Yanılmışım bir kadını güzel yapan yüzü değil saçlarıymış

1206 Words
Aynanın karşısında, ufak kafasında çim gibi yeşermiş siyah saçlara gülümseyerek bakıyordu genç kız. İki ay içerisinde sadece serçe parmağının yarısı kadar uzamıştı saçları. Ama bu bile onu mutlu etmeye yetmişti. Kafasının içinde anne babasına söylediği sözler yankılandı. "İyileşir iyileşmez saçlarımı Ezidi kadınların yaptığı gibi uzatıp, ömür boyu kesmeyeceğim. Saçlarım ayaklarıma dolanacak. Ne güzel." demişti iyileşeceğine inanarak. İyileşmemişti ama saçlarına yeniden kavuşmuştu. On altı yaşından beri ilk defa saçlarına dokunuyordu genç kız. Daha önce mutluluktan ağlamamıştı. Islak gözleri kaşlarına ve kirpiklerine kaydı. Kısa kirpikler ve ince kaşlar... Parmaklarının ucuyla dokundu onlara. Eşsiz birer nimet onlar. İlk dökülmeye başladıkları zaman nasıl da deliye dönmüştü. Onları kaybettiğinde aslında ne kadar çirkin olduğunu fark etmişti. Şimdi onlara tekrar kavuştuğu için öyle çok olmuştu ki birkaç ay sonra öleceğini bile unutmuştu. Uzun ince bedenini en sevdiği koyu mavi kot elbisesiyle sardı. Elbisenin altın rengindeki sarı düğmelerini ilikledi. Yakalarını düzeltip, ayaklarına yeni aldığı beyaz spor ayakkabılarını geçirdi. Beyaz kuş tüyü küpeleri kulaklarına takarken, boz renkli tombul kedisi yanına gelip başını bacaklarına sürtüp miyavlamaya başlayınca küpeleri komodinin üstüne bırakıp, Hanımı kucakladı. Başını öpüp sevdi. "Güzel kızım benim." deyip bir süre daha sevdi kediyi. Sonra eğilip dikkatli bir şekilde yere bıraktı. Hanım yavaş yavaş yürürken, Neşe'nin gözleri Hanım'ın protezli bacaklarına takıldı. Ne aşağılıktı şu insan oğlu! güzel olan her şeye düşmandı. "Neşe!" adını duyduğu anda odasından koşarak çıktı. Tahta kapının sürgüsünü çekip açtı. Çocukluk arkadaşının yüzüne bakarken, nefes nefese kalmış bir halde gülümsedi. Erkeğin boynuna sarıldı. "Hoş geldin." "Hadi gel." dedi Batu. Neşe'nin elinden tutup evden çıkardı. Onları birbirlerine sarılmış halde gören mahallenin bazı insanları Neşe hakkında atıp tutmaya başlamışlardı yine. 'Erkek saçlı, serseri, başı boş' daha nice kavramları yakıştırmışlardı. Onların hakir bakışlarına aldırmıyordu Neşe. Daha iki gün önce sokak ortasında öldüresiye dövülen kadına kayıtsız kalanlar, şimdi zararsız iki insanın birbirlerine sarılmasını tahammül edemiyordu. Üstü açık siyah arabasına atlayarak bindi. Ön koltuğa koyduğu bir dal elma çiçeğini alıp, Neşe'ye uzattı Batu. Kapıyı açarken, "Nereye götüreyim seni?" dedi. Zayıf, orta boylu bir çocuktu Batu. Neşe'den bir yaş büyüktü. Zeki bakan iri yeşil gözlere sahipti. Omuzlarına dökülen kumral saçları vardı. Eğlenceli bir çocuktu. Onun yanındayken zamanın nasıl geçtiğini bilmezdi insan. "Yüzmek istiyorum. Sonra bol ketçaplı patates kızartması ve yanında buz gibi kola içmek istiyorum." diye güldü Neşe arabaya binerken. "Ayrıca çiçekler için teşekkür ederim. Babamdan sonra bana çiçek alan tek adamsın sen." dedi emniyet kemerini bağlarken. "Desene sevgilin olacak çocuk deli gibi kıskanacak beni." "Seni kıskanacak bir sevgiliye sahip olacağımı hiç sanmıyorum." dedi Neşe. Batu cevap vermeye hazırlanırken Neşe'nin evinde kendilerine merakla bakan genç bir kız gördü. Kız Batu'nun kendisine baktığını görünce telaşlanıp hızla çekildi pencereden. "O kız kim?" dedi Batu merakla. "Hangi kız?" diye Batu'ya çevirdi başını Neşe. "Evindeki kızı diyorum. Pencereden bize bakan." "Hiç kimse değil. Hadi sürsene artık şu arabayı." "Kim o Neşe?" diye üsteledi Batu elleri direksiyondayken. "Hiç kimse değil." "Tanımadığın birini evine mi aldın? Sen hayır kurumu değilsin Neşe." "Arabayı sürecek misin yoksa ineyim mi?" "Tanımadığın bir insanı evinde barındıramazsın." dedi Batu arabayı çalıştırırken. "Berbat bir durumdaydı. Onu o halde bırakamazdım." "Ya sana zarar verse, kötü bir şey yapsa?" "Bana neden zarar versin ki? Ben onun için zararsızım." Batu başını iki yana salladı. Damağını şaklatıp "Tanımıyorsun Neşe. Dışarıyı tanımıyorsun, insanları tanımıyorsun." "Evet tanımıyorum. Tanıyamadan da ölüp gidicem zaten." diye kızdı Neşe. "Ölmek üzere olan bir kızı hiç kimse incitemez merak etme." "Özür dilerim Neşe. Özür dilerim. Ben sadece, sana zarar gelsin istemiyorum. Fazla iyisin. Ve insanlar bunu kullanıyor." "Üvey babası tarafından tacize uğramış. Annesine anlatmış ama salak kadın kızına inanacağı yerde kocasına inanmış. Onu evden kovmuş. Düşünebiliyor musun? Bir anne evladını hele kız çocuğunu nasıl sokağa atar? hayvanlar bile sokakta barınamazken bir kız nasıl barınsın? Oda barınamamış. Gördün, çok güzel bir kız. Bir erkekle tanışmış, hayatta kimseyi sevmediği kadar onu sevmiş ve güvenmiş.Adam işi bitince terk etmiş onu." "Peki... yalan söylüyorsa? Bunu hiç düşündün mü?" "Düşünmedim. Çünkü yalan söylemediğini biliyorum." dedi Neşe. Sonra güven verircesine Batu'nun elini tutup sıktı. "Bana zarar veremez. Rahatla biraz." "Keşke taşınmana müsaade etmeseydik. Gözümüzün önünde olsaydın yine." "Ölmeden önce yine gelicem evime, merak etme." deyip, ince sesiyle kahkahasını patlattı Neşe. "Öyle deme." Batu'nun gözlerinin dolduğunu görünce öyle konuştuğuna pişman oldu. Öleceğini kabullenmişti artık.Eskisi kadar acıtmıyordu. Ama dostu o ölünce bile kabulleneceğe benzemiyordu. "Tokanı çıkarsana rüzgarın saçlarını uçuruşunu seyretmek istiyorum." Batu tokasını çıkardı. Saçları uçuşmaya başlayınca Neşe derinden gülümsüyordu. "Ben hep bir kadını güzel yapan şeyin yüzü olduğunu sanırdım. Yanılmışım bir kadını güzel yapan yüzü değil saçlarıymış." bunu söylerken Batu'nun ipeksi saçlarından alamıyordu gözlerini. "Saçlarımı kaybettiğimde anladım." Denize gitmeden önce Neşe'yi buz pistine götürdü Batu. "Bak, ben hiç kaymadım. Düşüp bir yerimi kırarım şimdi." dedi Neşe ayaklarındaki mavi patenleri gösterirken. "Kendini bana bırak." dedi Batu. Neşe'nin elinden tutup yavaşça kaymaya başladı. Neşe o anda Batu'nun koluna yapıştı. "Kızım bıraksana kendini." "Korkuyorum işte." diyerek Batu'ya daha sıkı tutundu Neşe. Batu birden kolunu onun elinden kurtardı. Neşe iki büklüm olmuş halde dengesizce kayarken. "Ne yaptın manyak!" diye çığırmaya