“Hayır.” dedim kelimeyi vurgulayarak. Abim, Connor ve ben, Connor’ın çalışma odasında, ordumdaki konumum ve savaş hakkında konuşuyorduk. “Hayır mı? Prenses Rosalinda burada önemli bir konu konuşuyoruz ve tüm diyeceğiniz bu mu?” Connor bana bağırırken masanın üzerine doğru eğilmişti. Üzerinde zırhların içine giyilen beyaz gömlek altında ise deriden bir pantolon vardı. Siyah saçları özensizce arkaya doğru taranmıştı. Gözleri kahverengiden çok siyah gibiydi. Ve sinirliydi. Çok sinirli. Tıpkı benim gibi. “Evet, tüm diyeceğim bu. Kusura bakma ama ben bu krallığa ait değilim. Yasağımın kalkması ya da prenses olmam da bunu değiştirmiyor. Senin emir verebileceğin biri değilim. Bana ordumu nasıl yöneteceğimi söyleyemezsin. Beni ve ordumu boyunduruğun altına alamazsın.” Son cümlemi biraz bağırara