Karanlık odanın içine girdiğimde yüzüme gelen ufak tozdan dolayı hafif öksürdüm. Topuklu ayakkabılarımın çıkardığı sesle beraber yürüdüm ve kenarda duran düğmeye basarak lambayı açtım. Lamba cızırdayarak açıldığında gözlerim sandalyeye bağlanmış gözleri kapalı duran adama çevrildi. Her yeri dağılmış ve bayılmış bir şekilde duruyordu. Yanına gittim ve suratına sert bir tokat attığımda savruldu ve korkuyla gözlerini açtı. Gördüğü ilk yüz benimdi. “Kendine gel.” Dedim boş bir sesle. Beyazının kırmızıya dönmüş gözlerini kırpıştırdı ve bana baktı. “Sen…” “Beni gördüğüne sevindin mi?” “Seni yeniden göreceğime eminimdim. Bundan sonra da göreceğim.” Alayla güldüm. “Fazla emin konuşuyorsun. Seni CIA alacak ve emin ol bizimleyken orada olduğu kadar canın yanmayacak. Konuşursan belki seni gönde