakkında araştırmalar yapmaya başladı. Oldukça sabırsız ve mutlu görünüyordu.
Queen ise beş dakika içinde hazırlanıp Sara’ya sadece uzaktan bir öpücük kondurup kolaylıklar dileyerek kaçarcasına çıktı evden. Yol boyunca içini kemiren düşüncelerle kavga ederek yürümesini sürdürdü. İçinde büyük bir suçluluk duygusu vardı. Ne olursa olsun bugün tekrar o ismini anmak istemediği hanımefendi gelir de yine aynı şeyler yaşanırsa Sara’ya bu durumdan bahsedecekti. Bu yükle daha fazla ilerlemek istemiyordu.
İş yerine vardı.
Saat 12.30
Arkadaşlarını selamlayıp işini başına geçti. Durgun ve düşünceli tavrı arkadaşlarının gözünden kaçmamıştı. Her gelen arkadaşı iyi misin? diyip duruyor, Queen her sorulduğunda geçiştirip duruyordu.Sadece dün ona peçeteyi getiren yakın arkadaşına durumdan söz etmişti. Arkadaşının ismi Robert idi.
Queen üzgün ve kısık bir ses tonuyla Robert’ın kulağına doğru eğilerek, ‘’ Robert, beni iyi dinle. Bu söyleyeceklerim aramızda kalsın ama senden tek isteğim dünkü hanımefendi gelir de beni sorarsa meşgul olduğumu, ısrar ederse dün bar tezgahından ayrıldığı için uyarı aldığımı ve gelemeyeceğimi söyle lütfen. Kadın geldiği günden beri peşime takıldı. Eşimi çok seviyorum ve günlerdir bu durum yüzünden uyku uyuyamıyorum. Bana yardımcı olur musun?’’
Robert bu duydukları karşısında şaşırmış fakat şaşkınlıktan ziyade arkadaşının bu çaresiz durumu karşısında üzülmüştü. Elini Queen’in omzuna koyarak, ‘’ sen merak etme dostum. Bu durumu birlikte atlatacağız. Canını sıkma. Toparlan ve işine odaklan.’’
Queen, biraz da olsa rahatlamıştı. Robert çok delikanlı, olay çözücü bir çocuktu. Belki de Queen’in onunla bu kadar yakın olma sebebi karakterli duruşuydu. Queen işine döndü. Cafe yine tenhaydı. Queen yine kokteyl denemeleri yapıyordu. Bu defa oldukça değişik, pek tanıdık olmayan lezzetlerle yepyeni bir karışım çıkardı ortaya. Rengi, tadı, kokusuyla gerçekten alışılmışın dışında görünüyordu. Hemen arkadaşlarının tadım yapması için shot bardaklarına doldurdu. İçen her arkadaşının yüzündeki hayranlık ifadesi ne kadar beğenildiğini belli etmeye yetiyordu.
Saat 15.00
Yavaş yavaş yoğunluk oluşmaya başlıyordu. Şu ana kadar her şey yolunda, keyifler yerindeydi. Gelen müşterilere yeni kokteyl tanıtılıp tercihe göre ikram ediliyordu. Güzel dönütlerle hem Queen hem de iş yeri sahibi mutluluktan havalara uçuyordu.Ne de olsa biri işinden haz almaya, diğeri maddi anlamda doyum konusunda zirve yapmaya devam ediyordu. Fonda hoş bir müzik çalıyordu. Birden müziği bölen topuk sesleri ile Queen’in içini kaplayan kara bulutlar bütün günü mahvetmek için start vermişti. Bu defa kadın direkt bar tezgahının hemen önündeki bar taburelerinden tam Queen’in karşısında yer alanına oturdu. Queen işiyle meşgul olup hiç o yöne doğru bakmıyordu. Garson arkadaşları hanımefendiyle ilgilenmeye çalışsa da hepsini bir bir elinin tersiyle itiyor, Queen’i bakışlarıyla resmen taciz ediyordu. Cafenin en kalabalık olduğu saatlerdi. Bu nedenle Robert’ta işe odaklanmış henüz hanımefendinin geldiğini fark etmemişti bile. Queen yardım çığlıkları atmak istiyor, o anın hemen bitmesi için dualar ediyordu.
Hanımefendi yine cilveli ses tonuyla, ‘’ kolay gelsin şefim. Yine ben.’’ diyerek konu açmaya başladı. Queen hiç oralı olmamaya çalışıyordu. Kadın ise konuştukça konuşuyor, ‘’ peçetenin içinde yazanları okuduğunuzu biliyorum. Neden bana şu an cevabınızı vermiyorsunuz. Aa ama bir dakika bu güzel cevabı duymadan önce bugün canım başka tatlar denemek istiyor. Güzel bir kokteyl eşliğinde cevabınızı dinlemek istiyorum.’’
