Annesi öleli bir ay oldu. Düzgün yemeyen içmeyen Aden, bugün halsiz düşen bedenini ayakta tutmak için, Güzide hanımın ısrarı sonucunda bir kaç lokma aldı.
Sessizce yemeğini yedikten sonra yatağına yatarak, beyaz örtüsünü kafasına kadar çekti.
Düşünmeyi bile bırakmıştı Aden. Bir şey hissettirmiyor, haftalardır neden yaşadağını sorguluyordu.
Gözleri pencere dikili, güneşin batışına kadar izledi.
Bir kaç dakika sonra; aşağıdan duyduğu seslerin içinden Mihre'nin sesini seçebildi.
Yerinde doğruluğunda hemen camının önüne giderek yere oturdu.
Balayından dönen çift, ziyarete gelmişti. Aden, bahçede sandalyede oturan Efken'i inceledi. Geriden bakıyordu ve odasında ışık olmadığı için onu kimse göremezdi.
Meliha ve Mihre, Efken'in yanına giderek koyu bir muhabbete başladılar. Kapısı açıldı Aden'in
" Güzel kızım, camın kenarında durma misafir geldi."
" Burada mı kalacaklar? " sesinde duygusuz bir soğukluk vardı.
Mihre'nin üstündeki şort pijama takımını gördüğü vakit anlamıştı genç kız ama sormak istedi..
" Evet kızım."
Aden başka bir şey sormadan izlemeye devam etti. Güzide onun bu hallerinden korkuyordu. Farklı şeyler düşündüğünü anlayabiliyordu ve onu tedirgin ediyordu.
Güzide, kızın akşam yemeği tepsisini yatağa bırakarak odadan çıktı. Aden, halsiz hareketlerle gidip tepsisini aldı ve penceresinin önüne yere koydu. Bağdaş kurup otururken beyaz elbisesi kirlenmesin diye yukarı çekti.
Fersiz bakışları bahçede ki ailenin üstündeyken, çatalına batırdığı makarnaları yemeye koyuldu.
Efken'in, Mihre 'yi dinlerken ki gülüşünü izledi. Meliha'nın tırnaklarına bakarak gülümsemesini. Mihre'nin heyecanlı el kol hareketlini...
🐽🐽🐽🐽
" O kadar özledim ki anne seni." diyen Mihre, yerinden kalarak annesine sarıldı.
" Ben seni daha çok özledim. Baban da işten güçten kafasını kaldırmıyor. Çok yalnız kaldım." dediğinde yapmacık şekilde üzüldü.
Bir kaç hafta önce Meliha ve Sancak resmi nikahı kıymışlardı. Mihre balayında iken onu görüntülü arayarak müjdeyi vermişti.
" Yarın da sen bizde kal anne. "
" Aaa, yeni evli çiftsiniz. Olmaz öyle. " dediğinde Efken araya girdi.
" Annemlerin evine geçmeden benim bekar evinde kalacağız bir süre. Rahat edersiniz." dedi.
Meliha ikna oldu ve tebessüm ederek gözleriyle onayladı.
" Ay anne ben sana ne anlatacaktım. Yıldız hanım yakın zamanda büyük bir parti düzenliyor. Sende davetlisin. "
Aslında annesi davetli değildi ama onu çağırmak için kimseden izin almayacaktı.
" Ne için?"
" Öylesine veriyor. İşlerinden dolayı arkadaş ortamından uzak kalmış onlarla tekrar kaynaşmak içinmiş."
" Elbette gelirim. " diyen Meliha hevesli görünmüyor gibi davrandı ama aklından davete kimlerin geleceğini şimdiden düşünmeye başladı.
....
Aden yemeğini bitirdikten sonra tabağını ahşap küçük masaya bıraktı ve kitaplarının yanına gitti. Bir ayda sürekli ansiklopedi okumuş romanlarına el sürmemişti. Uzun süreden sonra, ilk defa kitap okuyacaktı.
Wulf Durn- Oyunbaz kitabını alarak ilk sayfasını açtığı sırada tekrar pencerenin önünde bağdaş kurarak oturdu. Bu yazarın iki kitabını daha okumuş ve sevmişti. Gerilim, psikoloji kitapları şu sıralar ki ruh haline çok uyuyordu.
Saçları ensesini hafif terletince bileğinde ki pembe lastik tokayla saçalarını tepeden topuz yaptı. Bir ev topuzunun en güzel haliydi.
İlk sayfalarında kitabın içinde süzülen Aden, bakışlarını kaldırarak bahçeye arada bakıyordu.
Meliha, ilk masadan kalkan olmuştu. Aden başını dikleştirerek kadının içeri girişini izledi. Gözleri ifadesiz, ruhu çok sakin gibiydi. Tekrar kitabına çevirdi gözlerini...
Resmen kitabı yarılamıştı Aden. Ne kadardır okuyordu bilmiyordu ama ağrıyan ensesinden dolayı kitabı kapattı ve kucağında bıraktı. Bahçede kimseler yoktu. Ne ara içeri girdiklerini görememişti.
Yerinden kalkan Aden, ranzasının altına sakladığı anahtarı eline aldı. Kafasında neler geçiyor, kendisi de bilmiyordu.
Saat gece on ikiyi geçtiğinde anahtarı kilide sokarak, çevirdi yavaşça. Kapı açılırken ses çıkarmaması işlerin yolunda gittiğinin habercisi gibiydi.
Merdivenleri yavaşça indiğinde, Meliha'nın odasının önüne geldi. Kapıyı yavaşça aralayan genç kız kadını yatağında uyurken gördü. Dudaklarında sinsi bir gülümseme belirirken, adımlarını geriye çekerek bu sefer Mihre'nin odasının kapısını açtı. Oldukça profesyonel açıyordu kapıyı. Nasıl ses çıkarmadan açacağını yıllar önce öğrenmişti.
Mihre ve Efken birbirine sarılmış şekilde uyuyordu. İfadesizce onları bir süre izledikten sonra kapıyı kapattı. Meliha'nın kapısına yandan bakış atarak aşağı indi. Evde gezen bir fare misali ilerliyordu.
Aşağı katta, Sancak'ın çalışma odasının önünde durdu. Kapıyı yavaşça aralarken içeri kafasını soktu. Sancak, masada uyuya kalmış şekildeydi.
Aden sessiz adımlarla içeri girdi. En ufak bir heyecan, korku hissetmiyordu. Oda da sadece duvar saatinin tik tak sesi vardı. Agşap kokusu ağırlıklı, loş bir ışıkla aydınlanıyordu.
Normalde, odasından çıkma düşüncesi onu titretirken bir ay da ne olmuştu da Sancak'ın çalışma odasına kadar girebildi. Üstelik ona bu kadar yakın..
Üvey babasının tam arkasında durdu Aden. Beyaz elbisesinin cebine soktu elini ve yüzünde şeytani bir tebessüm belirdi. Başkası görse ürperirdi...
****
Sabahın erken saatleriydi. Evde büyük bir gürültü vardı. Aden yatağında esnedi ve yüzüne bir kaç karış uzakta kalan tavana baktı.
Kurşun kalemle 12 yaşında çizdiği yıldızı izledi. Silikleşmiş ve yok olmak üzereydi.
Kulağına ambulans sesi duyuldu. Ardından polis aracının siren sesi. Gözlerini kırpıştırarak başını sağa çevirip kapısına baktı.
Aşağıda ki sesleri dinlemeye çalıştı.
Mihre'nin bağrışı bütün evi iletince duydu o kelimeyi Aden.
" Baba!"
Mihre'nin acıyla babasına seslenişi, ona küçüklüğünü hatırlattı. Sonra babasının ölümünden sonra yaşadığı hayat, film şeridi gibi geçti gözünün önünden.
Yatağında ağrı hareketlerle kalktı. Çıplak ayakları zemine değdiği vakit ürperti hissetti.
Ayaklandı ve kapısının önünde durdu. Yere çöktü ve kulağını kapıya dayadı.
" Anne... Anne babam iyi olacak değil mi?!"
" İyi olacak kızım merak etme!"
Aden, seslerdeki telaşı, korkuyu ve acıyı duyunca dudağının kenarları hafif yukarı kalktı. Haz duymuştu, bu günü yıllardır bekliyor gibi hissetti. Belkide bekledi ama kendisi hiç bir zaman farkında değildi.
Yerinden doğruldu ve ayaklarını sürüyerek yatağına uzandı. Soluna döndü, ellerini yastığının altına soktu ve bacağını karnına çekti hafiften.
Yüzünde huzurlu bir tebessüm belirirken, yarım kalan uykusuna devam etti.