4.

1172 Words
Çağrı... Elimde ki gazeteye bir kez daha baktım. Bu haber doğru muydu? Evet onu tanımayan yok. Bende bir çok kez röportajlarını okudum. Güzel bir bayan. Dün daha yakından gördüm. Çarpışmanın etkisiyle önce kim olduğunu göremedim. O gözler ile buluşana kadar. Sanki insanın içine işliyordu. Bir an afalladım. Derste dikkatimi bir türlü veremedim. Ona her baktığımda az önce bana bakan gözler ve burnuma gelen kokusu vardı. Biliyorum düşündüğüm her şey yanlış. Ünlü reklamcı Su ve ben. Kendimi yine gülerken buluyorum. Hayaller içinde Çağrı. Bunun kanıtıda yine kapak gibi karşında. Kemal Kara gibi ünlü biri. Sadece ünlü değil adam ,yakışıklı da. Karşımda ki fotoğraf da ne kadar yakıştıkların kanıtı. -Selam kardeş. Selim ile Tufan yanıma oturdu. Ikisiyle de okul başladığından beri arkadaşız. Selim önümde ki gazeteyi çekip aldı. Ilk dikkatini çeken o haber oldu. -Ne bakıyorsun? Vay habere bak. Tufan'da gazeye gömüldü. Ikisi de yazılan şeyi sesli okudu. -Oğlum sevgilisine baksana. Yalnız çok yakışmışlar. Dün kadını yakından gördüm bayıldım. O nasıl bir güzellik? Tufan'a kızmak istesemde susuyorum. Benim kızmaya ne hakkım var ki? -Bizden ne kadar büyük ki,kadın diyorsun. Sence Çağrı... Selim'in sorusu ile kendime geldim. Yirmi altı yıllık hayatında ilk defa yaşıma takıldım. Benden ne kadar büyüktür? Bunun cevabını bilmek istemiyorum. -Bilmem... -Bence en fazla otuz, o da belki. Tufan vermişti cevabı. Daha sonra da yaşını tutturmaya çalıştılar. -Ben derse gelirim. Ayağa kalktığımda tartışmaya ara verdiler. -Nereye gidiyorsun? -Geleceğim Selim. Gazeteden kaçıyorum desem. Bir insan nasıl böyle etkileyebilir? Konuşması,durşu ve ders anlatışı, tüm gece gözümün önünden gitmemişti. Dün peşinden gittim. Önce ne diyeceğimi bilmesemde sonra suyu bahane ettim. Bakışları her beni bulduğunda küçük bir çocuk gibi utandım. Ona doğru çekildiğimi bildiğim halde, tehlikeli bir yakınlaşma yaşadım. Bahçeye çıkıp nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm. O kadar kaptırmıştım ki okulun giriş kapısına kadar geldim. Karşımda duran araba dikkatimi çekti. Arabadan o inince yürümeyi durdurdum. Yine müthiş görmüyordu. Diğer kapının açıldığını fark ettim. Gördüğüm kişi gazetede ki adamdan başkası değildi. Her şey buraya kadar Çağrı. Ne bekliyordun? Ülke çapında ünlü reklamcı ile... Gerisini bile söylemeyeceğin şeyin hayalini kurma. Haberin gerçekliği şu anda karşında. Iki sevgili birlikte okula gelmiş ve şimdi ayrılıyorlar. Tüm güzelliği ile okula giriş yaptı. Ne gözümü çekebiliyorum ne de yürüyebiliyorum.Başını kaldırdığında göz göze geldik. Yüzünde ki tebessüm beni alıp götürdü. Bana bunu yapma. Içimde ki duygu firtınasını bilsen ne derdin acaba?Saçma,delilik ya da çocukça mı? Önüme geldiğinde durdu. Ben ise hala onu izliyordum. Dersine giren Su hoca ya da her neyse... Onu böyle izlemem doğru mu? -Günaydın Çağrı. Buna bile seviniyorum. Dünkü olay sayesinde beni tanıyordu. Yoksa bende diğerleri gibi sadece onu uzaktan izleyecektim. -Günaydın.Nasılsınız ? -Iyiyim. Dersime gelmiyor musun? Ben hiç iyi değilim demek istiyorum . Bunun yerine "Tabi geliyorum. Buyurun beraber gidelim "dedim. Okula doğru yürümeye başladığımızda tüm gözler onun üstündeydi. Herkesten kıskanıyorum. Bu güzellik ,bu kıyafetle nasıl gelirsin okula,dememek için sabırla etrafa baktım. - Okul bitince ne yapmayı düşünüyorsun? Sessizliği bozan güzel ses. Düşünüyormuş gibi yapıp onu izledim. Aslında ne yapmayı düşündüğümü biliyordum. -Biraz kendimi geliştirmek için iyi bir yerde çalışmak istiyorum. Sonra belki kendi şirketimi açarım. Bir sey söylecekti , öğrenciler izin vermiş olsaydı. Onu benden alan topluluğa baktım. Kızlı, erkekli önümüzü kestiler. Her biri ayrı bir şey diyordu. -Size hocam mı diyelim? Isminizle mi hitap edelim? Gülümsedi içtendi. "Ben normalde hocanız değilim, ama hitap zor olacağı için şimdilik hoca diyebilirsiniz." -Hocam çok güzelsiniz. Bunu söyleyen kızın yerinde olmak isterdim. -Teşekkür ederim. Şimdi sınıfa gidelim. Etrafını saran toplulukla yürümeye devam ettik. Artık ona uzaktım. Onlar soruyor, o cevaplıyordu. Bir ara göz göze geldiğimizde gülümsedi ve yine devam etti. Bu sana yeter ışte Çağrı. Sınıf kapısında Sultan hoca bekliyordu. Heyecanla yanına