Aden, endişeli gözlerle karşısında ki adama baktı.
Sorar gözlerle bakmaya devam etti Efken.
" Benn...ııı... ben Mihre 'nin kuzeniyim!" dedi bir çırpıda.
" Bana senden bahsetmedi, üstelik kuzeniysen neden hiç görmedim seni?" aklına sadece bu geldi o an. Gittikçe saçmalamaktan korkuyordu.
" Uyuyacağım odamdan gider misiniz lütfen?" dedi Aden, kendini sakin tutmaya çalışarak. Yanlış bir şey söylemek istemiyordu. Yarına kadar bir bahane bulacağını düşündü.
" Bu.... senin odan mı?" derken kaşlarını havaya kaldırarak baktı. Bir insanın yaşayacağı konfordan, üstelik Mihre'nin kuzeni olarak yaşacağı bir odadan çok uzaktı.
" Evet, çıkar mısın?" dedi. Efken'in bir an önce bu odadan çıkmasını istiyordu.
" Peki, izinsiz girdiğim için özür dilerim."
Efken yavaşça odadan çıktı. Aden tuttuğu nefesini bırakarak , titreyen bacaklarıyla yatağına yattı. Baş parmağının kenarlarını dişleriyle kemirirken, düşünmeye başladı. Yarın kıyamet kopmadan nasıl halledeceğini düşündü.
********
Sabah, Aden erkenden uyandı. Kulağı hep aşağıdaydı. Efken karısına onu sorduğunda ne yapacaklarını merak ediyordu. Bir kaç saatin ardından, Aden'in odasının kapısı açıldı. Karşısında Mihre, ona öfkeyle bakıyordu. Dayak yiyeceğini düşünen kız kendini tam hazırlamıştı ki, Efken arkasından belirince derin bir nefes aldı.
" Aşağı gel, konuşalım."
Mihre renk vermemeye çalışıyordu. Sabah, Efken ona yukarıda ki kuzenini sorduğunda şok geçirmişti genç kız. Ne diyeceğini bilemedi ve kekeledi. Efken merak ettiği ise , it bağlasan durmayacak yerde o kızın neden yaşadığıydı.
Beyni durdu Mihre'nin ve annesinden yardım istemek istesede Efken'den dolayı bir şey diyemedi.
Aden, onların arkasından ilerleyerek aşağı indi. Meliha , Aden'i merdivenden inerken gördüğünde şaşkınlığını gizleyemedi. Efken olmasa onu yaka paça yukarı götürmek istedi.
" Mihre, neler oluyor?"
" Onu ben sormak istiyorum Meliha hanım, tam olarak neler oluyor bu evde?"
" Nasıl yani?" diyerek zaman kazandı Meliha. Efken, kadının önüne geçerek eliyke Aden'i gösterdi.
" Bu kız yukarıda, yaşanılmayacak bir odada yaşıyor. Ne zamandan beri orada. Üstelik neden bilmiyoruz ? Ben nişan günü onu gördüm ama Mihre kimse yok dedi yanlış görmüşsündür, misafirdir diye geçiştirdi. "
Efken, açıkçası durumu nasıl açıklayacağını bilemiyordu. Ne sormasını gerektiğini de.
Meliha, üçlünün gözlerinde mekik dokudu. Ne söyleyeceğini bilemiyordu.
" Ben istedim. "
Efken, arkasında ki kıza döndü.
" Bu koca evde, onca güzel oda dururken sen mi istedin?" diye sordu Aden'e.
" Evet ben istedim. Ailemi feci bir trafik kazasında kaybettim. O arabının içinde bende vardım. Annem ile babamın ölümüne şahid oldum. Teyzem bana sahip çıktı." dediğinde Meliha 'ya baktı.
" Ama o oda..? " derken, Aden ne söylemek istediğini anlayabiliyordu genç adamın.
Karanlık, kasvetli, havasız ve harabe bir çatı katı...
" Büyük bir travma yaşadım. Kimseyle konuşmak görüşmek istemiyordum. Bu eve geldiğimde oraya saklandım beni çıkartamadılar. Sonra orada bana bir yaşam alanı yaptılar.
Tadilat yapamazlardı, çünkü asla o odadan çıkmıyordum. İlk zamanlar çok hırçındım, teyzem ve Mihre'ye zor zamanlar yaşatmış olabilirim. Ailemin maddi durumu iyi değildi o yüzden evimizdeki eşyalar da öyle.
Teyzem, kendimi güvende hissetmem için evimizdeki mobilyaları getirdi ve oraya yerleştirdi. Bu bana çok iyi geldi. Kimseye söylememelerini ben istedim. Bana acıyarak baksınlar istemiyordum. Ailem ölmüştü ve ben ölmediğim için kendimi suçlu hissettim. O yüzden varlığımdan kimsenin haberi olsun istemedim, onların bile odama girmesi yasaktı. "
Aden, gece uyumadan önce kafasında kurguladığı şeyleri bir bir söylerken en çok Meliha ve Mihre şaşkınlıkla dinledi.
" Anladım.. ben üzgünüm ailen için.. "
" İşte bu bakışları görmemek için istedim. " dedi Aden. Efken ona acıyarak bakıyor gibiydi. O sıra aklında başka şeyler geçti Aden'in.
Bu yalanlara bile ona bu kadar acıyarak bakıyorsa, gerçekte yaşananları söylese kim bilir nasıl bakardı.
" Evet, biz Aden'e çok söyledik ama o tercihini bu yönde kullandı." dedi Mihre. Mihre, öfkeli olsada aklına bile gelmeyecek bu yalanlar, işine geldi.
Efken inanmıştı ve kendini kötü hissetti. Karısını az kalsın suçlayacaktı.
" Ben odama gidiyorum, rahatsız etmeyin lütfen." diyen Aden merdivenlerden bir kaç adım çıkmıştı ki, durdu ve Meliha'ya döndü.
" Teyzecim, eniştem için çok üzgünüm. Geç haberim oldu, umarım tez vakitte iyileşir."
Meliha, kızın gözlerinde ki zafer gülümsemesini görünce dudağının kenarı seğirdi. Yapmacık şekilde hafif tebessüm ederek; " Teşekkürler." dedi. Dişlerini kırarcasına sıkıyordu.
" Aklıma hiç gelmezdi onu bu halde görmek. İyi insanlar, her zaman zor sınavlarla imtihan ediliyor. Allah sabır versin. " diyerek arkasını tekrar döndü ve merdivenleri adımladı.
Dolaylı yoldan, herkes hak ettiğini yaşar demişti...
Mihre ellerini yumruk yaptı, tırnakları avuç içlerini acıtmıştı. Meliha yediği manidar laflara karşı sadece sertçe yutkunabildi.
Aden ise... yüzünde zafer gülümsemesiyle odasına ilerledi.
İçinden şunları söyledi: " Savaşım şimdi başlıyor..!"
🐈🐈
Aden'in odasına çıkmasıyla birlikte, Efken ve diğer iki kadın salonun koltuğunda oturuyorlardı.
İlk başta büyük bir sessizlik vardı.
" Rahatladın mı Efken, öğrendin?" diye sitemle konuştu Mihre ona bakarak.
" Ben sadece merak et-"
" Sabah meraktan çok kuşkuyla yaklaştın bana. O kızı orda bizim turtuğumuzu ima ettin resmen."
" Özür dilerim öyle bir şey aklımdan geçmedi. Gizlemenize anlam veremedim sadece ama şimdi anlıyorum." dediğinde, Mihre ona yüz çevirdi.
Manipülasyon taktiğine geçmişti.
" Ama yine de bu şekilde olmaz, yeğeninizi orada öyle bırakamazsınız. Havasız ve rutubetli. Hasta olacak. "
Meliha, içindeki öfkeyi ona yansıtmamak için direndi. Yüzüne ' SANANE!' diye bağırmak istiyordu.
" Ne yapabiliriz ki, çok denedik ama kabul etmedi. Sen duydun söylediklerini. "
" Doktor desteği almalı. Travma geçiren birini kendi başına bırakmak olmaz. Ne kadar orada yaşayacak ki! Kaç aydır orada?"
Mihre, 10 yıl diyemezdi tabi.
" Bir yıl oldu olmadı. " diyebildi.
" Bir yıl mı?! Bir yıl orada mı yaşıyor bu saçmalık. Tanıdığım çok iyi bir doktor var, onunla konuşayım ve Aden ile ilgilensin."
Mihre, Efken'in olayı deşmesine dayanamıyordu. Konuyu kapatmak istedi ama şüphe çekmek istemediği için ilgili bir kuzen gibi görünmek istedi.
" Aden ile konuşurum hayatım. Çok doktora götürdük ama hepsini kovdu, kriz geçiriyor. "
" Bu kadar vahimse daha kötü. Acil bir destek almalı. Hiç değilse o odadan çıksın."
" Oğlum, zaten canım burnumda kocamı kaybediyordum ben az kalsın. Anlıyorum düşüncelisin ama en az bizde senin kadar düşündük. Yetinmedik uğraştık. Biraz acımı yaşamak istiyorum, Sancak'ı o şekilde görmek beni mahvediyor sonra konuşalım bu konuyu olur mu? Kime üzüleceğimi şaşırdım. "
" Tabi haklısınız, düşünemedim. " diyebildi genç adam. Kadın haklıydı kendince o yüzden bu işi kendisi halletmek istedi.
Meliha, yerinden kalkarak odasına geçti. Telefondan kızına mesaj attı.
- Efken'i ne yap ne et evden gönder! -
Bir an önce hıncını Aden'den almak istiyordu.
Efken, Mihre'nin ihtiyaç duyduğu bir kaç eşyayı evlerinden getirmek için çıktıp gitti. Mihre annesine haber verdikten sonra ikili, hiddetli adınlarla çatı katına çıktı.
Kapıyı öyle bir gürültü ile açmışlardı ki; Aden yerinden sıçradı. Yatağından kalkarak camın önüne geldi.
Korkuyordu ama sonradan artık korkmaması gerektiğini kendine hatırlattı .
" Seni sıçan!"
Meliha, ona öfkeyle bağırıp saldırmaya yeltenirken;
" Gerçekleri damadına söylememi istemiyorsan, bana dokunma!"
" S-sen nerden aldın bu özgüveni ha? Efken seni elimden kurtarır mı sanıyorsun!"
" O zaman beni 10 yıl bu odaya hapsettiğinizi ve anneme yaptıklarınızı her şeyi anlatırım. Beni artık saklayamazsınız! " diye bağırdı.
Aden, ilk defa bu kadar kararlı ve soğuk kanlıydı. Bağırtısı onu da ürpertti, bir yabancıdan çıkmış gibi...
Aslında öyle de denebilirdi. Aden bu yeni haline, dik duruşuna... yabancıydı.
" Seni öldürürüm! " diyen Mihre, kızın saçından tuttu. Aden gözlerini kırpmadan baktı ona.
" Beni öğrendikten sonra ortadan kaybolursam kocan ne düşünür sence? Üstelik dedemin mirasını almak için bana ihtiyacınız var öyle değil mi? Dedemin tek torunuyum. " diyerek alayla güldü.
Mihre sinirden ve çaresizlikten ağlamak üzereydi.
" Çek elini!"
Mihre, kızın kafasını iterek bıraktı.
Aden bozuntuya vermedi, zaten etkilenmiyordu bu tür zorbalıklara. Alışmıştı...
" Kural bir, odamı sadece ben kilitleyeceğim ve anahtar sizde olmayacak, kur-"
" Sürtük, bir de kural mı koymak haddine! "
" Kural 2!" diyerek bağırdı, sözünü kesen üvey annesine. Meliha sustu ve bekledi.
" Kural iki; bana dokunmayacaksınız, Efken'e anlattığım yalanı sürdürmemi istiyorsanız bana asla dokunmayacaksınız! İstediğim zaman istediğim yere giderim.. Karışmayacaksınız! "
" Nerden bileceğiz polise gitmeyeceğini. Dedeni arar getirtirsin."
" Merak etmeyin, o kadar ucuz yırtamazsınız. Benim 10 yılımı zehir eden sizi, bu kadar kolay cezalandırmak istemem. Kendi isteğinizle gitmek isteyeceksiniz bu evden! Üstelik... " derken sinsice ve alayla sırttı.
" Üstelik, Kocanın o yatakta çürüdüğünü kendi gözlerimle görmek istiyorum. "
Meliha, elini kaldırdı ona tokat atmak için ama kızın 'sıkıyorsa vur!' bakışı, onu durdurdu.
" O günleri göremeyeceksin! "
" Görelim bakalım, kim neyi görecek?" dedi Aden.
Meydan okuyan bakışı iki kadını delirtiyordu. Mihre daha fazla dayanamadı, hırsından ağlayarak indi aşağı.
" Çık odamdan şimdi."
" Pişman edeceğim seni, o uzayan dilini keseceğim, lime lime edeceğim. Biraz sefasını sür bu kozunun. Ondan sonrasını sana zevkle göstereceğim!" dedikten sonra çıktı Meliha odadan.
Aden titreyen elleri ve bacaklarıyla koşarak kapıyı kilitledi. Sırtını kapıya yasladıktan yere diz çöktü.
Ağlıyordu.... Titreyerek ağlıyordu. Ama gülümsüyordı da.
Bu güçlü duruşuna, yıllarca içinde kalan öfkesini dışarı salışına... Sevdiği bu hisleri yaşadığına... Mutluluktan ağlıyordu.