Trabzon

967 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 Dün Emre ile konuşmamdan sonra odaya geçmiştim. Hiç birşey söylememişti gerçi birşey söylemeye yüzü yoktu ki. Sabah erkenden diğer eksiklerimi tamamlamıştım. Emre'de hazır olunca beraber evden çıkmıştık. Diğerleri ile havaalanında buluşup öyle uçağa geçecektik. Havaalanına geldiğimizde herkes gelmişti. Sevil anne Poyraz ile ilgileniyordu, diğerleri de kendi halinde takılıyorlardı. Bizim geldiğimizi görünce herkesle tek tek selâmlamlaştık. Nihayet uçağımız kalkmıştı. Üç saat süren yolculukla Trabzon'a varmıştık. Saat akşam altıya geliyordu. Havaalanından çıktıktan sonra Yusuf dedenin yolladığı arabalara yöneldik. Üç araba yollamıştı. Birine Caner ağabeyler, diğerine ikizler ve İdris baba, kalan diğer arabaya ben, Emre ve Sevil anne binmiştik. Ben ve Sevil anne arkaya oturmuştuk. Emre öndeki koltuğa oturmuştu. Yolculuk beni yormuştu. Arabaya bindiğimiz gibi başımı cama yaslamıştım. Sevil anne kendi halinde takılırken Emre arabayı süren kişiyle birşeyler konuşuyordu. Buralarda hâlâ kar yağdığı için araba ara sıra duruyordu, arabayı da kardan dolayı yavaş sürüyordu şoför. Yol akarken en son hatırladığım şey Sevil annenin üstüme araba sıcak diye çıkardığım paltoyu örtmesiydi. .... Birinin adımı seslenmesiyle yerimde gerinerek gözlerimi açtım. Sevil anne uyandığımı görünce konuşmaya başlamıştı. -Hadi kızım geldik. Daha fazla burada uyuma, size hazırlanan odaya çıkıp uyursun ama önce birşeyler ye. Sabahtan beri açsın, midene iki lokma birşey girsin kızım. -Tamam anne. Emreler nerede? -Onlar valizleri içeriye götürüyorlar. Hava soğuk diye gelmişken çıkaralım dediler. Bir daha bu hava da dışarı çıkmasınlar. -Anladım. Diyerek paltomu giyerek arabadan indim. Sevil annede inince beraber eve yürümeye başladık. Buraya ilk defa geldiğim için ne yapacağımı bilmiyordum. Sevip annenin yanında yürümeye devam ettim. Kapı yarım açıktı, biraz sonra kapı tamamen açılmış Emre'nin amcasının eşi ve bir kız kapıyı açmıştı. Kız galiba burada çalışan biriydi. Yenge ile sarılıp, kıza selam verek içeriye geçtiğimizde Emre'nin amcası falan hep buradaydı. Yusuf dede ve babaannenin elini öpüp sarılmıştım. Diğerleriyle de sarıldıktan sonra Sevil annenin yanına oturdum. Buraya geldiğimizde saat dokuzu geçiyordu. Evdekilerle sohbet ederken bir yandan da kızlar masayı hazırlamışlardı. Bizi bekledikleri için hep beraber masaya geçip geç de olsa yemeğimizi yemiştik. Yemekten sonra çay içip, yorgun olduğumuz için hemen odalara dağılmıştık. Emre'nin amcası onlarda kendi evlerine gitmişlerdi. Odaya çıktığımda hızlı hareketlerle hemen üstümü değiştirdim. Oda da petek olmadığı için burası gerçekten çok soğuktu. Allah'tan yanımda polar pijama takımımı getirmiştim. Ben yatağa geçince kapı açılmıştı, Emre odaya girmişti. Oda da banyo falan olmadığı için hemen yorganı başımın üstüne çektim, kıyafetlerini değiştirecekti ve bunu görmeyi istemiyordum. Aradan geçen birkaç dakika sonra Emre yatağa gelince yorganı hemen başımdan attım, biraz daha öyle kalsam muhtemelen havasızlıktan bayılacaktım. ... Oda soğuk olduğu için bir türlü uyuyamıyordum. Ayaklarım yaz kış fark etmeksizin ısınmazsa uyuyamıyordum. Aradan kaç saat geçti bilmiyorum ama Emre uyumuştu, ben ise hala ısınmaya çalışıyordum. Yorgun olmama rağmen uyuyamıyordum. Yatakta sağa sola dönmekten sonunda Emre'yi uyandırmıştım. -Ne oldu Yeşim? -Burası çok soğuk üşüyorum, o yüzden uyuyamıyordum bir türlü. -Isıtıcı olacaktı bir bakayım, bulursam onu açarız. -Tamam. Demiştim. Emre de o sırada yataktan çıkıp önce odaya bakmıştı bulamayınca odadan çıkmıştı. Biraz sonra eli boş gelmişti. -Aklıma gelen yerlere baktım ama bulamadım. Muhtemelen başka yere kaldırdılar. -Tamam, önemli değil, seni de uykundan ettim. -Önemli değil. Sen nasıl uyuyacaksın? -Bilmiyorum. Sızarım birazdan herhalde. Sen geç uyu. Beni düşünme. Dememle ışığı kapatıp yatağa geçti. Birşey söyleyecek gibiydi ama nedense kelimeler ağzından çıkmıyordu. En son dayanamayıp sordum. -Ne oldu? Ne söyleyeceksin? -Ben aslında... Şey diyecektim. İstersen biraz bana yaklaş... Yanlış anlama kötü niyetle söylemedim, uyuyamıyorsun ya ondan. Belki sıcaklarsın, uyuyakalırsın diye dedim. Ama yok dersen sen bilirsin. -Yok hayır. Böyle iyi. Sen uyumaya devam et. Birazdan uyurum. Dememle başka birşey söylememişti. Aradan bir saat geçmesine rağmen hâlâ uyuyamıyordum. Emre'ye baktığımda uyuyordu. Başta söylediği şeye hayır desem de şimdi uyamak için yapmak zorundaydım. Son kez Emre'ye bakıp ona biraz daha yaklaştım, yaklaşmamla Emre hissetmiş gibi biraz daha geldi ve elini belime koydu. Şu an geçen gün ki gibiydik tek fark Emre'nin başı bu sefer boynumdaydı. Sıcak nefesi boynuma vuruyordu. Hal böyle olunca heyecandan kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Hani unutacaktım, niye böyle oldu ki. Mantıklı düşünsene Yeşim ilk defa bir erkekle böyle yakınsın tabi ki o yüzden diyerek kendimi avutmaya çalıştım. Aradan geçen birkaç dakika sonra ısındığımı hissetmeye başladım. İşe yaradığını fark edince Emre'nin uyumasını fırsat bilerek iyice sokuldum ve kolumu ona sardım. Sadece uyumak için yaptım yoksa Emre'ye yaklaşmak gibi bir amacım yoktu GERÇEKTEN.... Yavaş yavaş ısınmaya başlayınca gözlerim kapanmaya başladı. .... Yeni güne gözlerimi aralarken dün gece yaptığım aklıma gelince hemen yatağa baktım. En son nasıl bıraktıysam öyleydik. Gerçi bacaklarım Emre'nin bacaklarının arasındaydı. Onu uyandırmadan hemen yataktan çıkmam lazımdı. Dün gece ona yok derken şimdi ne haldeydik. Birkaç kez hareket etmemle Emre de hareket etmeye başlamıştı. Onun uyanacağını hissedince hemen gözlerimi kapattım tekrar göğsüne sokuldum. Emre'nin uyandığının farkındaydım ama yakalanma korkusuyla gözlerimi açamıyordum, ne yaptığını ayrıca çok merak ediyordum. Ben düşünürken anlımda hissettiğim dudaklarla hafifçe yerimde kıpırdadım. Ne oluyoruz yaaa. Emre beni öpmüştü hem de uyuduğumu düşündüğü zamanda. Bu hareketi yine kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Emre kendi kendine birşeyler mırıldanmaya başlamıştı. -Keşke... Keşke böyle olmasaydı. Ben çok pişmanım... Diyerek yataktan kalktı. İki üç dakika sonra odadan çıkınca gözlerimi açtım. Bir elimi anlıma koydum diğerini de kalbimin üstüne. Yaptığı şeye anlam veremiyordum. Hele kendi kendine konuşması. Biraz daha yatakta düşüncelerimle boğuşup çıkmıştım. Hızlıca üstümü değiştirip odadan çıkıp lavaboya girdim. Rutin işlerimi halledip alt kata indiğimde Sevil anne ve babaanne mutfakta konuşuyorlardı. -Hayırlı sabahlar. -Hayırlı sabahlar kızım. İyi misin, yorgun görünüyorsun? -Şey galiba yerimi yadırgadım bir türlü gece uyuyamadım. -Dikkat et buranın havası fena. Alışkın değilsin üşütürsün hasta olma, ikinizde kötü olursunuz. Hem sabah Emre ile konuştum odanız soğukmuş galiba odaya bir ısıtıcı koyacak kızlar. Yine hamilelik konusunu dolaylı olarak araya sokmuştu. Daha fazla bu imalara dayanamıyordum gerçeği söylemek istiyordum. Ama bu sefer de susacaktım. Son kez susacaktım. Ben bunları kaldırıyorsam, onlar da kaldırabilirdi. Son kez.... Son kez... -Tamam anne. İçeriye geçelim bizi bekliyorlardır. Dememle içeriye geçmiştik. Oturma odasına girmemizle bir kız koşarak Sevil anneye sarıldı. Zaten bir sen eksiktin. -Sevil ann... teyze. 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD