Oğuzla göl kenarında yürüyorduk. Oğuz elini belime sardığında ona iyice sokuldum. Birlikte bana o kutuyu verdiği ağacın altına geldiğimizde Oğuz'a baktım. Gülümsüyordu. Ağacın altına oturup benim de oturmam için yanında yer açtı gidip yanına oturup başımı omzuna yasladım. Burnunu saçlarıma gömerek konuştu; -O gün o kutuyu sana verirken neler hissettim? Aklımdan kaç duygu geçti bilemezsin. Bana hayır deme ihtimalin vardı o zaman arkadaş bile kalamazdık. Ya sen giderdin ya ben. Beni en çok bu korkuttu. Başımı omzundan kaldırmadan konuştum; -Gider miydin? Seni reddetsem gider miydin? -Hiç düşünmeden giderdim. Bu şehir sensiz bana dar gelirdi. Kendimi gitmeye en kötüsüne hazırlamıştım bile. -Gitsen geçer miydi? -Geçmezdi. Şimdi Serdar'dan dolayı herkesten köşe bucak kaçıyoruz ama ben buna