Deniz’li

1374 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 Sabah namazından sonra uyku tutmayınca odam da biraz oyalandıktan sonra hazırlanıp alt kata indim. Her zaman ki gibi toprak tonlarında giyinmiştim. Ne yapayem canım ben de toprak tonlarını seviyorum. Alt kata indiğimde daha Suna abla gelmemişti. Önce yemek masasının örtüsünü serdim daha sonra hazır olan kahvaltılık ürünleri masaya yerleştirdim. Daha sonra mutfağa geçtim. Kardeşim ve kendim için patates ve sosis kızarttım. Dolapta Suna ablanın önceden yaptığı peynirli maydonozlu böreği çıkarıp servis tabağına aldım. Babam ve annem menemen hastası olduğu için onlara da menemen yaptım. Son olarak çayın altını kısıp sırayla ev ahalisini uyandırmaya çıktım. Annenle babamı önce uyandırdım. Daha sonra canım kardeşim, en sevdiğim kardeşim olan Okan' ı çağırmaya gittim. Gittim demek yanlış olur bildiğiniz ahıra girer gibi girdim. Şalımı boşvererek kardeşimin üstüne atladım. Tabi camışa bu etki etti mi, tabiki de hayır. Çocuk tınlamadı bile. En son odasının kapısını açıp hemen kenarda duran su bardağını başından aşağıya döktüm. Döktüğüm gibi topuk, oda da kalmaya devam etsem Okan bana duş aldırmadan aşağıya indirmezdi. Tam kapısından çıkıyordum ki resmen yataktan uçarak üstüme gelmişti, hemen koşarak alt kata inerek babamın yanına oturdum ki bana birşey yapmasın. -Abla bittin sen, bunu senin burnundan getireceğim. Allah aşkına böyle insan mı uyandırılır? -Şimdi bir kere üstüne atladım uyanmadın, ben de su dökeyim dedim. -Abla sabah sabah kafan mı güzel? Yok üstüne atladım uyanmadın. Yok üstüme su dökmeler falan. Sabah sabah insanın başına tam bir belasın. -Adı üstünde insanın başına belayım sen üstüne alınma canım kardeşim. -Duydunuz mu resmen bana insan değilsin dedi siz de iki ebeveyn olarak susuyorsunuz . Size de helal olsun. Bravo. -Çocuklar sabah sabah başımızı şişirdiniz. Yeşim hemen kardeşinden özür diliyorsun, Okan sen de hemen üstünü değiştirip masaya geliyorsun. -Tamam baba. -Tamam baba. -Özür dilerim canım kardeşim.Affetin mi biricik ablanı? -Bilmem düşünmem lazım. Okula bırakırsan belki. -Tamam söz seni okula ben bırakacağım. Hem ben seni kahvaltı için çağırmıştım. Bize patates ve sosis kızarttım. Bu belki affetmene yardımcı olur. -Affedildiniz hekime hanım. -Sağ olun avukat aday adayımız. -Yeter çocuklar. Hadi hızlı olun masa da sizi bekliyoruz. Okan hemen üstünü değiştirip gelirken ben de şalımı açıp tekrar düzelttikten sonra masaya oturdum. Okan' ın gelmesiyle kahvaltıya başladık ve çok güzel bir kahvaltıdan sonra önce Okan' ı okula bırakıp sonra hastaneye geçtim. Daha toplanmamıza çok olduğu için üstümü değiştirmeden cafeteryaya inip kendimi çay aldım. Tam cafeteryadan çıkıyordum ki yine o hasta yakınını gördüm. Allah'ım sen sabır ver bu adam niye böyle ters ters bakıyor. Sanki yaptım. Asiste etmemi istemediler ben de artık orada değilim. En sonunda dayanamayıp arkadaşım senin derdin ne diye soracağım ama kendimi tutuyordum. .... Görev yerlerimiz verildi falan derken gün nasıl geçti anlamadım. Şu hasta yakınını birkaç kere telefonda konuşurken bana tip tip bakması dışında güzel bir gün geçirdim. Ha bu arada annem bir ara arayıp akşama ağabeylerimin geleceğini söylemişti. Herhalde bu güzel gün ancak böyle