Başımın zonklamasıyla beraber elim başıma gittiğinde yüzümü buruşturdum. Gözlerimi yavaşça araladığımda ilk baş gerçekliği sorgulayarak etrafa baktım. Yüz üstü yere serilmiştim. Ellerimi yere yaslayarak dikleştiğimde enseme giren acıyla beraber dudaklarımın arasından bir inilti firar etti. Yüzümü buruşturarak ayağa kalktığımda etraf hala karanlıktı. Ne kadardır baygındım bilmiyordum ama hala karanlık olduğuna göre fazla sürmemişti. Atahan hala gelmemişti. Zorla ayakta durmaya çalışarak yürüdüm duvarın oradaki düğmeye basarak ışığı açtım. Aklım başıma yeni yeni geliyordu ve aceleyle kanepeye koşarak telefonumu aldım ve Sedat’ın numarasını tuşladım. Birkaç çalmadan sonra açtığında “Sedat?” dedim. Sesim biraz fazla çıkmıştı. “Asya? O sesin ne öyle? Bir şey mi oldu?” Derin bir nefes alıp v