KARDELEN Selim’i burada görmek midemi burkmuştu. Ömer’in yanımda durduğu yetmezmiş gibi, bir de Selim’in karşımda belirmesi içimdeki huzursuzluğu iyice körükledi. Kaçmaya çalıştığım her şey tek bir anda birleşmişti sanki. Selim gözlerini bana dikmiş, bekliyordu. Ne söyleyeceğini, ne yapacağını kestiremiyordum ama sessizliği koca bir soruydu. Neden buradaydı? Hastanede olması gerekmiyor muydu? Doğum günümdeki vedamızın ağırlığı hâlâ üzerimdeyken onunla yüzleşmek istemiyordum. Ömer yanımda kıpırdandı, bakışlarını Selim’e çevirdi. O da sorular sormak ister gibiydi, belli ki Selim’in adını bilse de kendisini tanımıyordu. Durumu kavramaya çalışıyor gibiydi. Gerginliği hissettiği her halinden belliydi. "Selim," dedim, sesim kontrolümden çıkıp korkmuş bir tona büründü. "Burada ne işin var?"