güzel sonlanabilirdi. Hemen üstümü değiştirip gerekli evrakları imzalayıp hastaneden çıktım. Malûm beni evde bekleyen mini minnacık bir Deniz vardı. Arabama bindiğim gibi yola koyuldum. Bu gece Deniz beni umarım çok yormaz. Zira yarın 48 saat nöbetim var ve yürüyen ölü gibi hastanede dolaşmak istemiyordum. Kırk dakikaya ancak eve gelebilmiştim. Deniz'li bir gece beni bekliyor. .... Evde bizim dışımızda sadece ağabeyim onlar olacağı için üstüme daha rahat giyinip başıma ince bir tülbent takıp alt kata indim ev ahalisiyle ağabeylerimin daha doğrusu Deniz'in gelmesini bekliyorduk. On dakika geçmişti ki kapı çalınca Okan kimseye fırsat vermeden kapıyı açmaya gitti. Biz de onun peşinden sırayla salondan çıktık. Kapıdan çıktığımda Okan minik yeğenimi omzuna almış girişte oradan oraya koşturuyordu. Tabi Deniz hanımın keyfî yerindeydi , kahkahaları havada uçuşuyordu. Ailecek yemek yedikten sonra salona geçmiştik. Okan ders çalışmak için odasına çıkmıştı. Annem ,babam ,ağabeyim ve Sema abla da yeni anlaştıkları şirketin projesi hakkında konuşuyorlardı. Agabeyim Hakan ise bir ihale de tanıştıkları rakip şirketteki mimar ile evlenmişti. Ağabeyim diye demiyorum ama çok iyi bir eş ve çok iyi bir baba olmuştu. Deniz tam olarak annesinin kopyasıydı.Gözler, saçlar her hareketi annesi gibi. Tabi bu durum ağabeyimin canını sıksa da minik Deniz tam bir babacıydı. Eee boşa dememişler kızların ilk aşkları babaları diye. Ben de Deniz ise kenarda Deniz 'in getirdiği oyuncaklar ile evcilik oynuyorduk. -Hala hadi iç tahveni, şimdi de fırından kuyabileri cıkayıp yicez. -Tamam kuzum. Hemen içiyorum. Ama arada dedenlere de birşeyler götür, yoksa sana küserler. Der demez Deniz hemen eline oyuncak fincan takımını alarak babamların yanına koştu. Ben daha ne olduğunu anlamazken babamın sesini duydum. -Yeşim gel kızım yeğenini yanına götür, biz burada iş konuşuyoruz.. -Tamam baba. Geliyorum. Diyerek gülerek yerimden kalktım. Deniz'i onların yanından kucağıma alarak çıktım. Baktım bizim minik Deniz esniyor. Hemen kendi odama çıkardım. Önce saçını açtım,sonra ayakkabılarını çıkararak yengemin getirdiği pijama takımını giydirdim. Çocuk rahat rahat uyusun. Bizim dörtlünün ne zaman işleri biteceği belli bile değildi. Bana diyorlar ama kendileri işleriyle ilgili birşey olduğunda dünyadan bağlarını koparıyorlardö. Deniz'in tam olarak uyuduğuna emin olduktan sonra yatsı namazını kılıp biraz kitap okudum. Tam kitabımı yerine koyarken yengem odama girmişti. Deniz'in uyuduğu görünce sessizce odamdaki berjere oturdu. -Teşekkür ederim Yeşim. Biz işe dalmışız kusura bakma. -Ya yenge ne teşekkürü ben çok eğlendim onunla ilgilenirken, hem o benim yeğenim ona bakmayacağım da kime bakacağım. -Eeee sen ne yapıyorsun, hastanede durumlar nasıl? -Hastanede ne olsun hergün birbirinin aynısı. Arada cins insanlar oluyor ama ne yapıcan mecbur katlanıyorum. -Hayırdır kim seni sinirlendirdi? Konuşurken bile sinirlendin? -Boşver yenge anlatıp sinirlerimi bozmama hiç gerek yok. -Vay bana artık yenge mi diyorsun Sema ablaya ne oldu. -Abla, yenge ne fark eder. Bendeki yerin ayrı. Diyerek konulardan konulara geçiş yaptık. En son ağabeyim onlar Deniz burada uyuduğu için bu gece burada kalmaya karar verdiler. Ağabeyim gelip Deniz'i yanlarına