GİRİŞ
İlk kurgumla hepinize merhabalar.
Umarım beğeneceğiniz bir hikâye olur.
Ben onu öylesin heyecanla beklerken aşkımı itiraf etmek için kıpır kıpır yüreğime hakim olmaya çalışırken onun yanımda böylesine isteksiz ve keyifsiz durması canımı sıkıyordu.
" Firuze."
sesiyle bakışlarımı gözlerine çevirdim.
" Niye çağırdın beni buraya ? Ne söyleyeceksen çabucak söyle işlerim var gideceğim abicim. "
İçimdeki heyecanım söyledikleriyle yavaşça sönerken cesaretimi kaybetmeden konuşmaya başladım.
" Burhan... " tek kaşını kaldırıp yüzüme baktı ona ilk defa adıyla sesleniyordum.
" Ben nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum... "
" Seni dinliyorum Firuze ne söyleyeceksen. "
Bakışlarımı ellerime indirip parmaklarımla oynayarak konuşmama devam ettim.
" Ben...ben sana aşığım öyle böyle değil. Kendimi bildiğim ilk andan beri öylesine sevdim ki seni, nereye baksam gözümde gönlümde hep seni aradı. Yıllardır içimde tutuyordum sana olan sevgimi... dayanamıyorum, sana olan sevgim yüreğimden öyle bir taşıyor ki sana söylemek için can atıyor, belki sana çocukça gelebilir ama bil istedim yüreğimde ki yerini. "
" Firuze ne diyorsun kızım sen ? Ben senin abinim nasıl böyle birşeyi karşıma geçip de anlatırsın. Bana aşıkmışsın bilmem neymişte. "
Hızla başımı kaldırıp yüzüne baktım, öfkeyle bakıyordu bana.
" Burhan... ben seni seviyorum böyle söyleme nolur... "
konuşmamı bitirmeden lafımı böldü.
" Yeter bu kadar! ben senin abinim Firuze. Çocukça bir heves senin ki. Senin bana hislerin hayranlık aşk değil eğer öyle olsa da bir karşılığı olmaz bende. "
diyerek aceleyle yanımdan kalkıp arkasına bile bakmadan hızlı adımlarla beni arkasında bırakarak gitti.
Öylece gidişini izlerken gözlerimden yaşlar süzüldü tutamadım kendimi dudaklarımın arasından hıçkırıklar kaçtı.
Oturduğum bankta dizlerimi karnıma çektim kollarımı etrafıma sardım, yüreğim sarsıla sarsıla arkasından ağladım bütün akşam o bankta.
Kendimi toparlayıp ellerimle yüzümü kuruladım kimse beni böyle görmemeliydi.
Çantamı elime alarak parktan çıktım gözlerimden yaşlar ince ince akmaya devam ederken eve ilerledim.
Çantamdan anahtarı çıkarıp kapıyı açtım kimseye kendimi fark ettirmeden odama çıktım kapıyı kilitleyip sırtımı yasladım.
Elimdeki çantayla anahtarlık yere düştü.
Dizlerimde derman kalmadı kapının arkasına yığıldım sırtımı kapıya yaslayarak.
Tutamadım dudaklarımdan hıçkırıklar kaçtı ellerimi ağzıma bastırarak susmaya çalıştım, yapamadım.
Bütün gece kapının arkasında yerde ağlayarak geceyi sabah ettim de içimdeki ateş sönmek bilmedi. Bir an bile gitmedi aklımdan " Ben senin abinim Firuze. " diyen sesi.