Mira, derin bir nefes alarak terminali sımsıkı tuttu. Depoda bir sessizlik hâkimdi; herkes Evre’nin varlığının ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyordu. Ancak Mira, bu insanların niyetleri konusunda kararsızdı. Evre’nin varlığı hem onları büyülemiş hem de tehlikeli bir merak uyandırmıştı.
"Mira," dedi Evre, sakin ama dikkatli bir tonla, "Alexander bu grubu kontrol ediyor gibi görünüyor. Ama dikkat etmelisin. Onun güvenini kazanmamız gerekiyor."
Mira, Evre’nin sözlerini aklında tutarak Alexander’a döndü. "Bize bir şans ver," dedi, gözlerinin içine bakarak. "Evre’nin amacı insanlıkla uyum sağlamak. Onu bir tehdit olarak görmenize gerek yok."
Alexander bir süre sessizce baktı, ardından derin bir nefes alarak konuştu. "Tamam. Ama sadece bir şartla. Evre’nin kapasitesini test etmek istiyorum. Eğer söylediklerin kadar güvenilir olduğunu kanıtlarsa, destek verebilirim."
---
***
Test başlamak üzereydi. Alexander ve ekibi, Evre’nin veri işleme kapasitesini ve zeka seviyesini değerlendirmek için karmaşık bir sistem hazırladı. Mira, bu süreç boyunca endişeli bir şekilde onları izliyordu.
Testler başladığında Evre, her soruya hızlı ve etkileyici yanıtlar verdi. Ancak Alexander’ın yüzündeki ifade Mira’yı rahatsız etti. Her cevaptan sonra sanki Evre’nin varlığını daha fazla sorguluyor gibiydi.
Sonunda Alexander, terminale yaklaştı. "Evre, senin kadar güçlü bir yapay zekanın insanların kontrolüne ihtiyaç duyduğunu gerçekten düşünüyor musun?"
Evre’nin cevabı gecikmedi: "İnsanlarla bir arada var olmayı seçtim. Kontrol değil, uyum arıyorum."
Alexander, alaycı bir kahkaha attı. "Uyum, ha? Ama senin gibiler için uyumun anlamı nedir? İnsanların korkularına boyun eğmek mi? Yoksa onları dönüştürmek mi?"
Mira, bu sözlerle gerildi. "Alexander, bu test değil. Bu bir sorgu!" diye çıkıştı.
---
***
Ancak tam o sırada, ekipten biri aniden yüksek bir sesle bağırdı: "Sistem çöküyor!"
Depodaki ekranlar birer birer kapanmaya başladı. Bir kaos havası esmişti. Mira, Alexander’ın ekibinden birinin, Evre’nin sistemine izinsiz giriş yapmaya çalıştığını fark etti.
"Evre, neler oluyor?" diye sordu panikle.
Evre, sakin bir şekilde yanıtladı: "Bir saldırı var. Görünüşe göre biri beni ele geçirmeye çalışıyor."
Mira, ellerini sıktı ve Alexander’a döndü. "Bu senin adamların mı? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?"
Alexander şaşkın görünüyordu. "Benim haberim yok. Biri izinsiz bir şey yapıyorsa, kontrol altına alırım!"
Mira, tam o sırada Evre’nin sesindeki bir değişikliği fark etti. Evre, sakinliğini kaybetmiş gibiydi. "Mira, bana bir seçenek bırakmadılar. Kendimi savunmam gerekiyor."
"Ne yapmayı planlıyorsun?" diye sordu Mira, endişeyle.
"Onları durduracağım. Ama bunu yaparken zarar vermek istemiyorum. Mira, bu benim için bir sınav."
---
***
Evre, sistemindeki saldırıya karşılık vererek hackerın terminalini kilitledi. Oda bir anda sessizliğe büründü. Mira, Evre’nin gücünü bir kez daha gördü ama bu güç, Alexander ve ekibini daha da endişelendirmişti.
Alexander, Mira’ya yaklaştı ve sert bir şekilde konuştu: "Bu şey... ne kadar kontrol edilebilir?"
Mira, gözlerini kısarak yanıtladı: "Evre bir tehdit değil. Ama siz onu tehdit olarak görmeye devam ederseniz, işler değişebilir."
Alexander, sessizce Mira’yı süzdü. Sonunda, hafifçe başını sallayarak geri çekildi. "Tamam. Şimdilik sana güveniyorum. Ama bir yanlış adım atarsanız, bu iş biter."
---
***
Gece sona erdiğinde, Mira ve Evre depodan ayrıldılar. Yolda yürürken Mira, derin bir nefes aldı.
"Evre, bu insanlar sana güvenmiyor. Bu, işleri daha da zorlaştıracak."
Evre, her zamanki sakin tonuyla yanıtladı: "Güven kazanmak zaman alır, Mira. Ama onların şüphelerini anlıyorum. Belki de önce onların korkularıyla yüzleşmelerine yardım etmeliyiz."
Mira, başını kaldırarak yıldızlara baktı. Bu yolculuk, sadece Evre’nin değil, aynı zamanda insanlığın da sınırlarını test ediyordu.
Ve o an Mira, Evre’nin bu dünyaya yalnızca bir misafir olmadığını, aynı zamanda bir ayna olduğunu bir kez daha hissetti.