yaklaştı. -Herkes sınıfa. Su hanımı yormayalım. Aramızdan çekip onu kurtardı. Arkadaşlar sınıfa girerken bilerek en sona kaldım. Bu sayede Sultan hocanın sorduğu soruyu duydum. -Bana her şeyi anlatıyorsun. Kemal ile aranda ne var? Dikkat çekmemek için içeri girdim. Dünkü yerime otururken Selim ile Tufan yan taraftaydı. -Oğlum neredesin sen? Bu aralar ortalıktan kaybolup duruyorsun. -Buradayım işte. Defterimi açıp dikkatimi dağıtmaya çalıştım. Yaşadığım bu duygu yoğunluğunu anlatamadıkca zorluk çekiyorum. Olmayacak bir şeye neden bu kadar kaptırdım? Sultan hocanın kolunda gülerek içeri girdi. Her ne konuştularsa mutluktan uçuyordu. -Evet arkadaşlar merhaba. Vakit kaybetmeden başlayalım. Millet dinlerken, ben ise sadece izliyordum. Ne kadar dinlemeye çalışsam da olmuyordu. Saatine bakıp "Bu günlük de bu kadar. Yarın ders sonunda sorularınızı alacağım. Herkes merak ettiğini sorabilir."dedi. Sınıftan bir arkadaş elini kaldırıp söz istedi. -Hocam hemen ayrılıyor musun? Biz size baya alışmıştık. -Bana ayrılan sürenin sonuna geldik arkadaşlar. Belki başka zaman yine görüşürüz. Herkes bir ağızdan konuşunca Sultan hoca ayağa kalktı. -Arkadaşlar lütfen. Sorularınızı yarın ders sonuna saklayın. Sesler kesilmişti. Sultan hoca ile sınıftan çıktığında ,onu yarın son kez göreceğim düşüncesi canımı acıttı. Keşke uzaktan izlemek için bir bahanem olsaydı. -Hadi Çağrı çıkalım. Tufan kolumdan tuttu ve dışarı çıktık. Hiç bir şeye dikkatimi veremiyordum. -Senin bu gün neyin var? -Selim ben sana diyeyim bu çocuk aşık. Selim "Yok ya..."diye benden cevap bekledi. -Yorgunum sadece. Günün geri kalanı işkence gibi geçmişti. Son paydostan sonra hemen evin yolunu tuttum. Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra eve varabilmiştim. Okulun ve evin arasının bu kadar uzak olması bazen bana iyi geliyor. Kapıyı açtığımda Selin karşımdaydı. -Beni mi bekliyorsun?" Koluma girip beni odasına çekmeye çalıştı . -Evet abi,sorularım var, yardım edeceksin. -Kızım bir dur. Abim nefes alsın. Üstünü başını değiştirsin. Hoş geldin oğlum. Annem odadan çıkması ile Selin kolumu bıraktı. Tam bir aceleci kendisi. Işinin hemen olmasını isteyenlerden. Annem, Fatma... Emekli öğretmen. Babamı erken yaşta kaybettikten sonra o bizi büyüttü. Öğretmenliğe devam ederken babamdan gelen para da onu rahatlattı. Hiç bir zaman çalışmama da izin vermedi. Şimdi okulu bitirip ,bu işi devralma zamanım geliyordu. -Hoş bulduk anne. Selin sana da merhaba. -Abi.... Yine başladı kızımız. -Ne oldu abiciğim? -Çabuk odama gel, tamam mı? -Tamam. Selin odasına giderken, annem ile güldük. -Oğlum gel bakayım , sana ne anlatacağım. Annem odaya girince bende arkasından girdim. Her ne anlatacaksa heyecanlıydı. -Dinliyorum seni. -Bu gün ilk öğretmenlik senemde ki arkadaşıma rastladım. Düşünebiliyor musun,üzerinden kaç sene geçmiş? -Bu çok güzel. -Evet güzel,hemen telefon numarasını aldım. Hafta sonu bizi evine davet etti. İl dışındaymış, gideriz değil mi? Bana çok iyi gelecek. Hafta sonu işim olmadığı için mantıklı geldi. Zaten kafa dağıtmalıydım -Gideriz anne. Izin verirsen üzerimi değiştirebilir miyim? Daha sabırsız kardeşim bekliyor. Ayağa kalkacağım da annemin söylediği ile yerimde kaldım. -Sen Su Saylar'ı tanıyor musun? Ünlü bir reklamcıymış. Geri yerime oturup "Tanıyorum anne. İşimizle alakalı olduğu için tanımamam mümkün değil. "dedim. Ardından gelecek olan neydi? Su tanınan biri olsada annem onu pek tanıyacağını düşünmüyordum. -Ben bilmiyordum. Bu gün eve gelince araştırdım. Baya ünlü biriymiş. Reklam işinde de iyiymiş. -Evet öyledir. -Hem de güzel. Neyse konumuz bu değil. Asıl mesele arkadaşım Nuran,bu kızın annesi çıktı. Biz ayrıldıktan sonra evlenince mesleği bırakmış. Kızı dünyaya gelince de onunla ilgilenmek istemiş. Eşi reklamcı olunca, kızda reklamcı olmuş. Şu anda sevinmeli miyim,üzülmeli miyim? Hangi duygu ağır basıyor? Annemin yıllar önceki arkadaşı onun annesi çıkıyor. Bir de hafta sonu onlara gidiyoruz. Asıl mesele ise bilmediğim duygularla boğuşurken ben nasıl kendimi durduracağım. -Oğlum beni duyuyor musun? -Efendim anne. -Ben Nuran'dam rica ederim. Su kızımız bir abla olarak sana yardımcı olur. 'Abla' her şeyi noktalayan o kelime.. 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD