When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Suratı düşsse de kendini hızla toparladı. " Kızgın olmakta haklısın kızım. Seni en iyi ben anlarım inan. Ama tek suç benim kızımda mı ?" Bir anne olarak kızını savunması gayet doğaldı. Ama ben bunu çekecek durumda değildim. Oğlu ile zorla evlenmiş, bilmediğim bir memlekete getirilmiştim. Hayatımın nasıl evrileceği belli değilken kimsenin derdine ortak olamazdım. Benim derdim bana yeter de artardı. " Ben olsaydım, yani kızınızın yerinde ben olsaydım eğer aşkımdan ölsemde, başka bir kadını yakmazdım. Allah'tan korkardım yapmazdım. Ama sizin kızınız hiç terddüt etmemiş. Abimi ayrı tutmuyorum. Ona kırgınlığım bir ömür geçmez. İkisini aynı oranda suçlu görüyorum ama kızınıza daha da kızgınım." dedim. Beni anlamasını istiyordum ve benden uzak durmasını. En azından bir süre. İçimde ki öfke duru