Tam karşımda durdu ve ' İki günün nasıl geçti?' diye sordu yüzü kadar soğuk bir sesle. Aklımdan onlarca şey geçerken yüzümü ifadesiz tutuyordum. Neyse ki bu konuda başarılıydım. Her şeyden bahsediyor olabilirdi. Her şeyden. Sorusu sadece kimliğimi ya da Hasan' la ilgili olayı öğrenmediğini belli ediyordu ama daha fazlası yoktu. Sonuçta sadece iki günü sormuştu. Ne atlayıp kendimi açık edecek kadar saf ne de soruya soruyla cevap verip bir şeylerden kaçmaya çalıştığımı düşündürecek kadar acemi değildim neyse ki. ' İyiydi. Güneş' le bol bol yemek yapıp oyun oynadık. Yokluğumuzda epey sıkılmış görünüyorsun. Yüzünden düşen bin parça. ' Hiçbir soru cümlesi kullanmadım. Neyin var bile demedim. ' Hiç korkmadın yani?' ' Korkmadım. ' ' Ormanın içinde bir evde. Yanında küçük bir çocukla, ar