Dönüş

1043 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 Yavaş Emre bey yavaş. Hızlı bir şekilde öne eğildiğimde başı boşluğa düştü, hemen gözlerini açtı ve etrafına baktı. Sersem. Yok öyle dünya hem duygularımla oyna hem de omzumda uyu. Başka ne istersiniz beyefendi. Koltuğuma rahatça sırtımı yasladım. Uçak inene kadar gökyüzünü izlemiştim. Yanımdaki şahısta uyumuştu. O kadar şey yapıp rahatça uyuyabiliyordu. Vicdansız öküz. .... İşlemlerimizi halledip valizlerimizi alarak otoparka çıktık. Valizleri bagaja yerleştirip geldiğinde yola koyulmuştuk. Yol sesizce akıp gitmişti. İkimizde her zaman ki gibi konuşmuyorduk. Eve geldiğimizde kendi valizimi alarak üst kata çıktım. Onunla uğraşamazdım. Şu iki günü dinlenerek geçirmek istiyordum. Zaten iş başı yaptığımda halletmem gereken işlerim vardı. Odaya çıktığımda valizdeki herşeyi banyodaki kirli sepetine attım. Hemen ardından duşa girdim. Duştan sonra yatsı namazını kıldım. Uyuyup kendime gelmek istiyordum. O ne halt yerse yesin. .... Sabah namazından sonra tekrar uyumuştum. Uyandığımda saat onbiri geçiyordu. Biraz tavanla bakıştıktan sonra ayaklanıp kıyafetlerimi giyinerek alt kata indim. Evden ses çıkmıyordu, büyük ihtimalle evde yalnızdım. Hemen mutfağa geçerek kendime kahvaltı hazırladım. Bir hafta da çay içmeyi özledim resmen. Bir oturuşta çaydanlığı bitirip kalktım. Hemen mutfağı toparlayıp odaya çıktım. Kirli sepetine attığım kıyafetleri alarak çamaşır odasına gittim. Kıyafetleri çamaşır makinesi atıp tekrar üst kata çıktım. Düğünden sonra bu evde iki gün kalmıştım o günlerde ise sadece birkaç kez mutfağa gitmiştim. Diğer odaları en son evi düzenlerken görmüştüm. Yapacak bir işim olmadığından televizyon izlemeye karar verdim. Televizyon sarmayınca mutfağa geçerek yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladım. Biraz fazla hazırlamıştım ama bilerek yaptığım birşey değildi. Yılların alışkanlığıydı. Kendime servis yaptıktan sonra yemeye başladım. Tek başına olduğum için yiyesim gelmiyordu ama alışmam lâzımdı. Ne günah işledim de böyle durumun içine düştüm. Zar zor olsa da birşeyler yiyerek mutfağı toparladım. Kalan yemekleri soğuyunca dolaba kaldırırdım. Odaya geçip akşam namazı için abdest aldım. Namazımı kıldıktan sonra odada oturmaya başladım. Biraz sonra kapının açılıp kapanma sesi geldi ama umursamadan oturmaya devam ettim. Ondan başka kim gelecekti sanki. Bu odaya da gelmezdi, bütün kıyafetlerini alt kattaki odaya önceden götürmüştü zaten. Her şeyi en ince detayına kadar düşünmüştü. Ben salak gibi hiç birşeyi anlamamıştım. Şimdi düşünüyorum da kaç defa Serdar'la olan konuşmalarına denk geldim ama hiç bir halt anlamadım. Ya davranışları herşeyi aslında bu kadar gözüme sokarken. Ben saf gibi bana değer verdiği için benim şartlarıma uyduğu için mutlu olurken ayakta uyutmuştu beni. Kim bilir benimle ne kadar dalga geçmişti. Düşüncelerim içinde boğuşurken aşağıdan gürültülü bir ses gelmişti. Bir kaç saniye sonra odanın kapısı bir hışımla açıldı. Ne olduğunu anlamadan birden bağırmaya başladı. -Bana bak. Normal bir evlilik yapmış gibi yemek yapmak falan ne? Sen böyle yapınca herşey normale mi dönecek söylesene? Bu eve çok alışma o belgeyi birkaç aya kalmadan imzalayacaksın. Duydun mu beni. Ben seni kandırdım, seninle oynadım. Sen de inandın. Ama bitti. Böyle saçma sapan şeyler yaparak normalleştirmeye çalışma. Sen bu evden çıkarken arkana bile bakmayacaksın. Sen buradan çıkarken o çok sevdiğin mesleğini bırakarak çıkıp gideceksin.... Kıza bak evcilik oyunu oynuyoruz resmen. -Bana baksana sen. Sen kimsin? Dünya senin etrafında dönmüyor. Evet boşanacağız ama senin dediğin gibi boşanmayacağız. Ben sana suçsuz olduğumu ispat edip öyle gideceğim. Yemek mevzusuna gelirsek... Senin için ölsem bile kılımı kıpırdatmam. Duydun mu? Bu evde sen tek başına yaşamıyorsun. Kendime yaptım onları. Yok bir de paşama yemek hazırlayacağım... Senin kafan mı güzel? Kendini fazla önemsiyorsun.... üzülüyorum. Kendini bir halt sanma... Şimdi bağırman bittiyse defol. Dememle odadan çıktı. Ruh hastası. Sen kimsin ki bana böyle davranıyorsun? Kimsin sen. Bir de kalkıp ona yemek hazırlayacaktım. Yok öyle dünya. Bir an önce işimin başına dönüp o ameliyat dosyasına bakmalıydım. Gerekirse ameliyat görüntülerini alıp buna izletecektim. Delirmek üzereydim. Kendini ne sanıyordu. Gerçekler ortaya çıktığında arkama bakmadan gidecektim bu evden de onun hayatından da... Sinirden ağlamaya başladım. Hayatımı mahvetmişti. Onunla hesabımız ahirette görülecekti. Onu Allah'a havale ediyordum. Ayağa kalkarak banyoya yöneldim. Aynadan yüzüme baktığım da çökmüş halimi görünce daha fazla dayanamayarak lavabo tezgahında duran sabunluğu alarak aynaya fırlattım. Ayna da benim gibi paramparça olmuştu. Kaldıramıyordum. Daha önce kalp transplantasyon ameliyatına girsem belki derdim, haklı olabilir derdim ama daha önce böyle bir ameliyata girmedim ki. Hıçkırarak yere oturdum ve ağlamaya devam ettim. Kaç saat orada oturdum bilmiyorum. Yatsı namazını kılmadığımı fark edince hırkamın kollarıyla yüzümü kurutmaya çalıştım. Etrafı toplamadan banyoya geçerek abdest aldım. Hemen namaza durdum. Dua ederken tekrar ağlamaya başladım. Namazım bitince ayağa kalktığımda sersemce ayakta durmaya çalıştım. Hızlıca pijama takımlarını giyerek yatağa uzandım. Bu günleri unutmayacaktım, gerekirse her fırsatta yüzüne vuracaktım. Beni yapmadığım birşey için böyle cezalandıramazdı. Uykum olmasına rağmen sinirden uyuyamıyordum... Gerçeklerin gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardı ve o günü dört gözle bekliyordum. .... Gece bir türlü uyuyamamıştım. Sabah namazından sonra uyumayı denemiştim ama uyuyamamıştım. Adam ben de düzen falan bırakmamıştı. Yatak da daha fazla durmayarak kalktım. Aslı'nın bugün izin günüydü. Onunla önceden konuştuğum için bugün onun evine gidecektim. Zaten kızı bir haftadır oyalıyordum gelince anlatırım diye. Aslında öğlenden sonra Aslı'ya gidecektim ama daha fazla bu evde kalmamak adına birazdan evden çıkacağıma dair mesaj attım. Lavaboya geçtiğim de önce dün gece kırdığım aynanın parçalarını topladım. Rutin işlerimi halledip odaya geçtim. Kendime kıyafet çıkararak üstümü değiştirdim. Çantamı alıp alt kata indiğimde evde kimse yoktu. Su içmek için mutfağa geçtiğimde mutfak savaş alanı gibiydi. Yemekler yere dökümüştü, tencereler etrafa dağılmıştı. Su içmekten vazgeçip hemen evden çıktım. Onun yaptığı şeyi toplayamazdım. Yaptığı gibi temizlesin umrumda değil. Gerçi yerde nimeti bıraktığım için rahatsız hissediyordum. Arabaya binip bahçeden çıktım. Trafikten dolayı neredeyse bir saate ancak Aslı'nın evine gelmiştim. ... Kapının açılmasıyla Aslı üzerime atlamıştı. Aslı ile uzun uzun sarıldıktan sonra içeriye geçmiştik. Aslı mutfağa bize kahvaltı hazırlamıştı. Çayları doldururken bana dönerek konuşmaya başlamıştı. -Şimdi birşey sormuyorum. Ama kahvaltıdan sonra benden kaçamazsın herşeyi anlatacaksın. -Tamam anlatacağım. Şimdi hiçbir şey düşünmeden kahvaltı etmek istiyorum. Havadan sudan kahvaltımızı yaparak salona geçmiştik. Aslı elinde iki fincan kahve ile içeriye girince yan yana oturduk. -Anlat. Dinliyorum kuzum. -O gün, yani düğün bittikten sonra üstümü değiştirip mutfağa indim. Emre masada oturmuş beni bekliyordu, elinde iki dosya vardı. Bana uzatarak ................................................................................................................... böyle oldu. Yaşanan herşeyi ağlayarak Aslı'ya anlatmıştım. O da benimle birlikte ağlamıştı. Konuşmamı bitirmemle Aslı bana sarılmıştı. Sarılmasına hemen karşılık vererek kollarımı beline doladım. Biraz öyle durduktan sonra ayrıldık. -Kuzum her zaman yanındayım biliyorsun değil mi? Ne olursa olsun. Arşivden dosyayı alabilirsin ama girmediğin bir ameliyatın görüntülerini öyle kolayca alamazsın. Önce kardiyoloji şefliğine dilekçe yazıp oradan aldığın onayla başhekimliğe başvurman gerekiyor. Bu da nereden baksan iki ayı bulur. Demesiyle bütün umutlarım yerle bir olmuştu. 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD