“Nerede o şerefsiz?”
Gözlerim bir hışımla odadan içeriye dalan kadına döndü.
“Tutamadım Pars Bey!”
Elimle gidin işareti yapıp saçı başı dağılmış, buraya çıkmak için kendini paralamış kadına meraklı bir bakış attım. Kardeşlerimin de benden farkı yoktu.
“Hangi şerefsiz?”
“Kocam olacak şerefsiz! Pars Altay nerede?”
Sözleriyle birlikte iki kardeşim komik bir olay varmış gibi kahkaha attı. Bense komik bir şey göremiyordum. Hem de hiç!
Saçlarını düzeltip zeytin karası gözlerini üzerime dikti.
“Yerini söyleyin. Söz öldürmeyeceğim. Sadece götüme soktuğu bu kağıtların hesabını istiyorum,” diyerek elindeki kağıtları yüzüme doğru salladı.
“Bir yanlışlık olmalı,” dedim hala olayı çözmek için uğraşırken.
“Bana maval okuma! Nerede o piç kurusu?”
“Sanıyorum bir yanlışlık var hanımefendi! Pars Altay benim fakat kocanız olmadığıma yüzde yüz eminim!”