Çay

1034 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 -Banane, gelsinler. Burası senin evin. Benden izin mi istiyorsun? -Hayır. Haberin olsun diye söyledim. -İyi.... Ne zaman gelecekler. Ben yarın nöbete kalıyorum. Perşembe akşamı eve gelirim. -Cuma iş çıkışında alıp buraya geleceğim. Hafta sonu burada kalırlar. Benim söylemek istediğim şey.... ımmm. Kıyafetlerimi falan buraya getireyim. İkizlerden biri kaldığım oda da kalır diğeri bu kattakinde. -İyi de evde başka oda yine var onlardan birinde kalsınlar. Niye senin kaldığın oda? -Onlar buradayken o oda da kalamam. Bizimkilere söylerler. -Bak sen... Her haltı düşünen beyimiz bunu da atlamış .... Nasıl yapıyorsan yap. Benden uzak ol yeter. -Tamam. İyi geceler. -Söylediklerin bittiyse... Çıkabilirsin. Dememle başka birşey söylemeden odadan çıktı. Afff Allah'ım nereden çıktı Trabzon 'a gitme işi. Sanane Yeşim sana mı soracaklardı. Nereye gidiyorlarsa gitsinler. Burası senin evin değil, kim gelirse gelsin. Sen kendi işine bak. Bir an önce o dosyaya ve görüntülere ulaş. O ameliyatla ilgili herhangi bir ilgin olmadığını ispat et ve sonra da bas git. Konuşmamızın üzerinden iki gün geçmişti. Şimdi ise nöbetim bitmiş eve dönüyordum. Çok yorgundum arabayı nasıl kullanacağımı bilmiyordum. Önceden olsa ağabeyimi arardım beni almaya gelirdi ama şimdi çağırsam kocan ne güne duruyor diye söylenirdi. Mecbur kendi kendime gidecektim. Geçen yolcuğun ardından nihayet eve varmıştım. Emre'nin arabası park edilmiş duruyordu, muhtemelen evdeydi. Banane canım neredeyse nerede diyerek anahtarım ile kapıyı açarak içeriye girdim. Direkt mutfağa geçtim. Bir şeyler yiyerek hemen uyumak istiyordum. Hemen kendime sandviç hazırlayarak meyve suyu ile birlikte yedim. Ortalığı toparlayarak hemen üst kata çıktım. Önce duşa girmeliydim. Yoksa uyuyamazdım. Kapıyı açtığımda yatakta birini görmemle çığlığı basmam bir olmuştu. Çığlık atmamla yataktaki kişi uyanarak bana doğru gelmeye başlamıştı. O böyle yapınca daha da korkmuştum, kenarda duran bibloyla başına vurmuştum. -Aaağğğ. Dursana be kızım. Ne bağırıyorsun. Benim ben. Diyen Emre'nin sesiyle kendime geldim. Pislik ödümü koparmıştı. Kızım kendine gel çocuğun kafasını ikiye ayırdın. -Hiiiii.... Emre sen misin? -Benim. Kim olacak başka. -Ya senin ne işin var burada? Onu geçtim niye burada uyuyorsun gitsene odana. -İşten geldikten sonra kıyafetlerimi çıkardım buraya. Sonra da yorulunca dinleneyim dedim uyuya kalmışım. -Niye böyle birşey yaptın? -Hatırlatırım yarın ikizler geliyorlar. Demesiyle başka birşey dememiştim. Bana önceden söylemişti, ben unutmuştum. Bir an kafasına vurduğum aklıma gelince hemen ona döndüm. -Şey başın nasıl, bakayım mı? Buz falan koyarım. -Şişti galiba. Bak bakalım. -Yatağa otur, bakayım. Dememle oturdu yatağa. Adamın neredeyse iki metre boyu var o oturunca ancak şartları eşitleriz. Emre'nin oturmasıyla hemen yanına geçip başına baktım. Gerçekten kafası şişmişti. Birazcık gerçekten birazcıkta kanamıştı. Hemen ayağa kalkarak Emre'ye döndüm. -Sen bekle ben buz ve oksijenli su alıp geliyorum. Diyerek alt kata indim. Önce mutfağa geçerek dolaptan buz aldım. Sonra bu katta bulunan lavaboya geçerek oksijenli su ve gazlı bez alarak üst kata çıktım. Odaya girdiğimde Emre bıraktığım gibi duruyordu. Buzu eline tutuşturarak arkasına geçtim. Ufak bir yara olduğu için kan durmuştu. Hemen gazlı beze oksijenli su dökerek temizlemeye başladım. Yarayı temizleyerek Emre'den buzu aldım. Başına çok tuhaf vurmuştum hem kafa derisine denk gelmişti hem de ensesine denk gelmişti. O yüzden önce kulağının önüne iki parmağımla bastım. Sonra da zaten arkasında olduğum için dört parmağımla alt çenenin hemen altından boyun başlangıcına baskı uyguladım -Yaptıklarımdan sonra herhangi bir ağrı oldu mu? -Yok. Hayır olmadı. -Tamam... Bir sıkıntı yok öyleyse. Bu arada başın dönerse ya da miden bulanırsa saat kaç olursa olsun beni uyandır. -Haber veririm. Sana iyi geceler. Diyerek odadan ayrıldı. Ehh artık kocamın kafasını yarmadım demem. Banane canım ne işi vardı bu odada. Burası artık benim odamdı. Boş vererek hemen duşa girdim. Duştan sonra yatsı namazını kılıp yatağa geçtim. Aslında uykusuzluktan ölüyordum ama şimdi uyuyamıyordum. Sağa sola dönmekten uyuyamamıyordum. Bir ara soluma döndüğümde Emre'nin burada uyuduğu aklıma geldi. Onun yastığına doğru kafamı uzattım, başımı yastığa koymadan geri çekildim. Banane onun yastığından banane. Başımı yastığa koyup koymama konusunda gel git yaparken en sonunda dayanamayıp başımı yastığa koyduğumda onun kokusunu almıştım. Düğün günü dini nikah kıyıldıktan sonra ona sarılmıştım o zaman da böyle kokuyordu. O gün aklıma gelince kendi saflığıma bir daha yandım. O gün salak gibi "kalbini bana verdiğin için teşekkür ederim " diyerek kalbinden öpmüştüm. Ahhh .... Halbuki o kalbini hiç bana vermemişti ki , kalbi hep eski nişanlısına aitmiş. Benimle bile onun için evlenmişti. Yine o günlere dönmüştüm. O günler aklıma gelince başımın altındaki yastığı sinirle fırlattım. Hem beni kandıracak ben de birşey olmamış gibi onun yastığı ile uyuyacaktım. Yok öyle dünya. Düşüncelerim yüzünden oda da boğuluyor gibiydim. Ayaklanarak odadan çıktım. Mutfağa geçerek kendime çay demledim. Zaten bugün çok içememiştim. Hem bu sinirimi ancak çay alırdı. Demlenen çayı mutfak masasının üzerine koyarak kendime bardak alıp masaya oturdum. Çayımı doldururak azıcık soğumasını bekledim. Ağzımı sıcak çay ile yakmak istemezdim. Çayımın soğumasını beklerden telefonumu elime alarak sosyal medya hesaplarına girdim. Twitter da takip ettiğim birkaç hesaba bakarak çıktım. Çayımı içmeye başlarken Emre mutfağa girdi. Elinde hâlâ buz torbası vardı. Onu öyle görünce konuşmaya başladım. -İyi misin? Kötüysen hastaneye gidelim. -Yok iyiyim. Sadece biraz başım ağırıyor o kadar. -Aslında çok da kötü vurmadım ki. -Emin misin? Kafam ikiye yarıldı resmen. -Allah Allah... Sen de karanlıkta niye duruyorsun. Öyle kıyafet mi yerleştirilir? Hırsız sandım. -Ben kıyafetlerimi yerleştirirken hava aydınlıktı. Ayrıca hırsız niye geldiği evde uyusun. -İyi.... Diyerek çayımı içmeye devam ettim. Emre ise kendine bardak alarak kenarda duran çaydanlıktan kendine çay doldurup karşıma oturmuştu. Ne tuhaf birkaç gün önce evcilik oyunu oynamıyoruz, yemek falan yapma diyen kendisiydi. Mutfağı dağıtanda da kendisiydi. Birkaç gün de değişmişti? Yaptıgı şeye anlam verememiştim. Onunla o geceden sonra ilk defa karşılıklı oturuyorduk. Tuhaf en son burada otururken bana beni nasıl kandırdığını söylüyordu. Nefret ediyordum ondan yaptığı herşey beni nasıl kandırdığını yüzüme bir daha vuruyordu. Onunla ayrı ortamda olmak bana kötü hissettiriyordu. Daha fazla onunla aynı ortam da bulunmamak için bardağımı lavaboya dökerek mutfaktan çıktım. O kadar yaşanan şeye rağmen mecbur kalmadıkça onunla aynı ortamda kalmamaya devam edecektim. Hızlı hızlı merdivenleri çıkarak odaya girdim. Yerde duran yastık kılıfını görünce yatağa yönelerek çarşaf ve nevresimleri çıkarıp yenileri ile değiştirdim. Nevresimleri falan elime alarak odadan çıktım. Alt kattaki çamaşır odasına bırakıp geri yukarı çıkacaktım. Merdivenlerin sonuna geldiğim de Emre bıraktığım gibi duruyordu. Bardağına hiç dokunmamıştı. Zıkkım içsin banane. Önüme dönerek alt kata yöneldiğim sırada Emre'nin sesini duydum. -Boşuna çıkardın onları. -Ne diyorsun? Sanane istediğini yaparım. -Diyorum ki yarın zaten o odada ben de kalacağım yani değiştirmene gerek yok. Hani beraber uyuyacağız ya. Diyerek göz kırptı. 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD