Kökler toprağa gömülür, çamurun içinde kıvrılıp bükülür, karanlıklarda dal budak salar; daha doğumundan başlayarak ağacı tutsak eder ve gözünü korkutarak beslerler' "Özgür kalırsan ölürsün!"
Fahişeliğe Giriş Ve Aşk...
Bölüm: 1 ( Karanlığa Giriş! )
24.02.1998 Cumartesi Günü...
Ağlayan bebek sesini takip eden küçük Arslan , sesi takip ederek babasının çıkmasını yasakladığı çatı katına ulaşmıştı. Babasının katı kurallarının çiğnenmemesi gerektiğini küçük yaşına rağmen çok iyi öğrenmişti.
Annesi gibi kuralları hiçe sayarsa heryeri morarana kadar kemerle dövülürdü.Tekrardan bunun ne annesine ne kendisine olmasını istemiyordu küçük Arslan.
Geldiği çatı katını hızla terk edeceği zaman bebeğinin çığlık çığlığa ağladığını duydu. Küçük kıyametleri koparan bebeğe bakmadan arkasını dönüp gidebilecekmiydi ?
Tabiiki bebeği gözleri ile görmeden çatı katından ayrılmayacaktı.Yiyeceği dayağı bile göze almıştı küçük Arslan.
Ses çıkartmadan çatı katının kapısını aralamıştı. Döşemesi yırtılmış ve tozlu koltuğun üzerinde yatan, pembe baddaniyelere sarılmış iki tane kız bebek görmüştü.
Bu bebeklerin çatı katı gibi bir yerde ne işleri vardı? Arslan 6 yaşında olmasına göre baya zeki bir çocuktu. Bebeklere korkarak yaklaşmıştı.
Bebeklerden biri uykusuna devam ederken sesini duyduğu diğer bebek ağlamaya devam ediyordu. Ağlayan bebeğe yaklaşan küçük Arslan , baş parmağını uzatmıştı.
Tereddütsüz bir şekilde aniden küçük parmakları ile parmağını kavrayan küçük kıza şaşkınlıkla bakmıştı Arslan. Parmağını tuttuktan sonra bebeğin ağlamaları iç çekişlere dönüşmüştü.
Bebeğin üzerinde güven verici bir etki bırakması ile kocaman gülümsemişti Arslan. Bebeğin üzerine eğilerek alnına küçük bir öpücük bırakmıştı. Bebeğin hafif tombul yanağını severken , çatı katının merdivenlerinden sesler gelmeye başlamıştı.
Küçük Arslan , bebekten hiç ayrılmak istemesede korku ile hemen ayağa fırlamış , kendine saklanacak bir yer bulmaya çalışıyordu.
Üst üste koyulmuş eşyaları fark eden Arslan, eşyaların arkasına geçmiş ses çıkarmamak için kendi ağzını kapatmıştı. Babasına yakalanırsa ne yapacağını düşünmek bile istemiyordu.
Küçücük kalbine babası geri dönüşü olmayan korku ve dehşet tohumlarını ekmişti.
Babası ve yanında zengin olduğunu kıyafetlerinden anladığı adam bebeklere doğru yaklaşıyordu.
Babasının herzaman yanında bulundurduğu adam elinde kağıtlar tutuyordu. Babasının işareti ile zengin adama kağıtları uzatmıştı.
'' Senin ile bir anlaşma yapacağız Haktan Aslanzade. Ağlayan kız çocuğunu sana vereceğim. Neden ağlayan kızı verdiğimi düşünüyorsan açıklamasını yapayım. Kafamın kaldıramayacağı kadar fazla ağlıyor ve en sonunda ağlamaması için nefesini keseceğim. ''
Babasının sözlerini duyan Arslan , gözlerini kocaman açmıştı. Babası küçük kız çocuğuna kıyacak mıydı? Belki bu adam kızı alırsa babası hiçbirşey yapamazdı.
Küçük kız giderse onu birdaha nasıl bulabilirdi ki? Ağlayarak kalbinde bir iz bırakan kızı büyüyünce mutlaka tekrar bulmalıydı.
'' Bu kızı bana vermek için ne kadar para istiyorsun Ferhat Kanbolat? '' diye sorusunu yöneltmişti zengin adam.
'' Çok basit bir anlaşma yapacağız Aslanzade. Bu kız bebek , yirmi beş yaşına basacağı gün tekrar ait olduğu yere, yani bana geri iade edeceksin. Üstünede iyi yetiştirmen karşılığında yüklü bir miktarda para alacaksın. '' demişti babası.
Yirmi beş yaşında tekrar babasının yanına döneceğini duyan küçük Arslan, bebeği sonsuza kadar kaybetmeyeceği için saf bir şekilde sevinmişti.
'' İki tane oğlum var. Karım bir kız çocuğu istediği için seninle istediğin anlaşmayı yapacağım. Zamanı geldiğinde küçük kız çocuğu , seksi ve kadınsı olarak sana teslim edilecek '' demişti Haktan Aslanzade.
Bir bebekten daha doğrusu cinsiyeti kız olan bir bebek üzerinden iğrenç bir pazarlık dönüyordu. İki tarafta bu anlaşmaya uyarak karlı çıkacaktı.
Ferhat Kanbolat , sabahtan belli ağlamaktan gözleriyle burnu kızarmış bebeği , Haktan Aslanzade'ye vermeden önce kulağına eğilirek birkaç söz söylemişti.
'' Sen şimdi miniciksin sadece bakıyorsun ama zamanı geldiğinde gülümseyeceksin ve anlamsız sesler çıkaracaksın. Büyüdükçe güzelleşecek, güzelleştikçe etrafına ışık saçacaksın. Etrafına saçtığın ışık sayesinde piyasanın en iyisi olacaksın.
Kaçırılma amacın olan asıl hayatın içine adım adım ilerleyeceksin. Bazen üzülecek, bazen sevineceksin. Hayaller kuracaksın, umutlar edeceksin ama hiçbiri gerçek hayatında gerçekleşemeyecek küçük kız. '' diyerek küçük bebeği Haktan Aslanzade'nin kucağına bırakmıştı.
***
24.02.2023 Cuma Günü...
Haktan bey ve eşi Sümbül için beklenen en zor gün gelmişti. Kızları Pelen'in yirmi beşinci yaş günüydü. Haktan bey yüzünde ki gizli hüzünü saklamaya çalışarak kızını uyandırmaya gitmişti.
Haktan bey yıllar önce bir söz vermişti.Ne olursa olsun sözünü tutardı.
Pelen' yirmi dört yıl boyunca çok iyi bakmışlardı. istediği her kıyafet alınmış , istediği yere gezmelere götürmüşlerdi. En iyi okullarda okumuştu.
Sıra gerçek hayatını yaşamaya yani Ferhat Kanbolat'ın yanına gitmeye gelmişti.
Haktan ve Sümbül çifti kız çocuğu hevesini almıştı. Sahtede olsa Pelen'inde yirmi dört yıl anne ve babası olmuştu. Bundan sonraki yaşamında anne ve babası olmasına gerek yoktu.
'' Benim güzel prensesimin doğum günü ! '' neşeli çıkartmaya çalışılan ses Pelen'in odasına dolmuştu.Her sene bu ayın gününde onu uyandırmaya babası gelirdi. Sevgi dolu ve neşeli sesiyle...
Pelen uyanır uyanmaz ilk önce buzdolabında onun için özel yaptırılmış doğum günü pastasına bakardı. Ardından kimselerin hazırlamayacağı lezzette olan kahvaltı sofrasına geçerdi.
Bugün dolapta özel olarak hazırlanan bir pasta vardı.. ne harika lezzetlerin olduğu bir kahvaltı masası.. Pelen her ikisinin olmaması ile şaşkınlığa uğramıştı.
Bu sene ailesi farklı bir sürpriz mi yapacaktı? Mesela gelenekleri bozup dışarıda mı bir sürpriz hazırlamıştı ailesi ?
'' Hadi hazırlan güzelprensesim. Annen ve ben ilk defa kurallarımızın dışına çıkarak seni farklı bir sürpriz ile tanıştıracağız '' demişti babası.
''Yaşasın! sonunda farklıbir doğum günü geçireceğim. Hemen hazırlanıp geliyorum babacığım. '' diyerek odasına çıkmıştı genç kız. İçine sığmayan bir heyecanla hazılranmaya başlamışve aynanın karşısına geçmişti. Bugün önce ki günlerden daha güzel,önceki güzel günlerden daha çekici ve kadınsıydı.
Bugün hayatının dönüm noktası olan 25 yaşına basmıştı. Babası ve Annesi onu nereye götüreceklerdi, meraklanmaya başlamıştı genç kız. Kıyafeti ile uyumlu olan çantasını kapıp, odadan çıktı. Kapının önünde bekleyen adama ve kadına baktı parıldayan ve heyecan dolu gözleriyle...
'' Nereye gidiyoruz sevgili ailem? ''
'' Güzel prensesimize sürpriz '' diyerek işaret etmişti annesi. Evden çıkıp , babasının son model arabasına bindiler. Yolda araba gidecekleri yere ilerledikçe heyecan ve sabırsızlık katlanıyordu. Babası ve annesine ne kadar ısrar etsede hiçbir sonuç alamamıştı. Bilinmezliklerle beraber sürpriz gece mekanına , başına gelecek olaylardan habersiz, gözlerinde heyecan ve mutluluk parıltılarıyla , dudaklarında kocaman bir gülümsemeyle genç kız bataklığa doğru gidiyordu. Babasının ve annesinin gözlerinde aynı esrarengiz ifade bulunsada saf bir şekilde sürprize yoruyordu.
Sürpriz bu yıla ve yaşa özel çok farklı olmalıydı. Her seneden daha farklı ,daha özel ,daha ilgi çekici ve tabiiki eğlenceli olmalıydı. Aslında kendi içinden geçen isteği böyleydi. Bu sene diğer doğum günlerinden çok farklı olsun istiyordu. İsteğine kavuşacak mıydı? Yoksa bu isteği yüzünden bir ömür pişman mı olucaktı? Bilmiyordu ama içten içe anlamını bilmediği farklı bir duygu yaşıyordu , bugün için. Henüz farklı olan duyguyu adlandıramamıştı ama yakında bulacağına çok emindi.
Araba hoş bir gece klübünün önünde durduğunda genç kız bir kaşını havaya kaldırmış , şaşkın bir şekilde anne ve babasına bakıyordu. Camın ardında yazılan ,görülen gece klübünün adı Lox'tu. Burada ne işleri vardı? '' Burası bir gece klübü. Ailece kutlayacağımız bir mekan değil ki.. Ne işimiz var burada? '' diye sordu... Burası hiç hoşuna gitmemişti.. İçinde tuhaf bir duygu oluşmuştu. Babası sevimli olduğunu düşündüğü gülümsemesiyle '' Sürpriz bu kızım.. İlk defa gece klübünde ailecek eğleneceğiz! '' demişti.Arabadan inmeden önce babası '' Sümbül , sen arabada kal. Güzel prensesim ile mekana göz gezdirip gelelim. İçimize sinmez ise başka bir mekana gideriz '' demişti... Neden annesi arabada bekliyordu? Ailecek içeri girip mekanı değerlendirebilirlerdi...
Haktan bey arabadan inerek , genç kızında inmesini bekledi. Şimdi tedirgin olmaya başlamıştı. Genç kızın elinden sıkıca tutarak , gece klübünün kapısından içeriye girdi. Genç kızın adımları klübe girdiğinden belli geri geri gidip annesine sığınmak istesede babasının sımsıkı tuttuğu eline itaat etti. Huzursuz ve isteksiz bir şekilde adımlarını attı , içinden bir ses buradan kaçıp annesine sığınmasını söylüyordu.İçinde oluşan bu kötü hissi bastırmaya çalışıyordu genç kız. Alt tarafı bir doğum günü kutlaması için burada olacaklardı. Babası mekanı beğenince anneside yanlarına gelecekti. Yani... en fazla ne olabilirdi ki?
Klübün içerisine geçerek birkaç adam ilekarşı karşıya geldiler. Adamlar, babasının ve kendisinin neredeyse ikikatı büyüklüğündeydiler. Babası adamlarayaklaşarak kısık sesle konuşup bir odaya alınmışlardı. Hani doğum günü için mekanı gözlemleyip annesine haber vereceklerdi? Karşılarında lacivert takım elbiseli bir adam masada soğuk ve ciddi bir surat ifadesi ile oturuyordu. Bu adam fazlası ile yakışıklıydı! Ne işleri vardı ki burada , doğum gününü bu yakışıklı adamla mı kutlayacaklardı? Babası ne yapıyordu?
'' Baba burada ne işimiz var? Annem arabada bekliyor'' diye sordu kulağına doğru fısıldayarak... İçini kaplamaya başlayan korkuyla babasına sığındı. Sığındı kadarda bu loş odadan kaçıp gitmek istiyordu.
'' Hoş Geldin Haktan Aslanzade. '' diyen yakışıklı adama baktı korkuyla. Karanlık bir his tüm bedenini kaplamaya başlamıştı. Burada oluşu kesinlikle iyi birşey için değildi. Hisleri aslayalan söylemezdi. Neler olacağını az buçuk doru bir şekilde hissederdi... Hissediyordu da.. Sanki bu yakışıklı adamile çok önceden tanışıyor gibiydi de...
'' Hoş bulduk... Yıllar önce baban ile yaptığımız anlaşmayı yerine getirmek için buradayız. '' söze direk girmiş , lafı hiç dolandırmamıştı Haktan Aslanzade. Belirsiz yüz ifadesi ile yakışıklı adam babasına cevap vermişti.
'' Anlaşma kuralına uyduğunuz için gereken ne ise onu yapacağız tabii... '' genç ve güzel kızı süzme işlemine girmişti.. Baştan aşağı yüzünde gülümsemesi ile süzdü , kendini koruma iç güdüsü ile tutuşmuştu genç kız.. İstemsiz bir şekilde babasının elini sımsıkı tutarak , ona sığınmıştı.. Halbuki onu ateşe atan bir diğer adama sığınıyordu.
'' Resim ve videolardaki gördüğüm hallerinden çok daha güzelsin Peren. Bu güzellik ve çekiciliğinden yararlanmamak aptallık olurdu.'' diyerek babasına dönmüştü. '' Konuştun mu bu güzel kızla? Ne yapacağını ve işini biliyor mu? '' bu sorusu genç kızı daha fazla ürkütmüştü. Adamın bir hareketi ile etrafını iki tane izbandut gibi adam sarmıştı. Babasının elinden zorla kurtararak sımsıkı tutmuştulardı. Ne olduğunu algılayamayan genç kız direnmeye çalışarak ellerinden kurtulmanın yollarını arıyordu. Bu adamların ellerinden kurtulmak neredeyse imkansız gibi görünüyordu...
'' Hayır anlatmadım.. daha doğrusu dilim bir türlü anlatmaya gitmedi '' diyen adam hüzünlüydü. Kızın çırpınışlarını , çığlıklarını , hıçkırarak ağlamasını duymazdan gelmeye çalışıyordu.
'' İyi o zaman. Ben seve seve anlatırım ne yapacağını veya yapacağımızı... '' diyerek genç kıza kısa ve soğuk bir bakış attı ve ardından sormuştu '' Umarım bakiredir ? Hislerim el değmemiş bir bakire olduğunu düşünüyor. Umarım yanılmıyorumdur. '' parıldayan gözlerle Haktan beye bakıyor bircevap bekliyordu.
'' Evet bakire. Ohiç yaşıtları gibi cinselliğe düşkün biri olmadı. Bu yaşına kadar sevgilisi olduğunuda hiç sanmıyorum. '' diyerek cevap vermişti Haktan Aslanzade.
Yakışıklı adam elinde tuttuğu çeki Haktan beye uzattı. '' Babam ile konuştuğunuz gibi bu çeki al ve bir daha ailen ve sen bu mekanın hatta ülkeden geçmeyin. '' demişti. Ardından tehditkar bir ses tonuyla '' Diğer geçici aileler gibi gelip pişman oldum , vicdanım ve kalbim rahat değil ayaklarına yatma... Sonunuz o aileler gibi kara toprak olur. '' demişti. Karanlık yüzü genç kıza bakınca hafiften aydınlansa da hıçkırarak ağlamasına tahammülü olamamıştı. Bu ağlama bir yerden çok tanıdık geliyordu. .. Elbet susturmasını çok iyi bilirdi..
'' Baba neler oluyor? Bu adam ne diyor böyle? '' ağlayarak sordu genç kız.
'' Bundan sonra kendine çok iyi bak kızım. Umarım sana iyi bir aile olabilmişizdir. ''demişti. Genç kızdan öncesi Haktan bey dayanamayarak odayı terk etmişti. Kollarını birkezdaha adamlardan kurtarmaya çalışmış , babasının peşinden gitmek istemişti genç kız. Olmamıştı.. ne adamlardan kollarını kurtarabilmişti.. ne babasının ardından gidebilmişti.
Aksine yakışıklı adamın öfkeli dolu ve soğuk bakışlarını üzerine çekmişti. Genç ve yakışıklı olan adam , kızın üzerine doru yürümüştü. Dudağında alaylı ve soğuk bir tebessümüyle...
'' Fahişelik hayatına hoş geldin Pelen. Ya da benim özel fahişem olduğun hayatına mı demeliydim? '' Bu sözler genç kızın beynine bomba gibi düşmüştü.. Ne demek fahişehayatına hoş geldin? Bu adamın özel fahişesi olmakta neydi? Bu olanlar kocaman bir kabustu. Asla gerçek olamazdı.. Olamazdı değil mi?
'' HAYIRR! ''...