When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Fatih'in dilinden Merve kızar tabii deyip kıkırdadı. "Yaa Fatih, ne yapacağım ben seninle?" diyip cilveli cilveli baktı. "Yerim bak seni, yapma böyle şeyler, tutamıyorum sonra kendimi," diyip makas aldım yanağından. Yaklaşık 15 dakika bir sürüşün ardından kulübün önünde durdu Merve. * Gel hayatım, en rahat burada konuşuruz, hem sen de görmüş olursun. Önce iş yerimle başlayalım, karagözlüm, diyip gülümsedi. Tamam, kahvem, diyip indim ben de. Arabadan inip içeriye girdik. İçeride Merve'nin yaşlarında bir kız, Arzu diye tahmin ediyorum, küçük çocuklara antrenman yaptırıyordu. Çocuklar bizi görünce ara verip Merve'ye koşup sarıldılar. "Hocam, sizi çok özledik!" diye hep bir ağızdan bağırdılar. Merve de gülümseyerek, "Ben de sizleri çok özledim, canlarım benim. Nasılsınız, nasıl gid