İysem ve Sayina şaşkınlıklarını üzerlerinden atamamışlardı. Adamın kendisi onlara gelmişti. Manço, uzun boylu, yüzünde hafif kırışıklık olan zayıf, saçına aklar düşmüş biriydi. Sayina ve İysem'e baktı. Dalga geçer gibi "Demek beni buldunuz. Doğrusu bu kadar kısa sürede bulmanızı beklemiyordum. Sayina, Kızıl Orman'dan kurtulmuşsun güzelim!" dedi. Öfkeden gözlerini kan çanağına dönen Sayina, Manço'yu yakasından tuttuğu gibi "Şerefsiz!" diyerek kafa attı. Manço sendeledi fakat yere düşmedi, etrafına iyice baktı. "Tamam hanımlar, sakin olalım. Beni takip edin. Sabahın köründe ulu orta konuşamayız." İysem, adamın bu tavırlarına sinir oldu. "Seninle niye gelelim, neyine güvenelim?" Manço, kibirli bir edayla "Tanman ve Aybar'ı görmek istiyorsanız gelirsiniz. Teklif var, ısrar yok." deyip g