NURCİHAN'DAN
Yepyeni umutlarla dolu sabaha odama vuran güneş ışıkları ile gözlerimi açtım. Bu sabah çok heyecanlı bir o kadar da tedirgindim. Okuldan derece ile mezun olduğun için iş bulmam zor olmamıştı. Ülkenin en ünlü mimarlık şirketinde mimar olarak çalışacaktım.
Yataktan kalkıp hemen lababoya gidip işleri mi hallettim. Ardından dolaba yönelip ne giyeceğime karar verdim. İlk gün için oldukça sade ve şık olmak istiyordum. Siyah dar paça kumaş pantolon yine siyah blazer ceket ve içerisine toz pembe askılı bir body giydim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra çok hafif bi makyaj yapıp kol çantama telefonumu anahtarlarımı ve birkaç gerekli eşyamı alıp odamdan çıktım. Mutfakta kahvaltı hazırlayan arkadaşım kardeşim can yoldaşım Elif'e günaydın deyip hemen ayaküstü birkaç lokma yedim. Elif Nurcihan bu ne acele doğru düzgün kahvaltı yap yetişirsin dedi ama ben ilk günden geç kalmak istemiyorum dedim ve yanağından şans öpücüğümü alıp gülerek vestiyere doğru gidip topuklu ayakkabılarımı giyip evden çıktım.
Apartmandan çıkıp taksilerin geçtiği ana caddeye kadar yürüdüm. Bir taksiyi durdurp bindim ve gideceğim adresi söyledim.Atabey Holdinge gidelim lütfen. Taksi yaklaşık 45 dakika sonra holdingin önüne varmıştı ücretimi ödeyip indim taksiden. Holdingin dış tasarımı oldukça sade ve şık olarak dizayn edilmişti. İşte ilk günüm olacağı için oldukça heyecanlanmıştım ve derin bir soluk alıp heyecanımı bastırarak holdingin kapısından içeriye girdim. Girişte güvenlik masası vardı ve işe başlıyacağımı söyledim beni sekreterlerin olduğu kısma yönlendirdi. İkinci kata çıktım bu katta halkla ilişkiler ve muhasebe departmanı bulunuyordu. Sekreterlerden birinin yanına gittim.
Merhaba ben yeni mimar Nurcihan Çakır bugün ilk iş günüm rica etsem odamın yerini öğrenebilirmiyim dedim ama kızın yüzünde anlamlandıramadığım bi şaşkınlık olmuştu.
E-evet tabiki Nurcihan hanım öncelikle hoşgeldiniz ben Mine dedi hafif kekeleyerek.Ardından asansöre bindik ve onbeşinci kata çıktık. Asansörden inince iki tarafa giden uzun bi koridor vardı duvarlarda baktıkça insanın içine huzur veren at resimleri olan tablolar vardı.Üç oda geçtikten sonraki odaya girdikve Mine burası sizin odanız dedi. Oda ne büyüktü nede küçük kapıdan girince tam karşıda tamamen cam pencere vardı bütün şehir manzarası görünüyordu. Camın önünde çalışma masası ve masanın önünde iki tane siyah tekli deri koltuk arasında da orta boy bir şehpa vardı. Nasıl beğendiniz mi? diye sordu Mine. Teşekkür edip çok beğendiğimi söyledim.
Mine; Nurcihan hanım siz odanıza yerleşin bende Ayaz beye sizin geldiğinizi söylüyorum sizinle tanışmak istiyordu.
Tamam Mine tekrar teşekkürler dediğimde rica ederim dedive odadan çıktı. Yaklaşık beş dakika sonra Mine tekrar geldi ve Ayaz bey sizi odasında bekliyor dedi.Mine'nin eşliğinde odanın kapısına kadar geldim. Kapıyı tıklatıp gel komutu ile içeriye girdim.Ayaz bey dosyalara bakıyordu ve bana bakmadan hoşgeldiniz buyrun Nurcihan bey oturun lütfen diyince şoke oldum.
Ne diyeceğimi bilemeden sadece hoşbuldum Ayaz bey dedim ama Ayaz bey hızlı bi şekilde kafasını kaldırıp yüzüme baktı.
Şaşkınlığı çok belliydi. Ayağa kalktı afedersiniz diyip koltuğa oturmam için eliyle koltuğu işaret etti. Koltuğa oturana kadar gözlerini gözlerimden ayırmadı.
Ayaz bey esmer tenli siyah gözlü kirli sakallı siyah saçlı oldukça yakışıklı bir erkekti.Giydiği beyaz gömleğin altından vücut kasları belli oluyordu.
Adeta bir yunan tanrısı gibiydi. Midemde kelebekler uçuyordu sanki, kalbim hiç bu denli atmamıştı yoksa yeniden atmayı mı öğreniyordu. İçimden bi ses bundan sonrasının çok zor geçeceğini söylüyordu...