Afik 3. Bölüm

1081 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 -Nerede kaldın uğur böceği? -Geldim işte. Hayırdır beni mi özledin? -Senin neyini özleyeceğim. Hesap sormak için gelmeni bekliyordum. -Sorması ayıptır ne hesabı? -Dün ayılıp, bayılırken arabamın kapısını kilitlemeyi unutmuşsun. Dua et laptopumu almamışlar. Yoksa benden çekeceğin vardı. -Alırdık bir tane. Benden değerli mi? -O nasıl laf. Bir daha böyle birşey duyarsam bacaklarını kırarım. -He canım o kadar kolaydı. -Ayyy yeter be. Kapatın artık şu konuyu. -Tamam kızım. -Ee dün benden sonra ne yaptınız? -Derstten sonra toparlanıp yemek yemeye gittik. -Yuh be. Ben dün hastanelik olayım. Arkadaşlarım beni ziyarete gelmek yerine toplanıp yemeğe girsinler. Helal olsun sizin gibi hainlere. -Abart abart. Dün Asuman anne ile konuştuk. Yemek yiyip uyuduğunu söyleyince gelmeyelim dedik. -İyi tamam be. -Acıktım. Bir şeyler almaya gideceğim. Başka acıkan var mı? -Ben de Begüm de açız. Şimdi beyler olarak bize yiyecek bir şeyler alıp geleceksiniz. Miray'ın konuşması ile beyler söylenerek ayaklanmıştı. Onların gitmesi ile hemen Miray'a döndüm. -Dün ne oldu? Doruk nasıl davrandı? Her şeyi en ince detayına kadar anlatıyorsun Miray hanım. -Tamam anlatıyorum. Dün dersin başlamasını beklerken Can geldi yanımıza. Senin biraz kötü olduğunu ve Doruk 'un seni revire götürdüğünü söyledi. Biz de Ege ile hemen revire geldik. Geldiğimizde koridordaki sandalyede oturuyordu. Bizi görünce seninle doktorların ilgilendiğini söyledi. Sonra cam kenarına gitti. Dersi kaçırmamasını, gitmesini söyledim ama biraz sonra giderim dedi. O sıra Asuman teyze geldi. İşte birkaç dakika sonra doktor uyandığını söyledi. Annen yanına gelirken o da geçmiş olsun diyerek gitti. Bu kadar.... Eee sen nasıl teşekkür edeceksin? -Aracımı park ederken otoparkta gördüm. Teşekkür ettim. -Başka? -Başkası yok. Bu kadar. Biliyor musun " nasılsın, nasıl oldun" diye sormadı bile. İnsan yalandan sorar. -Öküzlük etmiş sığır. -İyi halt etti pislik. Yahu ben gidip ona dedemin hediye ettiği kalemi verdim. Uğurlu kalemimi verdim ama sadece teşekkür etti. Salak kafam keşke vermeseydim. -Sen o salağı boşver. Boş günümüzde koreografi için çalışmaya gidiyoruz değil mi? -Ayıpsın tabi ki gidiyoruz. Arkadaşlarımızla birlikte Miray'ın hem kına gecesi hem de düğününde oynamak üzere iki farklı koreografi sergileyecektik. Boş olduğumuz zamanlarda toplanıp dans hocasının öğrettiği şekilde birkaç tekrar yapardık. -Şu düğün telaşı bir an önce bitsin istiyorum. Ne kadar yoğun olduğumuzu biliyorsun bir de düğün işleri, eksiklerle ilgilenmekten başımızı kaşıyacak vaktimiz yok. -Az kaldı kuzum. İki ay göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Hatta bu günleri gülerek hatırlayacaksın. -Demesi kolay. Böyle sakince oturup kahve içmeyi özledim. Kafa dinlemeyi özledim. -Anın tadını çıkar. Böyle telâşlar insanın hayatında bir kere olur. -Haklısın.... Konuşmamız beylerin gelmesi ile yarı da kalmıştı. Getirdikleri yiyecekleri afiyetle yemiştik. Uzun uzadıya süren derslerden sonra beynimi kampüs sıralarında bırakıp sürünerek arabama atlayıp evin yolunu tutmuştum. Sabah altıda evden çıkacağım için bu gece bizimkilerle biraz vakit geçirmek istiyordum. Staja gittiğim günlerde evdekileri neredeyse hiç göremiyordum. Aynı evin içinde yaşamamıza rağmen onları göremiyor ve özlüyordum. Eve vardığımda Havva teyze daha ev halkının gelmediğini söylediği için direkt odama çıkıp güzel bir duş alıp, abdest alarak akşam namazını kıldım. Günlerdir namaz kılamamıştım ve seccademi çok özlemiştim. Odamın camından garajın olduğu köşeye baktığımda babamın arabasını görünce oyalanmadan odadan çıkıp yönümü Özge'nin odasına çevirdim. Babam ne olursa olsun Özge'yi okuldan alıp geldiği için hanımefendi muhtemelen şimdi çantasını yere atıp yatağına yığılmıştı. Odamın kapısını çalıp içeriye girdiğim de yapılmadığımı anladım. Çantasını yere atmış yatak da ölü gibi uzanmış Özge ile karşılaşmıştım. -Ne haber yer elması? -Yer elması sensin... Anlamıyorum insan kendi boyunu bilip bana nasıl yer elması der. Diyorum ki acaba yarın hastaneye giderken doktor kimliğine bürümeden önce danışmadan gözün için kayıt açıp şu gözlerini muayene mi etsen? -Sen ne kadar komiksin? Hep mi böyleydin yoksa sınav stresi kafana mı vurdu? -Sana çekmişim.... Niye geldin? Gitsene odana. -Yanına gelende kabahat. Yönümü kapıya çevirdiğimde uzandığı yerden kalkmıştı. -Ne oldu? -Birşey olmadı. Camdan baktığımda babamın arabasını görünce yanına geleyim dedim. Cin gibi olduğuna göre gidiyorum. -Yorgunum. Duş alayım ben de aşağıya gelirim. -Mutfağa geçip kurabiye yapacağım. Sen de gelirsin. -Mantar kurabiye yaparsan gelirim. -Sen de kahve yaparsan neden olmasın. -İyi, tamam. Anlaştık. -Çok oyalanmadan gelirsin öyleyse. Özge'yi odasında bırakıp alt kata inerek önce salona geçtim. Babamı salonda göremeyince duş aldığını varsayıp bu sefer yönümü mutfağa çevirdim. -Kolay gelsin sultanım. -Sağol kızım... Bir şey mi istedin? -Ha şey kurabiye yapacağım. -Sen otur ben malzemeleri ayarlayayım. -Havva teyze ben yapacağım. Daha malzemeleri sen hazırlayacaksan sen yap derdim. Elinde zaten iş var. Sen onları hallet. Ben de kendi işime bakayım. -Tamam kızım. Havva teyze işinin başına dönerken ben de mutfakdaki küçük masasının üstüne internette yazan ihtiyacım olabilecek herşeyi hazırlayınca yavaştan tarifdeki gibi kurabiyeyi yapmaya başladım. Bu tarifi her defasında denediğimde sıralamayı hep karıştırdığım için yazılanlara göre hareket ediyordum. Hazırladığım kurabiye hamuruna mantar şeklini verip fırına verdiğim sırada Özge de mutfağa girmişti. -Abla yemekten sonra kahvelerimizi yapsam? Şimdi içersek yemek yiyemeyiz annem canımızı okur. -Tamam Özge. Ellerimi yıkayıp Havva teyzeye döndüm. -Biz salondayız. Kurabiyeleri unuturum falan Havva teyze bir gözün de fırında olsun. -Daha gelme Begüm. Kurabiyeler pişince alırım servis tabağına. -Teşekkür ederim. ... Annem ve ağabeyimin de gelmesi ile yemeğimizi yemiştik. Havva teyzelerin masayı toplaması ile biz de granül kahve hazırlayıp yaptığım kurabiyeleri servis etmiştik. Ağabeyimin yalandan olmamış söylemlerine karşı babam kurabiyelerimi öve öve bitirememişti. Annem de oğlunun tarafında olduğunu iddia edip bize karşı yalandan gardını almıştı. Bol atışmalı geçen akşamın ardından sabah erkenden kalkacağım için daha fazla oyalanmadan herkese iyi geceler öpücüğü verip odama çıkmıştım. Yarın Ortapedi ve Travmatoloji polikliniğinde görevli olacağım için bir saatlik genel tekrar yapmaya karar vermiştim. Geçen gün ki ders çalışmam gibi olmasın diye bir saat sonraya alarm kurup genel tekrar yapmak için çalışma masasına geçip oturmuştum. Alarmın çalması ile önümdeki notları eskisi gibi güzelce kaldırıp oyalanmadan pijamalarımı giyinip yatağa geçtim. Ders çalışırken esnemekten çenem kopacakken şimdi gözlerim cin gibi açıktı. Bir türlü uyuyamıyordum. Kolay kolay uyuyamayacağımı anlayınca telefonumdan sosyal medya hesabıma girip Doruk'un adını yazıp duvarına baktım. İki fotoğrafı dışında başka gönderisi falan yoktu. Neredeyse beş ay önce en son paylaşımını yapmıştı. Zaten hesabını aktif kullandığını söyleyemezdim. Birbirimizi takip ettiğimizden her haltına artık hakimdim. Birinde yalnız iken diğerinde bir kız ile sarılmış fotoğrafı vardı. Kıskançlık krizine girmeden önce akıllılık edip etiketledigi kişiye bakmış ve ablası olduğu kanısına varmıştım. Ablası olduğunu öğrendikten sonra rahat bir nefes verip Doruk' a sarılan kişiyi kendim olarak hayal etmiştim. Hayalî bile karnında kelebekler uçuşmasını sağlarken gerçeğinde herhalde kalpten giderdim. ...... Giyinme odasına girdiğim gibi bana ayrılan dolaptan scrubslarımı alıp üstüme geçirip saçlarımı da toplayarak aynadan kendime baktım. Saçımla oyalanırken dudaklarımda hissettiğim ıslaklıkla aynadan yüzüme baktığımda burnumun kanadığını görmüştüm. Burnumdan akan kanın bir an da çoğalması ile başımın dönmesi bir olmuştu. Başımı bir yere vurma korkusundan dolaba tutunup yere çökmüştüm. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken burnumdan akan kanın saçlarımın arasına karıştığını hissetmiştim. 🥀🥀🥀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD