Suskun kalplere dolan mahşer, yakıcılığın esiri ve ıstırabıydı. Gözlere çekilmiş miller siyahlığın ardında tüneyen küçük masumiyetin temsilcileriydi. “Peki, şey...gitsek?” Arven bir an kendine inanamadı. Utanmış mıydı? Bu olacak iş değildi. O ve utanmak? İki imkansız kelime gibiydi. “Gidelim bakalım.” Dedi yüzünde yeşeren küçük tebessümün vaat ettiği güzelliklerle. Juan bir an etrafına bakıp biri onun gülümsemesini gördü mü diye bakmak istedi fakat bu isteğine mani oldu. Tabi o aralarda Arven gördüğü gülümsemenin etkisinde kalmışçasına baktı adamın yüzüne. Kendine gelmek adına başını iki yana sallayıp, “Ee, şimdi ne yapıyoruz?” Diyerek Juandan uzaklaşmaya çalıştı lakin Juan onu bırakmaya hiç meyilli değildi. Kızın çıplak belini kavrayan eli daha da sıkılaştı. “Dur bakalım minik kurt,