Queen deliye dönmüştü. Bu defa kendini tutamayacaktı. Yine de elinden geldiğince yumuşak bir üslupla, ‘’ bakın hanımefendi. Buraya geldiğiniz ilk günden beri rahatsız edici tavırlarınıza karşı susmak durumunda kaldım. Ama artık sabrımın zorlandığı noktadayım. Ben evliyim ve eşimi de çok seviyorum. Günlerdir eşime karşı suçluluk duygusu yaşıyor ve bu sebeple uykusuz kalıyorum. Sizden ricam bana karşı mesafenizi korumanız. Müşteri olduğunuz için işim gereği size karşı nezaketimi korumaya çalışıyorum. Lütfen dediklerimi dikkate alın. Şimdi yeni kokteylimizden denemek isterseniz siparişinizi oluşturayım.’’
Queen bu laflardan sonra çok rahatlamıştı. Bu lafların üstüne bu durumun bir daha yaşanmayacağını düşündü.
Hanımefendi hiç Queen’in dediklerini işitmemiş gibi bir edayla, ‘’ Sanırım size daha çok hayran oluyorum şefim. Evli olup heyecanını kaybeden nice insanlar tanıyorum. Anladığım kadarıyla siz daha yeni evlisiniz.Sorun değil. Siz heyecanınızı kaybedene kadar ben beklerim. O güne kadar sadece müşteri rolune bürünürüm. Ama sana hayran bir müşteri. Yeni tarifinizi denemek için sipariş oluşturmak istiyorum şefim.’’
Queen duydukları karşısında küçük dilini yutmuştu adeta. Büyük şehirlerde türlü türlü insan var derlerdi ama bu başka türlüydü. Akıl sır erdirememiş, laftan anlamayacağını bildiği için hanımefendiye kokteylini hazırlayıp oradan uzaklaşmak için fırsat kollamayı düşünmüştü. Kokteyli hazırlayıp hanımefendiye sunduktan sonra duyduklarını sindirmeye çalışmıştı ama nafile. Yarım saat kadar orada kokteylini yudumlayıp hayranlık dolu bakışlarla Queen’i darlayan hanımefendi yarım saatin sonunda sessizliğini bozarak, ‘’ Bu işi aşkla yaptığınız çok belli şefim. Kokteyliniz harika olmuş. Hayrınlığıma hayranlık katıp işleri zorlaştırıyorsunuz, bilginiz olsun.’’ diyerek hesabı ödedi ve cafeden ayrıldı.
Queen rahatlamak ümidiyle çıktığı bu savaştan daha ağır yüklerle çıkmıştı. Cafenin kapanış saatine yakın, yoğunluk durulmuşken Robert fırsat bulup Queen’in yanına geldi.
Robert, ‘’ bugün o hanımefendi gelmedi sanırım. Ucuz yırttın. Bence bir daha gelmez. İçini ferah tut.’’
Queen, işin bu boyutunu kimseye söyleyemezdi. Her şeyden bihaber Robert’a da hiçbir şey belli etmeden onu onaylayarak başından savmak istedi.
Saat 23.15
Kapanış saati gelmişti. Rutin temizlik ve işlemler yapıldıktan sonra cafe kapanmıştı. Queen omzundaki bir yük bin yük olmuş vaziyette, bitkin adımlarla evin yolunu tuttu. Tek dileği eve geçince Sara’nn uyuyor olmasıydı. Bu halde ne konuşabilirdi ne de bu durgun hallerini Sara’dan saklayabilirdi. Eve vardı. Sara’nın uyuyor olma ihtimaline karşı olduk.a sessiz hareket ederek içeri girdi. Dileği kabul olmuştu. Ev sessiz ve zifiri karanlıktı. Sara’da mışıl mışıl uyuyordu. Queen dolaptan buz gibi bir bira kapıp pencere önüne geçti. O köşe onlar için terapi alanı gibiydi ama şu an Queen’e hiç bir şey iyi gelmiyordu. Bu durumdan nasıl kurtulabileceği konusunda kafa yoruyor bir türlü işin içinden çıkamıyordu. Bu işin sonunda kafayı sıyırabilme ihtimalini düşünerek uykuya daldı oracıkta.
Çözülmesi zor olaylar silsilesi Queen’i oldukça sarsıyordu. Aşk mı galip gelecekti, ihanet mi…
Heyecan dolu bölümlerimizle yarınlarda görüşmek ümidiyle…