SABRIN SONU

1406 Words
Özgür' den iş çıkmayacağını anlayınca bara yeni gelen gencin yanına geçti. Bir kaç dakika sonra bardan sarmaş dolaş gülerek ayrılırken, Uğur Özgür' e işaret etti.  ' Görüyor musun millet nasıl götürüyor. Bana bak oğlum gerçekten şey değilsin değil mi? '  ' Uğur! '  ' Ne kızıyorsun be? Hiç görmedim seni bir kadınla. '  ' Elim bana yetiyor uğur. Ayrıca böyle şeyler yapılsa da gizli yapılır. '  ' Annen seni hangi devirde doğurdu acaba? Bu çağa ait olmadığın kesin. '  ' Bunun çağı falan yok Uğur. Böyle şeyler gizli olur. '  ' Özgür sen milli oldun Mu? Yoksa kendini karına mı saklıyorsun? '  ' Haddini aştın uğur. Sana iyi eğlenceler. '  Özgür çekip gitti. Uğur arkasından gitmeyi düşündü ama sonra gözü bir kıza takılınca onun yanına gitmeyi tercih etti.  .....  Dalya iki adam ile otel odasına gitti. Adamlar hızla soyunmaya başlamıştı.  ' Ahu musun nesin soyunsana. ' ' Ben bir duş alayım. Acaba sizde mi alsanız? '  ' Öyle antin kuntin işlerden anlamam ben. Duşu falan da boşver. Çok istersen sabah birer kese atarsın bize. '  Diğer adamda söze atladı.  ' Hadi hadi sallanma. Şurada sabaha kaç saat kaldı. Bin lira verdik sana. Sen bizi mi kazıklamaya çalışıyorsun? '  Dalya tiksinerek baktı adamlara. İsteyerek düşmemişti bu yola. Zaten kim isteyerek düşerdi ki? Artık içi almıyordu. Para verdikleri için kendilerini patron hatta sahip zanneden erkeklere tahammülü kalmamıştı. Kıyafetlerini çıkarmaya başladı.  .... Özgür arabayı bir kenara çekti. İnip yürümeye başladı. Uğur bile onu anlamıyordu. Oysa Uğur' da onunla aynı yollardan geçmişti. İnsanlar nasıl düşer biliyordu. Beş dakikalık zevki için gün içerisinde karşılaştığı onlarca acı onlarca dram onlarca hayat hikayesini nasıl unuttuğunu anlamıyordu.  Nereye yürüdüğüne bile bakmadan yürümeye devam etti. O sırada annesi aradı. Onu aramayı unutmuştu Uğur' un çenesinden. Telefonu açtı.  ' Oğlum. Geç kaldın merak ettim. Yine operasyon mu Var? Çelik yeleğini giydin mi? '  Özgür gülümsedi.  ' Sakin ol anneciğim. Operasyon falan yok. Uğur' la dolaşmaya çıktık. '  ' Ahh oğlum. Zaten bu mesleği seçtin. Aklım sürekli sende. Niye haber vermiyorsun? ' ' Uğur' u bilmiyor musun anne? Çenesinden unuttum işte. ' ' Ne zaman geleceksin? '  ' Bilmiyorum anneciğim. '  ' Çok geç kalmayın. Uğur' u da getir. Tek başına yaşıyor Serseri gibi. Gelsin de bir tas sıcak yemek yesin. '  ' Söylerim anneciğim. Ama Uğur bu bilirsin. Görüşürüz anneciğim. Sen yat uyu beni bekleme. '  ' Ben yine de beklerim bilirsin. '  .....  Dalya kıyafetlerini çıkardı. Sadece iç çamaşırı ile kaldığında adamların resmen ağzının suyu akıyordu.  ' Hadi acele et. İlk ben. ' Diğer adam arkadaşına ters ters baktı.  ' Neden ilk sen yapıyorsun? '  Adamlar aralarında tartışmaya başladı. Söyledikleri şeyler Dalya' ya iğrenç geliyordu. Dalya adamlara daha da tiksinerek bakmaya başladı. İkisi de insan değildi. Bunu her an daha da belli ediyorlardı. Dalya daha fazla dayanamadı. Kesinlikle iyi insanlar olmadıklarını düşündü. İkisinde de vicdanın zerresi yoktu. Onlarda yoksa bende niye olsun diyerek çantasına doğru yürüdü.  Çantasından bıçağını çıkardı. Hızla adamlara döndü. Adamlar elinde bıçak görünce şaşırmışlardı. İkisi birbirine baktı. Ama hamle yapmadılar. Dalya ise sinirliydi.  ' Adam olun lan! Biriniz de adam olun şerefsizler! '  ' Bırak o bıçağı! Manyak mısın? Bizi böyle şeylerle korkutamazsın. Şimdi seni elime geçirirsem yapacağımı yapar, bir kuruşta para vermem . Sen kendini ne sanıyorsun? '  ' Kendimi bir şey sandığım yok. Ben orospuyum. Ama siz ikiniz hayvan bile değilsiniz. Sıkıyorsa gelin alın lan bıçağı elimden! ' Diğer adam çekinmeye başlamıştı. Çünkü Dalya çok kararlı görünüyordu.  ' Tamam defol git. Bize başka kadın mı yok? Seninle mi uğraşacağız? ' ' Önce paraları vereceksiniz. ' ' Ne verdin ki para istiyorsun? O kadar uzun boylu değil. ' ' Doğru görüyorum. O kadar uzun değil. Ama sonuçta var. Eğer paraları vermezseniz veda edersiniz. ' Adamlardan biri önce hareketlendi. Diğeri onu durdurdu.  ' Bütün otel kızın tanıdığıdır. Ver parayı gitsin. Sadece kendine güvenerek cesaret edemez bu işe. Ve ben polisle uğraşmak istemiyorum. ' ' Hep karından korkuyorsun değil mi kılıbık herif? ' ' Benim en azından korkacak bir karım var. Seninki seni bırakıp başkasıyla gitti. ' Dalya sinirlenmişti. Üstelik adamlardan birinin evli olduğunu öğrenmişti. Onu bekleyen bir karısı vardı. Belki de çocukları. Onların boğazından kesip nelere para harcıyordu. Bir an para almamayı düşündü ama hem Cemal' e hesap veremezdi hemde bu adam o parayı yine çocuklarına götürmeyecekti orası belliydi.  ' Verin şu paramı. Kavganızı ben gidince yaparsınız. ' Adamlar paraları verdi. Dalya odadan çıktı. Kapıyı üstlerine kilitledi. Karşısına çok iyi insanlar çıkmadığı sürece bunu hep yapıyordu. Zaten iyi insan da ona denk gelmiyordu.  ........  Koridorda yürürken birinin seslenmesi ile durdu.  ' Dalya! '  Seslenen kişiye doğru döndü.  ' Buket. Nerelerdesin kız görüşemedik. '  ' Terfi ettim. Sokaklarda her gün başka bela ile uğraşıyordum. '  ' Şimdi ne iş yapıyorsun sanki farklı bir halt. '  ' En azından müşterimi kendim seçiyorum. Gerçi her istediğim de olmuyor tabi. Barda bir polis kestim ama gelmedi it oğlu. '  'Polis mi? Manyak mısın buraya polis getireceksin. '  ' Ya kızım adam Ahlak Bürodan değil ya. Ayrıca polislerin cinsel hayatı yok mu  sanıyorsun? '  ' Benden uzak olsunlar da nasıl tatmin oldukları umrumda değil. '  ' Hayırdır sen yine müşteriden mi çıktın? '  ' Evet. Neyse Cemal' i çok bekletmeyeyim. Bilirsin söylenir. '  ' Sende o öküzden başka pezevenk bulamadın. Bulsana şöyle seni koruyup kollayacak Cemal hayvanından kurtaracak birini. '  ' Bizim için kim başını derde sokar? Ben hayal kurmayı bırakalı çok oldu. Sen de bıraksan iyi olur. ' ' Hayal kuramazsam ölürüm ben. '  ' Ben zaten öldüm. '  .....  Dalya Buket' in yanından ayrıldı.  Resepsiyona anahtarı bıraktı.  Adamları bir saat sonra açmalarını söyledi. Buna alışmışlardı. Aldıkları paraya bakıyorlar gerisini önemsemiyorlardı. Cemal' in yanına gitti.  Parayı Cemal' e verdi. ' Nasıl bu kadar erken geldin? '  ' Sanane. Sen paranı aldın mı aldın. Gerisine karışma. Hale nerde?'  ' Çalışıyor. '  ' İyi sabaha görüşürüz. '  ' Hazır gelmişken üç beş müşteri daha tut. '  ' Hiç kusura bakma. Sabaha kadar gezip gelsem ruhun duymazdı. Al parayı defol git zıkkımlan. Bana dokunma. '  ' İyi git bakalım nereye gideceksen. '  ......  Dalya yürümeye başladı. Amaçsızca yürüyordu. Renk renk ışıklar arasından geçiyordu. Sokaklar gecelerin sahiplerine kalmıştı. Dalya bir direkte duran fotoğrafa baktı. Usulca okşadı fotoğrafı. Bir kayıp ilanıydı. Fotoğraftaki kişiyi hem tanıyordu. Hemde hiç tanımamıştı.  Bu gördüğü kaçıncı ilandı. Gözünden bir damla yaş düştü. Annesi artık vazgeçsin istiyordu. Dalya o fotoğrafından o kadar farklıydı ki kendinden başka kimsenin tanımayacağını düşünüyordu. Fotoğrafı tekrar okşadı. Annesini hayal etti. Belki de annesi elleriyle asmıştı o ilanı. Annesinin sıcaklığını hissetti bir an.  Sonra birden gözleri boşluğa daldı. Yürümeye başladı. Yürüyor ama etrafındaki hiçbir şeyi görmüyordu. Sadece yürüyordu. Ne kadar yürüdüğünün farkında bile değildi. Yorgunluktan sendelemeye başlamıştı. Köprüye gelmişti. Köprüden aşağıya baktı bir süre.  Deniz karanlıktı. Sanki Dalya' nın karanlığını alıp gizleyebileceğini vaat ediyordu.  ....  Kendini İstanbul Boğazının sularına bıraksa belki her şey çözülürdü. Annesine verirlerdi cansız bedenini. Annesi hiç bilmezdi Dalya' nın ne kadar kirlendiğini. Belki geri dönerdi İzmir' e.  Dalya neden yaşadığını zaten bilmiyordu. Epeydir cevabı arıyor ama bulamıyordu zaten. Köprünün bariyerlerine yaslandı. Yüksekliği kontrol etti. Emin olmak istiyordu. Kurtulmayacağından emin olmak. Yükseklik yeterli gelince bariyerin diğer tarafına geçti.  Hayatını düşünüyordu. Kendi sesini duyuyordu. Kendi çocukluğunun sesini. Gel diyordu ses. Gel artık. Beni daha fazla kirletme. Dalya kendini serin sulara bırakmaya hazırdı. Tam ellerini bırakacağı anda bileğinde bir el hissetti.  .....  ' Ne yaptığını sanıyorsun sen? '  Dalya bileğini sımsıkı tutan ele öfke ile baktı.  ' Sen kendini kahraman mı sanıyorsun? Defol git yoluna! '  ' Artık mümkün değil bunu yapmam. '  ' Niye aptal mısın? '  Adam Dalya' yı kucakladı. Bariyerin diğer tarafına geçirdi. Dalya çırpınıyordu.  ' Uslu dur. İkimizi birden düşüreceksin. '  Dalya' yı bıraktı ama bileğinden tutmaya devam etti. Dalya sinirlenmişti. İçinde o yaşamaya devam etmelisin diyen ses ilk kez susmuş onda da karşısına bu adam çıkmıştı.  ' Dünyayı bir maydanozdan kurtarmış olurum fena mı? '  ' Derdin ne senin? '  ' Sanane! Bırak beni! Ne sanıyorsun! Omzunda ağlayıp anlatacağımı sonra da seks yapacağımızı falan mı? '  ' Belki yardımım olur diye sordum. Polisim ben. İsmim Özgür. '  Dalya çok gerilmişti. Bu polis her şeyi anlayabilirdi. Üstelik kurcalamayı seven biri gibi duruyordu. Poliste kayıp kaydı vardı. Adamdan bir an önce kurtulması lazımdı.  ' Çattık yani. Bırak beni. Tamam vazgeçtim. Oldu mu? '  ' Sen tek akıllı kendini mi sanıyorsun? '  Dalya daha da gerildi. Karakola giderse annesi her şeyi öğrenirdi. Bu strese daha fazla dayanamadı. Gözleri kararmaya başladı. Özgür' ün refleksleri son derece iyiydi. Dalya' yı hemen kucakladı. Dalya bayılmıştı. Özgür kucağına aldı. Bir taksiye bindirdi. Arabasına yürüyemezdi bu saatte. Kendi de taksiye bindi.  Ama kızı nereye götürecekti?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD