Afik 31. Bölüm

1088 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 -Annemi çağırabilir misiniz? -Tabi ki. Hemşire yanından ayrılmıştı. Birkaç dakika sonra annem yanıma gelmişti. -Kızımm. Annem kurban olurum. İyisin değil mi? -İyiyim... Ağlama annem. -Ne yapayım. O halin gözümün önünden gitmiyor. -Anne bak iyiyim. Hadi şu gelinliği çıkarmama yardım et. Her tarafı kan olmuş. Çıkarmak istiyorum. -Yengen gitmen için kıyafet getirmişti. Alıp geleyim. Annem anlımdan öpüp odadan çıkmıştı. Biraz sonra elinde küçük bir çanta ile gelmişti. Kolumdaki serum iğnesini çıkarıp düğmeli pijama takımını giymeme yardım etmişti. Nihayet Doruk ' a inat olsun diye seçtiğim gelinlikten kurtulmuştum. Sinirlenip bir şeyler söylediğin diye hem kına da hem de düğünde derin göğüs dekolteli abiyeler ve gelinlikler giymiştim. Normalde gitmeyeceğim açıklıktaydı hepsi. Hiçbirinde rahat edememiştim ama sırf ona inat olsun diye günlerdir elimden geleni yapmıştım. Annem serumu tekrar takarken saçımı toplamıştı. -Anne, babamları çağırsana onları da görmek istiyorum. Ege de gelsin. Diğerlerine de söyle gitsinler evlerine. Ben iyiyim. -Tamam kızım. Doruk ' un adını söylemedim diye afallasa da bir şey demeden çıkmıştı. Biraz sonra babamlar gelmişti. Onlara iyi olduğumu söylemiştim. Hatta fazla iyi olduğumu unuttuğum yılları hatırladığımı da söylemiştim. Ufak bir yalanla tabi. Bundan dokuz ay önce hatırlamaya başladığımı ama parça parça hatırladığımı söylemiştim. Neden bize söylemedin tarzı cümlelerden sonra ise her şeyi hazırladıktan sonra söylemeyi düşünüp sürpriz yapmayı düşündüğümü söylediğimde kurcalamamışlardı. O sırada asistan doktorlar gelip testler için götürmüşlerdi beni. Doktorun istediği testler yapılmıştı. Testler bittiği gibi yine müşaade odasına alınmıştım. Ayların yorgunluğu, huzursuz geçen gecelerin ardından her şeyin bitmiş olduğu bilincinde olarak gözlerimi kapattım. .... Duyduğum seslerle gözümü açtığımda bizimkileri görmüştüm. İçlerinde o da vardı. Her şeyi yalan dolan olan o adamın suratını görmek istemiyordum. Midemi bulandırıyordu. -Ben doktoru bulayım. Onun sesini duymuştum. Eş zamanlı olarak odanın kapısı açılıp, kapanmıştı. Gitmişti demek ki. Onun gittiğini fırsat bilip gözlerimi açtım. -Anne eve gitmek istiyorum. Evimize gidelim. -Kızım... Annem sesimi duyduğu gibi yanıma gelmişti. -Doktor gelsin sonuca göre çıkarız. -Anne iyiyim ben. Her şeyi de hatırlıyorum. Hatta şurada duran oğlunun iddiayı kazanmama rağmen almadığı telefonu da hatırlıyorum. Ağabey dedik bağrımıza bastık hain çıktı. -Yeni modeller çıktı. Hangisini istiyorsan alırım bir tane. -En pahalısını seçeyim de sen gör gününü. Ağabeyim gülerek karşılık verince diğerleri de ona eşlik etmişti. Uzun zaman sonra hepsinin yüzünde gerçek gülümsemeleri vardı. Kapıda doktorumun belirmesiyle gözlerimi kapattım. Onun suratını görmek istemiyordum. -Geçmiş olsun. Gözlerin kapalı bir halde doktoru dinliyordum. -Yapılan tahlillerin sonucu temiz çıktı. Begüm hanımın serumu bitince taburcu olabilir. Doktor uzun uzadıya konuşurken uykunun tatlı kollarına bıraktım bedenimi. .... Susuzluk hissi ile gözlerimi araladığımda ayakucumda başını yatağa yaslamış halde uyuyan Doruk' u görmüştüm. Örtüye dağılan saçlarına dokunmak istesem de kendimi tutmuştum. Doruk burada yokmuş gibi davranıp komedinin üstünde duran sürahiye uzanıp bir bardak su doldurdum kendime. Suyumu içerken gözüm yine ona kaymıştı. Üstünde ağabeyimin olduğu belli olan eşofman altı ve siyah bir tişört vardı. Eli... Elinin üstü kızarmış ve soyulmuştu. Belli ki beyefendi bir yerleri yumruklamıştı. Bu gidişle daha çok bir yerleri yumruklardı. Canı yanmıştı ama bu daha başlangıçtı. Karşısına çıkıp onu sevdiğimi söylediğinde bastıra bastıra bizden olmaz derken benim canım çok yanmıştı. Canımın yanmasını unutup aylar sonra karşıma sevgiliyiz diye çıkmış ve iki yıla yakın bir süre beni kandırmıştı. Ayak da uyutmuştu. O yüzden canının yanması umrumda değildi. Sırtımı diğer tarafa çevirip onu arkamda bırakıp gözlerimi kapattım. .... -Gece bir ara ateşi çıktı. Uyuyordu ama doktorun verdiği ilaçları içirdim. -Tamam Doruk. Gerisini ben hallederim. -Asuman anne... -Oğlum bırakmadın burada kalayım. Hadi bak sabah oldu. Misafir odasını kızlar hazırlamış. Git biraz uyu. Begüm uyanınca çağırırım seni. Doruk ve annemin sesiyle uyansam da gözlerimi açmadım. Doruk uyanık olduğumu gördüğü ilk ân da benimle konuşmak isteyecekti. Ama onunla değil konuşmak yüz yüze bile gelmek istemiyordum. Haftaya salı gününe kadar ondan kaçacaktım. Sonrası zaten kolaydı. -Tamam. 1 HAFTA SONRA Hazırladığım küçük valizi odanın dışına kadar götürdüm. Nihayet bugün Fransa'ya gidiyordum. Üç saat sonra uçağım vardı. Birkaç sonra hayatımda yeni bir sayfa açacaktım. Kısmen mutluydum. Ailemi, dostlarımı geride bıraktığım için. -Abla emin misin? Lütfen Doruk ağabey ile konuş. Sonra ne yaparsan yap. -Hayır. Beraber Paris'e gidiyoruz. Kimse ne Doruk ' a ne de ailesine bir şey söylemiyor. -Abla yanlış yapıyorsun. Hepsi Fransa'ya gitme nedenimi düğünde bayılmama ve hastalık sürecinin tekrar nüks etmesinden korktuğumu sanıyordu. Hastalığım tekrarlarsa Doruk' un hayatını mahvedeceğimden korktuğumu söyleyip Özge ile Fransa'ya gitme konusunu açmıştım. Ailem dışında kimse Fransa'ya gideceğimi bilmiyordu. Egeler sonradan öğrenince kırılacaklardı belki ama üçünden biri öğrense Miray'ın da haberi olacaktı. Miray da duyduğunu direkt Doruk ' a söylerdi. Böyle bir riske girmek istemediğim için evdekileri kimseye söylememe konusunda sıkı sıkı tembihlemiştim. Doruk' un ailesi de bilmiyordu. Bir hafta boyunca hergün gidip, gelmişlerdi ama doktorun verdiği ilaçlar işime yaradığı için bir kere bile yanlarına gitmemiştim. Doruk' un ailesi gerçekten çok iyi insanlardı. Hiçbirini kırmak gibi bir amacım yoktu. İlaçlarda çok iyi bahanem olmuştu. Bir haftadır ilaç kullanıyordum. Yorgunluk, uyku, halsizlik gibi belirtileri olduğu için Doruk' un ailesi geldiğinde ya uyuyor oluyordum ya da yatak da halsizce uzanmış oluyordum. Saadet anne, Aslı ve Doruk' un yengesi her geldiklerinde yanıma gelmişlerdi. Odamda birkaç kısa konuşma geçmişti aramızda. Onun dışında Doruk da dahil olmak üzere hiçbirini görmemiştim. Doruk her seferinde konuşmak için odama geldiğim de ya uyuyormuş gibi yapıyordum ya da banyoya kaçıyordum. Sonuç olarak bir hafta tam da istediğim gibi geçmişti. -Off oyalama beni. Hadi inelim aşağıya, yoksa geç kalacağız. Özge ile beraber aşağıya inmiştik. Annemler bizimle havaalına gelecekti. O yüzden sadece Havva teyzelerle vedalaşıp arabadaki yerimizi almıştık. .... Araba alana gelirken bur haftadır kapalı olan telefonumu açtım. Bir sürü arama ve mesaj vardı. İçlerinde en çok göze gelen Doruk ve Miray 'dı. Zamanında ikisine de çok sormuştum benden bir şey saklıyor musunuz diye ama ikisi susmayı tercih etmişti. O yüzden şimdi söyledikleri ilgimi çekmiyordu. Bu yüzden attıkları bütün mesajları okumadan silip telefonu tekrar kapatarak anneme vermiştim. Alana geldiğimiz gibi ailemizke vedalaşıp işlemlerimizi hallederek uçakdaki yerimizi almıştık. DORUK 'DAN -Asuman hanımlar evde yoklar. -Tamam, öyleyse Begüm'ü çağırın. Onunla artık konuşmam gerek. Bir haftadır kaçıyordu. Sınırını, kızgınlığını, kırgınlığını bildiğim için ona kendimce zaman vermiştim ama bugün sondu. Bugün ne olursa olsun ona kendimi anlatacaktım. -Havaalanına gittiler. -Doğru ya bugün Özge gidecekti. Begüm de mi gitti onlarla Özge'yi geçirmeye. -Şeyy, Begüm de kardeşiyle beraber Fransa'ya gidecek. Ev halkı onları yolcu etmeye gitti. -N. Ne? Ne demek Begüm de gitti. Susuyordu. Niye susuyordu ki? Begüm gitmezdi. -Hangi havaalanı? -Sabiha Gökçen. .... -Bakın benim gitmem gerek. Eşim uçağa binmeden ona yetişmem gerek. Dakikalardır görevlilerden geçmek için izin istiyordum ama izin vermiyorlardı. -Doruk. Asuman annenin sesini duymamla arkamı dönmüştüm. -Anne, Begüm... -Gitti. "Kadın adamı çok sevdi. Adam karşılık vermedi. Kadın çok bekledi fakat dayanamadı vazgeçti. Sonra zaman geçti aradan, kadın kıymetlendi. Adam sevmeyi öğrendi, kadınsa çoktan gitmişti.'' 🥀🥀🥀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD