Son toplantıdan sonra odamda notları inceliyordum. Bir reklam işi daha istediğim gibi güzel sonuçlanmıştı.
-Su hanım. Çekimler yarın başlasın mı?
Sedef sorarken yarın ki programımı düşündüm. Öğleden önce bir boşluk vardı. Her çekimde bulunmak zorunda olmasam da, başlarken kısaca görmek istiyorum.
-Öğlenden önce 11'e koy. Sonraki programın ne?
Sedef deftere bakıp "Yarın araba sektörünün baş yapıtlarından Kemal Beyle toklantınız var. Öğlenden sonra gelecekler."dedi.
Kızın ağzı sulanmıştı. Kendisini bir kaç kere sektörde duymuştum. Çalışkan, zeki ama ukala biri olarak tanınıyorum.
Sedef benim bakışlarımı görünce toparlandı.
-Kusura bakmayın bir an daldım.
-Işimize devam edelim. Yarınki programda başka bir şey var mi?
-Yok Su hanım.
-Tamam bir kahve alayım yeter.
-Hemen getiriyorum.
Sedef hızla ofisten çıktı. Bir kaç dakika sonra da kahve önümdeydi.
Reklam şirketimiz vardı. Aslında aile şirketiydi. Babam emekli olmak isteyince bana devretti. Reklam yapmak benim yaşam sebebin gibi bir şeydi.
Kardeşim Can ise daha üniversite de okuyordu. Yazları ve arada sırada burada takılarak kendini hazırlıyor gibi. Aslında tek gelme sebebi eğlenmek. Kızlarla vakit geçirmek dışında hiç bir şey yapmıyor.
Babam Can' nın durumunu bildiği için işin bütün yükünü bana verdi. Benim için sıkıntı yok. Tek sıkıntı peşimi bırakmayan Nuran hanım.
Nuran hanım, yani annem. Her seferinde dozajını artırarak evlendirme telaşı ile peşimde dolaşıyor. Şöyle gerçekten seven adam çıktı da ben mi hayır dedim. Laf aramızda hayır dedim. Sıkıcı geliyor açıkçası aşk hayatı.
Çalan telefon tüm dikkatimi dağıttı. Arayan Sultan'dı. Kendisi ile üniversitede arkadaş olduk. Kişilik olarak bana hiç uymasada onunla konuşmak iyi geliyordu.
Sultan üniversiteden sonra hiç bir şey yapmadı. Baba parası yemek iyi olur dedi ve arada sektörde gezip geri kalan zamanda sevgilisi ile geçiriyor. Yılmaz ile aynı kafada oldukları kesin. Ikisi de deli ve gezmeyi seviyorlar.
-Efendim Sultan.
-Nasıl benim patroniçem?
-Iyiyim ve yoğunum.
-Zaten yoğun olmadığın zaman yok ki. Direk konuya giriyorum. Yarın sabahını bana ayırıyorsun.
Doğrultup dikkatimi verdim. Bu benim için imkanı olmayan bir şeydi. Planının bozulmasını hiç sevmiyorum.
-Bu olmaz Sultan. Yarın bir sürü işim var.
-Hayır. Bir ara hatırlarsan bir sözün vardı. 'Ne istersen yaparım' diye, işte o vakit geldi.
-Sultan başka zaman iste. Yarın sabah ekip toplantısı var. Ardından da çekim var. Öğlenden.. ..
-Su...Su... Ben anlamam. Bana sözün var. Yarın Tekiner Üniversitesin de olacaksın.
-Bir dakika! Benim sizin okulunuzda ne işim var?
Okulları olduğunu söylemedim değil mi? En popüler bölümde reklamcılık. Ülkeye en iyi reklamcıları yetiştiriyorlar. Sultan da çoğu zamanını orda da geçiriyor.
-Reklamcılık bölümün ağırlayacağı kişi sensin canım.
-Emir vakilerden hoşlanmam. Bu kadar programın arasında bu nereden çıktı?
-Bir saat canım, bir de üç kere geleceksin. Beni kıramazsın değil mi?
-Hiç kırmadım ,ama şimdi yapabilirim.
Sultan ağlamaklı sesiyle "Sen üz zaten arkadaşını. Bende gençler güzel eğitim alacaklar diye burada çırpınayım. Bu çocuklar reklam işini nasıl öğrenecek?" diye sayıp duruyordu.
Bu kızı hayır demek hiç hoşuma gitmiyor. Programımı bozmak da hoşuma gitmiyor. Üç gün idare ederim diye düşünüp "Tamam başımın belası, geliyorum "dedim.
-Işte benim süper arkadaşım. Saat onda orda olmanı istiyorum. On birde ayrılabilirsin. Şimdi kapatıyorum. Yarın okulda gözüşürüz.
Bir şey dememe fırsat vermeden telefonu kapattı. Elimdeki telefonu bırakip Sedef'i aradım.
-Buyurun, Su hanım.
-Yarınki toplayı sabah geldiğimiz gibi yapacağımızı herkese duyurun. Sonra bir yere gitmem gerekiyor.
-Çekime yetişecek misiniz? Yoksa başlasınlar mı?
-Yetişmeye çalışacağım.
-Tamam efendim.
Telefonu kapatıp tekrar dosyaya bakmaya başladım.Tabi bir türlü dikkatimi toparlamadım. Zaten vakit de baya geç olmuştu. En iyisi artık gitmek diyerek eşyalarımı topladım.
Kapıdan çıktığımda millet yavaş yavaş toplarlanıyordu.
-Iyi akşamlar Su hanım.
-Iyi akşamlar Ali.
Ali ekibin başıydı. Yıllardır birlikte iş yapıyorduk. Şirketin her şeyini bilen biriydi. Artık aile gibi olduk desek yeridir.
"Iyi aksamlar"diye toplu gelen seslenme ile herkese el salladım ve ofisten çıktım. Evin yakın olsada yürüyerek gitmek istemiyorum. Tanınan bir insan olduğum için hiç olmadık yerden gazeteciler çıkabiliyordu. Adam akıllı röportaj için randevu almayanlar dışında pek konuşmayan biriydim. Konuşacaksam yaptığım reklamlar konuşmalı.
Evin bahçesine arabayı parkedip içeri girdim. Kapıyı kapattığım gibi telefonum çalmaya başladı. Her gün sektirmeden arayan annem dışında kimse değildir.
-Kızım eve vardın mı?
-Vardım anne. Şimdi içeri girdim.
-Nasılsın bakalım?Var mı bir gelişme?
Evet annem yine günün sorusunu sordu. Her gün bıkmadan aynı soruyu soruyor.
-Okulda ders vereceğim. Yarın büyük toplantım var.
-Annen ile alay mı ediyorsun?
Kendimi tutamayıp güldüm. "Annelerin güzeli, seninle neden alay edeyim? Bunlar benim için gelişme. "
-Benim için değil.Anlaşılan sende hiç tık yok. Ben kapatıyorum. Babanın selamı var. Ararım yine.
-Selamlar anne.
Söylene söylene telefonu kapattı. Bu kadını niye sinir ediyorum? Aslında benimle uğramasa her şey yoluna girecek. Kendisi otuz yaşına gelip hala evli olmadığım için beni evde kalmış olarak düşünüyor.
Üstümü değiştirip rahat bir şeyler giydim. En sevdiğim meyvelerden bir tabak hazırlayıp bilgisayarın başına geçtim.
Yarınki toplantı benim için önemliydi. Araba sektöründe ilk reklamım olacaktı. Bu işi kıvırsam her şey yolunda gidebilirdi.
Saatlerce ekrana bakmaktan gözlerim yorulmuştu. En son pes edip masayı topladım ve odama geçtim. Sabah erken ofiste olmak zorunda olduğum için yatışa geçtim.
~~~
Alarm çaldığında zorda olsa yataktan kalkıp duşa girdim.
Toplantı ve okul arasında gidip geleceğim için ona göre giyinmek istedim. Siyah bir pantolon ,üstüne bir buluz. Hafif makyaj yapıp, çantamı ve gözlüğünü alıp çıktım. Arabaya atladığım gibi ofise geçtim. Sedef elinde kahve ile beni bekliyordu. Bu kızın dakikliğini seviyorum.
-Hoşgeldiniz Su Hanım. Toplantı için hazırlanıyorlar. Sizde o sırada kahvaltı yapmak isterseniz masanıza koydum.
Sedef'in elinde ki kahveyi alıp ofise doğru yürüdüm.
-On dakika sonra toplantı odasındayım.Teşekkür ederim
Içeri girdiğimde Sedef'in hazırladığı kahvaltı kokusu etrafı sarmıştı. Aslında ofiste kahvaltı yapmayı sevmiyorum. Bu işi evde halletmek hoşuma gidiyor. Yinede arada kaçamak yapmak sıkıntı olmaz.
Biraz atıştırıp dosyayı elime aldım. Toplantı odasına geçtiğimde millet kendi arasında konuşuyordu. Girdiğimi fark ettikleri anda sessizlik oluştu.
-Hızlı başlayacağım. Yetişmem gereken bir yer var. Ali bu gün kontrol sende. Çekimlere gelmeye çalışacağım. Birde öğlenden sonra herkes hazır olsun.
-Siz merak etmeyin Su hanım ,o iş bizde.
Ali'ye güvendiğim için sorun yoktu. Bu gün olacak çekim ,diğer reklamlarla ilgili konu ,olacak işleri konuşup odama geçtim.
Yarım saat vardı ve ben hala ofisteydim. Elime aldığım notlarım ile ofisten çıktım. Sedef beni bekliyordu.
-Su hanım. Kemal bey toplantıdan önce sizinle özel olarak konuşmak istiyormuş. Ne dememizi istersiniz?
Öncesi öğle yemeği olduğu için "Yemek olabilir"dedim. Hem yürüyüp hem konuşmaya çalşıyorduk.
Sedef önüme geçti."Bende bunu tahmin edip 'Öğle yemeği olabilir'dedim. Kemal bey ofiste olmasını istiyorum ,dedi. "
Durup Sedef'e baktım. Bu adam başlarken bile gıcıklık ediyordu. Ben öğle yemeğini hangi ara yiyeceğim? Bu iş önemli olmasa vereceğim cevabı biliyordum.
-Tamam, beklediğimi söyle.
Ofisten çıkıp arabaya bindim. Bildiğim en kestirme yoldan sürüp okula varmaya çalışsam da saat on olmuştu. Arabadan indiğimde telefon çoktan çalmaya başladı.
-Efendim.
-Su, neredesin?
-Yetişmeye çalışıyorum Sultan. Hangi bina?
Karşımda koca bahçe ve içinde bir sürü bina vardı. Sınıfa nasıl varacağım acaba? Evet demenin pişmanlığını bir kez daha hissettim.
-Kapıdan düz devam et. Bahçenin sonunda en renkli bina. Zaten ismini görünce anlarsın.
-Çok iyi tarif ettin canım.
-Hadi naz yapma...
Dümdüz yürüyerek sonunda binayı buldum. Saat onu on geçiyordu. En sevmediğim iş, anlaştığım saatten geç kalmak.
Binaya girdiğimde telefon bir kez daha çalmaya başladı. Sultan olduğunu bildiğim için direk kulağıma görürdüm.
-Neredesin?
-Binaya giriş yaptım. Kaçıncı kat? Asansör var, değil mi?
-Bir üst kat canım. Asansöre gerek yok. Koridorda beni göreceksin zaten.
Asansörü bırakıp hızla merdivene yöneldim. Vakit kaybetmeye gerek yoktu. Merdiven olduğunu düşündüm tarafa döndüğümde sert bir duvara çarptım sanırım. Resmen gözüm kararmıştı. Yere yapışacağımı düşünürken yarıda bir el tutup kendine çekti. Bir süre başım döndüğü için gözlerimi açamadım.
-Iyi misiniz?
Yumuşak ve telaşlı gelen bir ses ile kendime gelmeye çalıştım. Gözlerimi açtığımda bir erkeğin göğsü ile karşılaştım. Beni çekmenin etkisi ile yapışmıştım. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Kahverenginin en koyu rengi ile bana bakıyordu.
Kendime gelip geri çekildim. Başım hafif dönsede toparlandım. Çarptığım kişi hala kolumu tutuyordu.
-Kusura bakmayın, ben sizi görmedim. Başınız dönüyor galiba. Bir yere oturalım mi?
Bir erkeğin sesi bu kadar yumuşak olabilir mi? Aklıma ders geldiğinde "Bende hatalıydım. Kusura bakmayın. Şimdi gitmem gerek "dedim.
O anda kurabildiğim cümle buydu. Meraklı bakışları arasında merdivenleri çıkmaya devam ettim. Birinci katta Sultan beni karşıladı.
-Nerede kaldın?
-Geldim işte .. .
Sultan kolumdan tutup hızla beni içeri soktu. Koca anfi doluydu . Bir çok sunum yapsamda bu iş başkaydı.
-Arkadaşlar, Su hanımı tanımayan yok diye düşünüyorum. Kendisini üç gün ağırlayacağız.Size mesleğimiz ile ilgili püf noktaları anlatacak.
Sultan öylece beni bırakıp bir yere geçti. Hem hanım ne, insan soy ismimi söyler. Karşımda bana bakan koca topluluğa baktım. Heyecan basmıştı. Bir yerden başlamak zorundaydım.
Hazırladığım notları çıkarıp başlayacağımda kapı çaldı. Içeri girecek kişiyi bekledim. Kapı açıldığında içeri giren kişi ile göz göze geldiğimizde öylece kaldım. Bu kişi az önce çalıştığım kişiden başkası değildi.
-Çağrı hemen yerine otur. Dikkatler dağılmasın.
Sultan'nın araya girmesi ile Çağrı kendine geldi. Hızla boş olan bir sıraya geçti.
Öğrenci olması ve az önceki olaylar. Hepsini bir paket yapıp beynimin en kuytu yerine yolladım. Bu üç gün yorucu geçeceği şimdiden belli olmuştu.