götürdü. Zaten yoğun birgün geçirdiğim için hemen uyudum. .... Esneyerek gözümü açtığımda hemen saate baktım. Sabah ezanının okumasına yarım saat vardı.Hemen hızlıca kısa bir duş alıp, peşinden abdest alıp namaza durdum. Namazımı kıldıktan sonra üstümdeki namaz kıyafetini çıkarıp hazırlanmaya başladım. Kıyafetlerimi giyindikten sonra oda da biraz oyalayıp alt kata indiğimde Deniz hariç herkes masadaydı. -Hayırlı sabahlar millet. -Hayırlı sabahlar cadı sabah sabah ne bu enerji. -Aman ağabey ne olacak uykumu aldım. Yeni güne hazırım. Ayrıca ben her zaman böyle enerjiğim. Sen evlendikten sonra unuttun galiba beni. -Üff kızım dört yıldır aynı şeyleri söylüyorsun. Sen şimdi aynı şeyleri Yeliz'e yapıyorsundur. Yapma ablan üzülür. -Bir kere ablam bana kırılmaz da üzülmez de, kardeşini tanıyor. Böylece yaptığımız kahvaltıdan sonra babam ve ağabeyim şirkete gitmişlerdi, yengem kızıyla birlikte kendi evlerine geçmişti. Ben mi, ben ise tekne kazıntısını yine yeni yeniden okula götürüp hastaneye geçtim. ... Bugün acilde görevliydim. Gelen ufak tefek yaralanmalardan başka birşey yoktu. Günüm sakin geçiyordu. Bugün Yusuf Bey'i uyandıracakları için bir ara Barış'ın yanına çıkmayı aklıma not ettim. İnşallah şu torununu görmem. Adam cins iki gündür her yerde karşıma çıkıp sinirlerimi bozuyordu. Acil hazır sakinken Barış'ın yanına yoğum bakım ünitesine çıktım. Tam kata çıkmıştım ki Barış ve Ali hocayı hastanın yakınlarının yanında gördüm. Galiba aileye bilgi veriyorlardı. Birkaç dakika sonra Barış ve Ali hoca benim olduğumu tarafa doğru geldiğini görünce -Hocam. -Söyle asistan. -Hocam Yusuf Bey'in durumunu soracaktım. Durumu nasıl kalıcı bir hasar var mı yoksa ... -Sakin ol asistan,adamın durumu iyi. Kalıcı bir hasar yok sadece birkaç hafta burada gözetim altında tutacağız. Diyerek yanımızdan ayrıldı. Barış ile ikimiz kalınca -Oh be. Rahatladım. -Hayırdır. Sana ne oldu? -Ay Barış sanki bilmiyorsun , bu adamın ameliyatına ben girdim. Daha ne olduğunu anlamadan hastamdan oldum. Bir an korktum acaba yanlış birşey yaptığım için mi istemediler diye. -Saçmalama Yeşim. Adam geldiğinde zaten beyin kanaması geçirmişti. Sen sadece hocayla ameliyata girdin. Adamlarda para gani olunca her istedikleri şeyin gerçekleşmesini bekliyorlar, ki öyle de oluyor. -İyi bari. Her neyse bundan sonra yine sen mi ilgileneceksin yoksa hemşireler mi? -Günlük kontrolleri hoca ile birlikte yapıcaz. Onun dışında hemşireler ilgilenecek. -Tamam öyleyse bizim odaya geçelim. Aslı'nın annesi poğaça ve sarma yollamış. Çay eşliğinde gömeriz onları. -Kızım baştan söylesene beni lafa tutuyorsun Mert şimdi bitirmiştir. -Çok konuşmada da yürü. Hadiiii. .... Elimizde çaylar ile asistanların olduğu odaya giderken yine ve yeniden şu hasta yakınını gördüm. Yine ters ters bakıyordu. Sanki ne yaptım babasını falan öldürdüm de benim mi haberim yok. Boşverip önüme döndüğümde Barış kapıyı açmış beni bekliyordu. Odaya girdiğimiz gibi Aslı, Mert ve birkaç hemşirenin Aslı'nın getirdiği kapların başında bulduk. Bizde onlara katılınca getirilen iki koca borcamı içini iki dakika da bitirip çaylarımızı içmeye başladık. Çaylardan sonra herkes görev yerlerine dağıldı. Derken birgün daha böyle bitti . 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD