GİRİŞ

497 Words
Evet şu anda bir düğünün ortasındayım. Ama ne kadar sıkıldığımı bilemezsiniz hayır yani gelin ve damat sevişecek diye bu kadar tantana ne anlamıyorum. Bana ne sanki onların sevişmesinden ya sanki ben mi sevişeceğim. Daha fazla orada kalmaya dayanamayarak düğünü terk edecekken Sema beni durdurdu. "Kız Gonca, Gonca iki saattir sana sesleniyom ne diye bakmıyon." diye duyduğum da ona doğru düz bir ifade ile baktım. "Duymamışım ne var söyle?" dediğim de kaşları çatıldı. "Kız Allah rızası için şunu bizim eve götürsene he biliyon bugün eve uğrayamayız amcam da evde tek kaldı." dediğin de gözlerimi baydım. "Bana ne" dediğim de şaşkınlıkla gözlerini açtı. "Kız ben senin yakın arkadaşın değil miyim ha? Ben sen bir şey isteyince aynısını yapmıyor muyum? Ne olur ki götürsen biliyon durumları amcam yapamaz bir şey ee bizde yarın öğleye doğru ancak evde oluruz ne olur ki sanki götürsen." dediğin de bir gün bunu başına kakacağını biliyordum. "Değilsin ayrıca başıma kakmak için fırsatını mı bekliyordun?" dediğim de gözleri hüzünlenmişti. "Ne kakması ben sen erkek evine gelmezsin zaten tek kalıyon evde diye demiştim ama bunu düşüneceğini bilseydim hiç demezdim. Tamam var git yoluna ben götürür sonra da geri dönerim." dediğin de ifadesiz gözlerle onu izliyordum. En sonunda elinden bir hışımla eşyaları alıp söylene söylene onların evine doğru gitmeye başladım. Ya ya kesin başıma kakmıyordu olanları neyse en azından yaptığı şeyin altından kalmazdım böylece. Evlerine vardığım da bu karanlık ve sessizlik ürkütmedi desem yalan olurdu. Zaten köyün biraz dışına olan tek ev Semaların evindiydi. Neden böyleydi bilmiyorum ama bu ev ilk defa şu an biraz korkutucu gelmişti. Onun haricinde ben bu evi severdim. Herkesten uzaktı her ne kadar Sema'nın aksine de olsa. Poşetin içine elimi daldırıp içinden anahtarı alıp kapıyı açtım. Neden zile basmadın diye dediğinizi duyarım ama saat gecenin on ikisi ve Hamza abi şu anda yatıyordur rahatsız etmek istemezdim. Zaten hemen mutfağa koyar kendi evime geçerdim. Kapıyı açtığım da sessizce içeriye geçtim. İçeriden gelen su sesi ile elimdekileri mutfağa koyduğum da sesin geldiği yöne gittim. Banyodan geliyordu ses, yavaşça banyoya yaklaştığım da açık kapıdan Hamza abinin yıkandığını gördüm. Normalde yapmamam gereken bir şeyi yapıyordum. Onu izliyordum, yıllarca koruyuculuk ve şehir de çalışmasının avantajı olarak uzun ve yapılı bir vücudu vardı. Aslında bizim köydeki bu yaştakiler hep böyle yapılıydı. Ama tabii ki Hamza abi içlerindeki en yapılı bir kişiydi. Onu izlerken boğazım kurumuştu. Kalçaları güzeldi hele pazoları insanı sıkıca sarılası geliyordu. Ne kadar süre izledim bilmiyorum ama onun her hareketini izliyordum. Açıkcası bunu gizli de yapmıyordum çünkü şu bir gerçek ki aklımı kaybetmiştim. Ben onun her hareketi kutsalmış gibi izlerken birden bana dönüp konuşmaya başladı. "Gördüklerini beğendin mi bari? Ne kadar daha izleyeceksin?" diye sorduğun da lâl olmuştum. Gözüm onun aletine takılmıştı ve gözlerim korkuyla büyümüştü. Çünkü büyüktü hem de baya büyük ee boşuna dememişler heybeti büyük olanın aleti de büyük olurmuş diye ama inanın kim dedi şu anda onu bile hatırlamıyorum. Ben onun aletine bakarken o bana yaklaşmıştı bile elimden hızla tutup beni içeri çekerek banyonun kapısını kapatıp beni kapıya yapıştırdı ama kendini de bana yapıştırmıştı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD