AYAZ'DAN
Ben Ayaz Atabey daha küçük yaşlardan beri hem aile şirketimizin hemde babamın karanlık dünyasında ki krallığının başına geçmek için yetiştirildim. Sonuç öylede oldu ama bununla kalmadı tabi. Şirketin başına geçer geçmez ailem beni evlendirmek için büyük uğraşlar verdi. Ben evlenmek istemediğimi söyledikçe ısrar üzerine ısrar ediyorlardı. Ben kendimi karanlık dünyama işime adamış kendi bildiğim doğrudan çıkmadan hayatıma devam etmek istiyordum ki, başıma böyle bir aşkın geleceğini hiç tahmin etmemiştim.
Şirkette mimar eksiğimiz vardı ve bunun için üniversitelerden okulu derece ile bitiren genç mimarlarla çalışmak için birgün bir üniversiteye gittim ve rektörlük bölümüne görüşmeye giderken bir kız gördüm.İlk gözleri dikkatimi çekti sonra açık bıraktığı uzun siyah saçları. Bir kız arkadaşıyla sohbet ederek yürüyordu. Bir an öyle bir gülümseme belirdiki yüzünde, işte o an dünya benim için durdu gibi hissettim. Sanki kalbim atmayı unuttuda ben Ayaz Atabey yeraltının, karanlık dünyanın korkulan düşmanına acımasız mafyası bir gülüşle öldüm sandım. İşte o zaman kendi kendime dedim işte evleneceğim kız. Ben nasıl dalmışsam o güzel gözlere yanıma gelen dekan Ahmet beyin adımı seslenmesiyle farketdim.
"Afedersiniz Ahmet bey fazla vaktim yok hemen konuşalım" dedim, ki o güzel kızı bulup kim olduğunu öğrenmek istiyordum.
Yaklaşık yarım saatlik görüşmeden sonra işim bitti ve üniversitenin bahçesine, kefeteryaya, kütüphaneye aklıma gelen heryere baktım ama bulamadım. O güzel gözleri göremedim. 2 ay boyunca hergün geldim gittim taki okullar tatil olana kadar ama bulamadım. Hergün acaba birkez daha görebilirmiyim umuduyla geliyordum ama malesef birdaha hiç göremedim taki bugüne dek.
Üniversiteden mezun olup şirkette mimar olarak işe başlayan yeni mimarımız odama geldiğinde buyrun Nurcihan bey diyerek kafamı incelediğim ihale dosyasından kaldırmadan içeriye davet ettim ve hoşbuldum Ayaz bey diyen sesle kafamı kaldırıp karşımdaki kişiye baktığımda iki şoku aynı anda yaşadım. Aylardır aradığım kız tam karşımdaydı ve ben o an anladımki kaderimiz birlikte yazılmış.Hemen afedersiniz ben gelen kişinin dosyasını incelemediğim için sadece ismini biliyordum ve Nurcihan ismini bir erkek olarak düşünmüştüm diyerek saçma sapan bir şekilde durumu kurtarmaya çalıştım.
"Nurcihan önemli değil Ayaz bey ben alışığım genelde hep erkek sanıyorlar zaten dedi"
"Merekımı maruz görün lütfen isminizin anlamı ne" dedim çünkü ismi çok farklıydı ve tuhaf bi şekilde ona çok yakışmıştı.
"Dünyanın ışığı demek" dedi, içimden benimde dünyamın ışığı dedim.
Nurcihan "İsmimi kim koydu bilmiyorum beni yetimhanenin havlusuna bıraktıklarında bir kağıtta sadece ismim yazıyormuş" dediğinde çok üzülmüştüm. Kimbilir neler neler yaşamıştı bügüne gelene kadar.
Biraz şirket ve işlerin işleyişinden konuştuk yapılması gereken projelerle alakalı bilgiler istedi benden. Belli ki biran önce çalışmak istiyordu. Ardından müsade isteyip odasına gitti, bense ağızım kulaklarımda dudaklarımda ise Nurcihan ismi. Çok mutlu olmuştum aradığım güzel gözleri bulmuştum sonunda. Artık bundan sonra tek birşey kalmıştı geriye Nurcihanı kendime aşık etmek için elimden geleni fazlasıyla yapacaktım. Hemen sağ kolum Samet'i çağırdım.
Buyur abi dediğinde yeni gelen mimar Nurcihan hanım için en iyi iki adamımızı ayarla farkettirmeden gece gündüz peşinde olacaklar, eğer tırnağı acırsa ölümlerden ölüm beğensinler dedim.
Samet gülerek "sonunda yengeyi buldun mu? abi" dedi.
"Buldum koçum buldum çok şükür"
"Abi keyfini kaçırmak istemem ama bi sorun çıkmış mekanda" dedi Samet.
"Ne olmuş" dedim gayet sakin bir tavırla şuan ki sakinliğime ben bile inanamadım bir an başka bi zaman olsa çok sinirlenirdim ama bugün çok sakindim.
"Mardinlinin köpekleri mekana gelip olay çıkarmaya çalışmışlar"
"sonuç" dedim. "Adamları depoya kaldırdık seni bekliyoruz" dedi.
"Sen gerekeni yaparsın başka bir sorun çıkmasın dikkat edin" dedim. Ardından Samet gitti ve aradan 5 saat geçti saat akşam 6 olmuştu. Odamdan çıkıp Nurcihan'ın odasına giderken Nurcihan da odasından çıktı. Beni görünce gülümsedi bende ona gülümsedim. Gününün nasıl geçtiğini sordum. Bir iki dakika konuştuktan sonra yemek yemeyi teklif ettim ama ev arkadaşı Elif'le işe başlamasını kutlama yapacaklarını söyledi. Israr etmedim bende nasıl olsa daha önümüzde uzun yıllar vardı. Ardından iyi akşamlar diyip yanımdan ayrıldı. Biran hiç gitmesin hep yanımda kalsın istedim ama şuan olmazdı zamanı gelince elbette bu olacak dedim içimden.
1 AY SONRA
NURCİHAN'DAN
Tam bir ay olmuştu işe başlayalı. Patronumuz Ayaz bey genç olmasına rağmen iş hayatında çok başarılı biriydi. Çalışanlarına karşı hem mesafeli hemde yerine göre samimiyetini koruyordu. Fakat onu gördüğüm ilk günden beri garip bir şekilde her gece onu düşünerek uykuya dalıyordum ve bu artık benim içimde durduramadım anlamlandıramadığım duyguların olşumasına neden oluyordu.İki gündür Ayaz bey şirkete gelmiyordu acaba şehir dışınamı gitti diye düşündüm ama şehir dışı iş anlaşması yoktu bildiğim kadarıyla ve iki gündür onu göremediğim için çok üzgündüm farkına varmadan nasılda benimsemiş kalbim onu.
Bugün ilk maaşımı almıştım eve giderken markete uğrayıp evdeki birkaç eksiğimizi aldım. Pastahane önünden geçerken çok güzel meyveli bi pasta gördüm ve aldım Elif'te bende çok seviyorduk çünkü akşam çayın yanında yerdik.Yolda yürürken nasıl olduğunu anlamadığım bir anda çantamı birisi çekiştirmeye başladı. Motorsikletli iki kişinin kapkaç saldırısına uğramıştım. Çantamı vermek istemedikçe ısrarla çektiler ama onlar motoru o kadar çok hızlandırdılar ki kendimi yerde sürüklenirken buldum. En son hatırladığım kafamın kaldırım çalışması yapıldığı için üst üste dizilmiş parke taşı yığınına çarparak gözlerimin kapanmasıydı.