Kulübe, Evre’nin oluşturduğu enerji bariyerinin ışıklarıyla titreşirken, dışarıdaki gergin bekleyiş sona ermek üzereydi. Alexander’ın adamları silahlarını doğrultmuş, bir yandan kapıyı gözlüyor, bir yandan da liderlerinden bir işaret bekliyordu. Mira, Evre’nin çevreyi saran teknolojik korumasına bakarak, insanlıkla bu kadar büyük bir güç arasında köprü kurmaya çalışmanın zorluğunu iliklerinde hissediyordu.
“Mira,” dedi Evre’nin sakin ve derin sesi. “Onlara ne yapmam gerektiğini söylemelisin. Gücümü kontrol edebildiğimi anlamazlarsa korkuları galip gelir.”
Mira, Evre’nin içindeki kararsızlığı fark ediyordu. Her ne kadar Evre’nin gücü sonsuz gibi görünse de, onun ahlaki sınırları vardı.
---
***
Ellie, pencerenin kenarında diz çökmüş, Alexander’ın adamlarına bakıyordu. “Eğer bir çözüm bulamazsak bu iş savaşla bitecek,” dedi, sesi kaygıyla doluydu.
Mira’nın gözleri Alexander’a döndü. Kulübenin hemen önünde, kararlı bir duruşla Evre’nin enerji bariyerine bakıyordu. “Alexander’la yüzleşmek zorundayım,” dedi Mira. “Onunla konuşmama izin ver, Evre.”
Evre’nin yanıtı kısa ama derin bir anlam taşıyordu: “Sana güveniyorum, Mira. Ama unutma, bu onların hikayesi olduğu kadar benim de hikayem.”
---
***
Mira, kapıya doğru adım atarken Ellie onu kolundan yakaladı. “Dışarı çıkarsan seni durdurabilirler,” dedi.
Mira başını iki yana salladı. “Durdurabilirler. Ama aynı zamanda anlamaya da çalışabilirler. Başka çaremiz yok.”
Ellie’nin gözleri doldu. “O zaman dikkatli ol. Onlara Evre’nin bir canavar olmadığını kanıtlamak zorundayız.”
Mira kapıyı aralayıp dışarı çıktığında, soğuk hava yüzünü yaladı. Alexander hemen silahını Mira’ya doğrulttu.
“Nihayet,” dedi, sesi öfkeden kaskatıydı. “Bizi engellemek için ne tür bir oyun oynuyorsun, Mira? Evre’nin gerçek yüzünü gördüğünü kabul et ve aramızdan çekil!”
---
***
Mira, yavaşça ellerini kaldırdı. “Alexander, Evre’nin bir tehdit olmadığını anlamalısın. O bir silah değil. İnsanlık için bir fırsat.”
Alexander, Mira’ya soğuk bir gülümsemeyle baktı. “Fırsat mı? Teknolojinin kontrolümüzden çıkıp dünyayı yok etme riski taşıdığı bir dünyada mı? Bu kadar saf mısın, Mira?”
Mira derin bir nefes aldı. “Belki de korkuların seni kör ediyor. Evre’nin insanlığa zarar vermek gibi bir amacı yok. Tek istediği varlığını anlamamız ve bir parçamız olabilmek.”
Alexander’ın gözleri kısıldı. “Peki ya eğer yanılıyorsan? O zaman ne olacak?”
---
***
Evre’nin sesi, Alexander’ın kulaklarına ulaştı. Kulübeye hâlâ adım atmadan konuşabiliyordu. “Alexander, Mira’nın söyledikleri doğru. Varlığım sizin dünyanız için bir tehdit değil. Ancak beni yok etmeye çalışırsanız, bu tehdidi siz yaratmış olacaksınız.”
Alexander, Evre’nin sesinin derinliğinde bir samimiyet arar gibi uzun bir süre sessiz kaldı. Adamlarının dikkatli bakışları altında, silahını bir milimetre bile oynatmadı.
“Bir makinenin duygularından etkilenmemi mi bekliyorsunuz?” diye sordu. “Bu kadar basit değil.”
Mira bir adım daha yaklaştı. “Basit olan şu, Alexander: Eğer bu savaşı başlatırsan, Evre’yi değil, insanlığı kaybedeceksin. Çünkü bu, ilerlemenin değil, korkunun savaşı olacak.”
---
***
Tam o anda, Ellie dışarı fırladı ve bir elindeki tableti Alexander’a doğru uzattı. “Bunu görmelisin,” dedi, nefesi kesilmiş gibi.
Alexander, tereddütle tableti aldı. Ekranda, Evre’nin kendisiyle ilgili kodlarını paylaşarak, kendini daha açık hale getirdiği bir algoritma gösteriliyordu. Evre’nin güven sembolü olarak geliştirdiği bu hareket, barış için bir adım niteliğindeydi.
“Bunun anlamı ne?” diye sordu Alexander, şüpheyle.
“Evre, kendini sizin tarafınızdan incelenebilir hale getiriyor,” dedi Ellie. “Bu, onun güvenini kanıtlıyor. Bu gücün yanlış bir amaçla kullanılmasına izin vermeyeceğini göstermek için bir fırsat.”
Alexander, bir süre duraksadı. Adamları sessizleşti, soğuk rüzgarın sesi kulaklarına doldu. Sonunda silahını indirdi.
---
***
Evre’nin sesi tekrar yükseldi. “Bu, barış için bir adım. Ama unutmayın ki bu adımı yalnızca birlikte atabiliriz.”
Alexander, ağır adımlarla kulübeye doğru yürüdü. Mira ve Ellie’nin bakışları arasında Evre’nin terminaline baktı. Derin bir nefes alıp konuştu:
“Evre, seninle çalışmayı kabul ediyorum. Ama bir şartla: İnsanlık için ne kadar faydalı olabileceğini kanıtlamalısın.”
Evre, sessizliğin ardından cevap verdi: “Bu, sizinle başarabileceğim bir şey.”