Bölüm 24 BEN ÇOK MUTLUYUM ANNE

1957 Words
Gecenin bu vaktinde bu kız burda ne halt ediyor? Salona girecekken gördüğümde, bir anda ona şiiişşt derken buldum kendimi ve o olduğu yerde resmen çakıldı, kaldı.Hiç kıpırdamıyor ve nedense dönüp bana bakmıyor... bu kadar mı kızgın, kırgın bana... ama bu saçmalık, hatta saçmalık ötesi... aşık olacak onca genç, bir sürü yaşıtı varken, bana aşık olmak ne ya! Fazla mı tepki verdim yoksa... iyide ben bir kıza bu konularda nadıl davranılır bilmiyorum ki? Daha önce hiç böyle bir şey yaşamadım ki? Çok mu kırgın bana ya? Bak nasılda sorgulatıyor şimdi kendimi bana? Ahh Megan... ah be kızım! "Bu saatte niye uyanıksın ve o salonda ne arıyorsun?" Ses yok... ve hala dönüp bana bakmıyor. Sadece başını geri çekti, öylece duruyor... sanki, sanki bir suçlu gibi.. "Bana bakar mısın?" dediğimde yavaşça tüm bedeniyle döndü ama hala bana bakmıyor. Başı önünde ve yere bakıyor. Ahh Tanrım! Bu kızla ben ne yapacağım? Resmen onun için üzülmeye başladım ve buna inanamıyorum. Aslında tüm yaramazlıklarına, şu üç aydır çoğunlukla beni delirtmiş olmasına rağmen onu çok seviyorum ve hiç anlamadan ona alıştım... ama şu aşk işi, elimi kolumu bağlıyor işte. Şimdi ona nasıl davranmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yok. "Meg! Lütfen! Yüzüme bakar mısın?" diye tekrar ettiğimde başını kaldırdı ve bir an, çok kısa bir an yüzüme baktı ve gözleri gözlerimi bulduğunda, daha fazla bakmadı, bakamadı ve o koyu mavileri yeniden yere indi. "Uykum kaçtı... biraz televizyon izleyecektim... sakıncası var mı?" dediğinde tıpkı yaramazlık yapmak üzereyken, yakalanan bir kız çocuğu gibiydi ve ah Tanrım... bu haliyle ne kadar tatlı ve masum görünüyor. İçimde bir çığ gibi uyanıp, büyüyen isteğe, o garip hisse engel olamadım ve bir anda, ne onun ne de benim beklediğim bir şey yaptım. Hızlanan adımlarımla yanına gittim ve onu kollarımın arasına aldım, sarıldım. Başı çenemin altındaydı ve farkındaydım, heyecanlanmıştı. Nefes alışı verişi hızlanmıştı. Biliyorum, aslında bu yaptığım çok büyük hata ve sonrasında kendime çok kızacağım...ama engel olamadım işte kendime. Biliyorum, aynı anda ikimizde çok şaşkınız ve o taş kesti sanki. Bunu hiç beklemiyordu ki... brn bekliyor muydum sanki? Şu an yaptığım şeye, öğrendiğim bu aşk saçmalığından sonra rüyamda görsem inanmazdım ama yaptım işte.. o masum hali neden oldu buna. "Ne sakıncası olabilir... izlemek istiyorsan izle," dediğimde onu yavaşça kendimden uzaklaştırdım. Hala bakmıyor yüzüme ve utandığını hissettim.. bunun için yüzüme bakmıyor, bakamıyor. "Madem televizyon izleyeceksin, hadi daha fazla oyalanma... sabah görüşürüz," dedim ona ve işte o zaman başını yerden kaldırıp yüzüme baktı ve çok hafif, gülümsedi. "İyi geceler," dediğimde, "sanada," dedi ve hemen arkasını dönüp salona girdi ve kapıyı kapatırken, bir an baktı yüzüme.. sonrasında kapadığı kapının ardında kayboldu ve inanması güç, üstümde hala sıcaklığı vardı. * * * Ufffff! Öldüm öldüm dirildim bir falso vereceğim diye ve o bir anda öyle bana doğru gelmeye başlayınca hapı yuttum dedim. Ama o bana sarıldı ya, sarıldı bir anda... ne yapacağımı şaşırdım ve acayip heyecanlandım ya. Hiç beklemiyordum ki bunu ve onun kollarında olmak harika hissettirdi.. istedim ki beni hiç bırakmasın, ama sonra bıraktı.. sanırım, benim can çekişiyor olmamı yanlış değerlendirdi ve üzüldü benim için. Teselli etmek gibi bir şeydi bu yaptığı ama ben teselli edilmek istemiyorum ki. O da beni sevsin istiyorum ama biliyorum ki asla öyle sevmeyecek beni.. varsın olsun sevmesin. Ben yeter ki burdan gitmeyeyim.. Ahh Tanrım! Lütfen bana yardım et! Birazdan yapacağım şeyi öğrendiğinde bırak bir daha benim için üzülmeyi, bana sarılmayı, kesin beni öldürecek, ve ben işte o zaman ne halt edeceğim bunu hiç düşünmedim... düşünmekte istemiyorum. Şu an zaten korkudan tir tir titriyorum ve tek istediğim şu işi yüzüme gözüme bulaştırmadan bitirmek. Acaba yukarı çıktı mı? Çıkıp mutfağa su içmeye gider gibi yapsam mı ya? Yok... hiç çıkmayayım.. o zaman daha çok dikkat çeker ya! Artık harekete geçmem lazım. Uyumuş mudur acaba annem? Aramalıyım artık. Ahh Tanrım... heyecandan öleceğim ya! hem heyecandan, hem korkudan bacaklarım titremeye başladı ya. Ne olur Tanrım, şu işi yüzüme gözüme bulaştırmadan bir an önce bitirebileyim, yardım et bana. Off! Şu numaraları tek tek döndürmek ne kadar sıkıcı ya! Ne diye tuşlu telefon almamış bunlar? Evet! İşte karşı hat çalmaya başladı. Sayıyorum ve ohhh nihayet... beşinci çalmasında açıldı telefon... "Alo anne... merhaba, seni uyandırdım mı yoksa.. uyumamışsındır diye düşünmüştüm," dedim çabucak. Annemin çok şaşırdığından adım gibi eminim. "Yoo hayır uyumuyordum tatlım, fakat sen bu saatte niye uyanıksın?" derken sesindeki telaşı anlamamam mümkün değildi. Ufff! Şimdi bir ton soru soracak ve ilk soru gelmek üzere... annelik iç güdüleri harekete geçmek üzeredir...eminim ki şimdi sütümü içip içmediğimi soracak! "Beslenmene dikkat ediyor musun Megan, içtin mi sütünü?" İşte yılın beklenilen sorusu ve ıyyyğğğ... ben sütten nefret ederim... bir öğrenemedi ya! "Evet anne içtim," dedim.. başka ne diyebilirdim ki ve aslında bu kuyruklu bir yalandı. "Ve anne aslında uyuyordum ama birden uyandım işte. Uykum kaçtı ve sesini duymak istedim," dediğimde inandırıcı olmak içn Tanrı'ya içimden yalvarıyordum. Ahh annecim... bir bilsen kaç gecedir uyumuyorum ben. "Ahhh bebeğim..uykunun kaçmış olmasına üzüldüm ama sesini duyduğum içinde mutluyum. Aramana çok sevindim. Eve dönmeni sabırsızlıkla bekliyorum. Bu arada ne zaman dönmeyi düşünüyorsun,yaz bitiyor artık?," diye bana o can alıcı soruyu sorduğunda, kalbim göğsümü yumruklamaya başladı. Nefesimi tutarken, o anda aslında avazım çıktığı kadar hiçbir zaman diye bağırmak istiyordum ama çok iyi biliyordum ki asla bunu yapamazdım...tam tersi sabırlı ve sakin olmalıyım... yoksa gerçekten hapı yutarım. Ah Tanrım... artık söylemeliyim, lütfen bana yardım et.tüm benliğimi bir sis bulutu gibi kaplayan korkumla cebelleşirken farkında olmadan sessizleşmiştim ve annemin sesini duydum bir anda. "Megan orda mısın tatlım?" Belli ki sessizliğim onda merak uyandırdı. Yepyeni bir yalanla, "evet anne burdayım tabiiki, sanırım hatlarda bir şey var, bir an sesini duyamadım," demek zorunda kaldım, "öyle mi... çok garip! ben senin nefesini bile duyabiliyorum ama," dedi kadın bana ya ve şaşıran sadece o değildi. 'Ahhh aptal Megan!! Ahhh Tanrım! Bu kadının ne gözünden, ne kulağından hiçbir şey kaçmıyor...ne diye onu bu kadar mükemmel yarattın ki?!' "Bilmiyorum anne.. sanırım buranın hatlarında bir bokluk var," dediğimde, "Megan küfür etmenden hoşlanmadığımı çok iyi biliyorsun," diye bastı yine azarı... "çok özür dilerim anne.. ağız alışkanlığı işte.. olmaz bir daha," dedim ama içimden bok olmaz diyordum.. "Megan kızım sen iyi misin, sesin biraz gergin geliyor... hasta mısın yoksa?" dediğinde dudağımı ısırdım. Resmen kıvranıyorum, gören çişim geldi sanır ya. "Anne... benim sana söylemem gereken bir şey var," dediğim an resmen olduğum yerde minik minik zıplamaya başladım... ter bastı bir anda... "Evet tatlım, seni dinliyorum," dediğinde derin bir nefes aldım. Artık söylemeliydim.. "Anne hani az önce bana sordun ya ne zaman dönmeyi düşünüyorsun diye," dediğimde atladı hemen, "evet ve cevapta alamamıştım," dedi ve laf sokmaktanda geri kalmadı. "ah evet anne... biraz öyle oldu... şey... anne... ben dönmeyeceğim, yani hiç dönmeyeceğim," dedim, diyebildim ya ve şimdi deli gibi korkarken, tepkisini bekliyorum. "Megan sen ne saçmalıyorsun kızım, hiç dönmeyeceğim de ne demek Tanrı aşkına?" dediğinde o sesi yavaş yavaş yükselmeye başladı. "Megaaan! konuşsana kızım, ne demek artık eve dönmeyeceğim, meraktan beni öldürmek mi istiyorsun sen ya?" diye artık bağırmaya başladığında, içimden ona meraktan değil ama sinirden biraz sonra öleceksin diyordum. "Şey anne, eee şey!! Anne çok üzgünüm ama bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama bilmen gerekiyor.." derken, kafama sıkacağım mermiyi namluya sürmüşüm gibi hissediyordum ve annem bas bas bağırıyordu artık. Ufff! Daha bilmeden delirdi... öğrendiğinde cinnet geçirecek kesin! "Sen ne halt ediyorsun orda Tanrının cezası çocuk? Ne demek eve dönmeyeceğim... delirtme beni Megaan!" "Anne lütfen sakin ol.. dönemem anne, çünkü... çünkü ben evlendim!" dedim bir anda. Ah Tanrım bu birinci raunttu ve annemin o sıkı yumruğunu yüzümde hissedebiliyorum. "Neeee! Evlendin miii?" diye öyle tiz bir çığlık attı ki, bir an sağır oldum sandım ve telaşla ahizeyi kulağımdan uzaklaştırdım. Ama annemin dişi kediler gibi hırlayan nefesini ahizeyi tekrar kulağıma dayadığımda duymamam mümkün değildi. "Evet anne evlendim ve çokta mutluyum," diye yalanıma devam ettim. Ah Tanrım gerçekten o günleri görebilsem... "Lanet olası sen çıldırdın mı? Ne demek evlendim, nasıl evlenirsin, kiminle evlenirsin, ne zaman evlendin seni gerizekalı evlat... cevap ver banaaaa!" Kadın uçtu tabii ve benimde kellemi uçuracak eline geçersem... "Cevap veer... kimle evlendin sen, seni ahmak, budala...kimle evlendiiin! Ah Tanrım... şimdi düşüp bayılacağım.. sana inanamıyorum Megan! konuşsana be çocuk!!" "Anne ben onu çok seviyorum ve çok mutluyuz... hiç olmazsa bunun için sevinemez misin?" dediğimde yine bağırdı. "Kimle evlendin seni haylaz? Yoksa Roy'un oğluyla mı?" diye sorduğunda atladım hemen. "Ne Andy mi? Tanrı korusun anne ya.. o daha bir çocuk... ben, ben onun babasıyla evlendim," dedim bir anda.. "Neeeee? Sen delirdin mi Megaaaan! Baban yaşında bir adamla mı evlendin? Senin derdin ne be çocuuk, beni öldürmek mi!! Hayır ya hayıırr... bu olmuş olamaz! Delirdiniz mi siz manyaklaaar?" Uffff! Kadın kendisini kaybetti ya! Avazı çıktığı kadar bağırıyor! Ay kalbine bir şey olur mu acaba ya? Cidden korkmaya başladım. "Anne, annecim lütfen derin nefes al... lütfen anne ya!" "Ne nefes alması bee çocuk? Kıçımdan ter akıyor benim burda.. seni elime bir geçirirsem başına gelecekleri tahmin bile edemezsin.. nasıl Roy'la evlenirsin... aman Tanrııım! O sapık herif seninle nasıl evlenir... Tanrım aklımı koruu! Cevap veeer baş belası cevap veeer!" "Anne lütfen... kocam için söylediklerin kalbimi kırıyor... evet evlendik ve birbirimizi çok seviyoruz. Ve çokta uyumluyuz, o çok güçlü bir erkek ve beni çok mutlu ediyor. Biliyorum kabul etmesi biraz zor ama gerçek bu.. buna alışsan iyi olur," dediğimde kadın deli gibi bağırdı yine.. "Neeee! Alışmak mı? Kocam mı dedin o pislik için... seni mutlu mu ediyoor? Çok mu güçlü? O pisliğin önündeki çıkıntı umrumda değil Tanrı'nın cezası.. onu gördüğüm yerde iktidarına son vereceğim, hadım edeceğim onu... ah Tanrııım... iğrenç, sübyancı pezevek...onun o gücüne, erkekliğine sıçarım ben... orospu çocuğu! Bana bunu nasıl yaptı, nasıl yapar yaa! Tanrı belasını versin.. hemen onunla konuşmak istiyorum... derhal boşanacaksın o kart horozdan! Duydun mu beniii!" Ahh Tanrım! İkinci raunta geçiyorum... lütfen yardım et bana! "Anne lütfen biraz sakin ol.. çok rica ediyorum.. bizde nasıl oldu anlamadık ve bir baktık aşık olmuşuz.. ve evlendik... Roy'da çok şaşkındı ve sana karşı suçluluk duyuyor. Bu yüzden bir süre seninle konuşamaz.. ve anne eğer sen onunla konuşmaya kalkar ve onu üzersen, bunun bedelini ödersin anne. Bırak o seni arasın.. tamam mı?" dediğimde bir an nefes alamaz hale geldim. "Ne demek bedel ödeyecekmişim, sen ne zırvalıyosun? Derhal iki gün içinde bu evliliği bitirip, boşanıyorsun, sonrada eve dönüyorsun.. asla bu içine sıçtığım evliliği kabul etmiyorum... anladın mı beni?" "Anneee! Sırf sen istiyorsun diye boşanmayacağım. Kocamı çok seviyorum ve eğer beni buna zorlarsan, seni bu dünyaya rezil ederim. Kendimi de yakarım, seni de yakarım," dedim ve ona korkulu rüyası ile saldırıya geçtim. "Eğer beni zorlarsan hiç istemesemde bu çiftlikten kaçarım, gider sitriptizci olurum, bununlada kalmam, senin kızın olduğumu gazetecilere söylerim ve emin ol çok geçmeden playboy dergilerinde çıplak resimlerimle kapak kızı olurum. Sende çok iyi biliyorsun ki beni havada kaparlar ve eğer bana bunu yaptırırsanda hayat boyu ne ben, nede evliliğimizi yıktığın için Roy seni affetmeyiz. Lütfem anne, bunları yapmak zorunda bırakma beni ve sende çok iyi biliyorsun ki dediğimi yaparım. Kocamla birbirimizi çok seviyoruz ve çok mutluyuz.. mutluluğumla oynama anne!" dedim ve şovumu bitirdim. Off Tanrım çok yoruldum. Ama asıl şovumu daha yapmadım ve birden deli gibi ağlamaya başladım. Duydukları karşısında şok geçiren annemin deli gibi korkmaya başladığından emindim ve şimdi asıl duygu sömürüsüne geçiyordum. "Yalvarırım anne... bu kadar mutluluğu çok görme bana.. inan bizde çok üzgünüz.. Roy senden çok utanıyor.. ona ihanet ettim, basıl bakarım yüzüne bundan sonra diyır sürekli ve kendisini yiyor resmen ve o bu durumdayken onu ararda beni bırakması için ikna edersen, seni hayatım boyunca affetmem ve az önce söylediğim her şeyi yaparım anne.. bundan emin olabilirsin.. söz ver bana... kocamı o seni aramadan aramayacak ve onu ikna etmeye çalışmayacaksın... son sözüm bu.. artık kapatmalıyım, seni seviyorum anne," dedim ve bir şey söylemesine fırsat tanımadan telefonu kapadım. Derin bir nefes aldım ve hiç oyalanmadan salondan çıkıp, odamın yolunu tuttum. Yatağıma yattığımda hala annemle konuştuğuma inanamıyordum ve yüreğimde bir yerlerde biliyordum. Annemle olan bu savaşı kazanmıştım peki ya sahte kocam Roy! Onunla ne yapacaktım? Korkum bedenime hakim olunca titredim. Ah Tanrım! Lütfen bana yardım etmeye devam et! * * * * *
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD