Emir, derin bir nefes aldı ve gözlerini uzaklara dikerken, anıları tekrar zihninde canlanmaya başladı. O an, yıllar önce yaşadığı bir olayın hatırasıydı. Gözlerinde kızgınlık, kırgınlık ve bir tür acı vardı.
Eskiden sevdiği bir kız vardı, adı Melisa. Emir’in içinde büyük bir boşluk bırakan bu hikaye, onun kalbinde silinmeyen izler bırakmıştı. Ama Melisa, Ali’yi seviyordu. Ali’nin Melisa’yı sevdiğini öğrenen Emir, içinde büyük bir kıskançlık duygusu hissetmişti. Ali ve arkadaşları arasında bir şart yapılmıştı. Ali, Melisa’yı kolayca kazanabileceğini söylüyordu ve arkadaşları da .Ancak Ali, Melisa’yı gerçekten sever miydi?
Emir’in aklında bu sorular dönüp duruyordu ama bir şekilde Melisa’yı kaybetmişti. Ali, Melisa’ya bir yalan söylemişti. Emir Ali'nin Melisa'ya yalan söylediğini koridorda arkadaşları ile konuşurken duydu ve Melisa'ya gidip: "O seni sevmiyor, seni kandırıyor. Melisa" dedi .Melisa, başta buna inanmak istememişti. Ali’yi çok seviyordu ve hiçbir şekilde bu yalanı kabul etmek istememişti.
Birkaç gün sonra, Melisa kendini bir boşlukta hissetti. Ali'nin ona söylediği her şeyin yalan olduğunu Ali'nin ağızından duymuştu. Ama artık çok geçti. Bu kırgınlık ve üzüntü içinde kayalıklara gitmişti, intihar etmek için. Emir'e ölmek istiyorum yazılmış bir mesaj göndermişti. Emir bir şekilde Melisa'nın gideceği yeri öğrenip. Hızla kayalıkların yanına ulaşmaya çalıştı.
Bir adım sonra, Melisa'yı uçurumun kenarında gördü. Gözlerinde bir çaresizlik vardı, sanki hayatını tamamen kaybetmiş gibiydi. Emir ona doğru koştu, ama Melisa, gözlerinde hüzünle ona son bir bakış attı ve yüksek sesle, "Haklısın, Emir, Ali beni sevmiyor, beni hiç sevmedi," diyerek kendini uçurumdan aşağıya attı.
Emir, gözlerini kapatıp tam o anda kalbi yerinden çıkacak gibi hissetti; ancak Melisa bir anda düşmemişti. Kendini atarken bir kayaya çarptı ve ciddi şekilde sakatlandı, kısmi felç olmuştu. Emir hemen onu buldu ve hastaneye yetiştirdi. Ama bir şeyler kırılmıştı, sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da. Emir'in içindeki acı ve öfke, Melisa'yı kaybetmenin verdiği bir intikam arzusuna dönüştü.
O andan itibaren, Emir'in içinde Melisa'yı kaybetmenin acısıyla Ali'ye olan hırsı büyüdü. Artık her şey bir oyun hâline almıştı. Emir, intikamını almayı kafasına koymuştu; Melisa'nın intikamını.
Emir, Melisa'nın o halde olmasının suçlusu olarak Ali'yi görüyordu. İçindeki intikam ateşi gün geçtikçe büyüyor, onu karanlık bir yola itiyordu. Gözleri önünde Melisa’nın düşüşü, onun kısmi felç oluşu, Emir’in aklında sürekli dönüp duruyordu. Emir, Ali'yi öldürme planını kafasında kurmuş, arabasında hızla ilerliyordu. Gecenin karanlığına karışan yağmur damlaları, arabasının camına vuruyordu. Kafasındaki tek düşünce, Ali'yi bulup her şeyi bitirmekti.
Ancak yolun ortasında beklenmedik bir şey oldu. Emir direksiyonu kaybetti ve araba hızla yoldan çıkarak bir ağaca çarptı. Şiddetli çarpmanın ardından araç alev aldı, içi dumanla doldu. Emir çıkmaya çalıştı, ama sıkışmıştı. Ateş giderek yayıldı, alevler yüzünü yaladı. Acı içinde bağırdı, ama sesini kimse duymuyordu. Gözleri kararmaya başlamışken, son bir anda birileri onu kurtardı.