Poyraz koca salonun ortasında bir o yana, bir bu yana dönüp duruyordu. Sakinleşmek için aldığı derin nefesler, kendi kendine yaptığı telkinler bile o an için hiç işine yarıyor görünmüyordu. Konuşmak için ağzını açanları bir bakışıyla susturuyor, kimsenin tek laf etmesine izin vermiyordu. Dakikalar önce küçük kız kardeşini en yakın arkadaşıyla el ele görmüş, öfkeli sesiyle “Arabaya binin!” dedikten sonra başka tek bir kelime etmeden aracı 180 km hızla çiftliğe sürmüştü. Şuan Selçuk’a iyi bir yumruk atsa sakinleşir miydi acaba? Ama hayır! Tek bir yumruğun kendisini sakinleştirmesi imkansızın ötesindeydi. Zira bir yumruk attığı anda zevkle ardı ardına yumruklarını konuşturabilirdi. Selçuk ve kardeşi? Hayır, hayır… Selçuk ve küçük kardeşi? Allah aşkına bunlar hangi ara böyle yakınlaşmıştı? Ka