başlamıştı. Elleri yere uzanmış, düştü düşecekti. Son anda Batu ona yetişip elinden yakaladı. "İşte böyle dostum." deyip Neşe'nin dengede kalmasını sağladıktan sonra elini yeniden bıraktı. "İnan bana çok zevkli, Neşe. Tadını çıkarmaya bak." Neşe'de onun dediğini yaptı. Etrafındaki herkes ustalıkla kayarken o yere düşe kalka kayıyordu. Yarım saat sonra... "Bak öğrendim." diye pistin öbür ucunda durmuş Batu'ya seslendi. "Bekle orada. Yanına kadar düşmeden geleceğim." deyip hızla kaymaya başladı Neşe. Yolun yarısını tamamlayamadan dizlerinin üzerine düştü. Gülerek sırt üstü uzandı. Batu tepesinde dikilirken, beyaz çarpık dişlerini göstererek, "İlk günden usta olunmaz." dedi. O anda başka bir acemi ona çarptı. Batu dengesini kaybedip, Neşe'nin yanına düştü. Neşe'nin kahkahası piste yankılandı. Yanında uzanan Batu'ya baktı. Daha da güldü. Gözyaşları ağrıyan yanaklarından süzülürken, "İyi ki varsın Batu." diye güldü ellerini karnına bastırırken. Buz pistinden çıktıktan sonra Neşe denizde giyebileceği bir şey getirmediğini hatırlamıştı birden. Batu onu mayo mağazasının kapısında beklerken, Neşe aceleyle içeri girip nar çiçeği renkli şort ve atlet almıştı. Kasiyer aldıklarını paketlere koyarken, iki tane genç kızı kasaya yaklaşırken görünce yüzünü hemen çevirmişti. "Neşe!" Neşe içinden küfür ederek yüzünü eski sınıf arkadaşlarına çevirdi. Kızıl saçlı kız ağzındaki sakızı balon yapıp, Neşe'nin yüzüne doğru patlattı. Neşe çenesindeki tükürüğü hissedince midesi bulandı. "Nasılsın?" dedi Sıla. "İyi!" dedi Neşe capcanlı bir sesle. "İyileştin mi?" Neşenin pembe renkli küçük dudakları kıvrıldı "Hayır." Sıla inanmayarak baktı ona. yanındaki turuncu saçlı kız lafa girdi. "En son hastaydın." "Hâlâ hastayım." dedi Neşe Elçin'e bakıp gülümserken. "Paketiniz hazır." dedi Kasiyer. Neşe ödemeyi yaparken, "Neden peruk takmıyorsun, böyle çok çirkin görünüyorsun." dedi Elçin. Neşe'nin içinde bir şeyler ezildi. Kanı alev alev yandı. Dudaklarını sımsıkı kapattı. Dişleri takırdıyordu. Bir anda üşümeye başladı. Saçsız başına bakıp, kendini kötü hissetmesin diye hastane odasında, evde ayna bulundurmayan anne babasını delice özledi. İnsanlar bu kadar acımasız olmak zorunda mıydı? "Senin gözlerin çirkin olduğu için baktığın her şeyi çirkin görmen normal tabii." diye atıldı Batu. Neşe'nin yanına hızla gelip elini omzuna attı. "Konuşma şu aptallarla." "Aptal sensin!" dedi Elçin kıpkırmızı kesilirken. Batu işaret parmağını sertçe onlara sallayarak, "Siz ikiniz Neşe'nin tırnağı bile olamazsınız." deyip Neşe'nin elinden tutup, hızla çıktı mağazadan. "Aldırma onlara Neşe. Aptalın teki onlar." "Sanırım peruk almam gerek." Batu Neşe'nin elini kavradı. İri siyah gözlerinin içine bakarken, "Hayır Neşe. İnan bana çok güzelsin. Yemin ederim ki kendini iyi hisset diye söylemiyorum bunları. Sen gerçekten çok güzelsin. Peruğa ihtiyacın yok." Dostuna bakıp yorgunca gülümserken, dudaklarından "Biliyor musun Batu? Bazı sözcükler kanserden daha tehlikeli." sözleri döküldü... Bölüm sonu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD