Mine'den Günlük işlerimin keşmekeşi içinde kaybolmuşken, aklımın bir köşesinde hep Pars vardı. Son konuşmamızın üzerinden bir hafta geçmişti. O dertleşmenin sonrasında bana ve bebeğimize karşı sergilediği şefkat, öyle derin ve içtendi ki, zaman zaman bunun gerçek olup olmadığını sorguluyordum. Pars, toplum içinde gösterdiği o sert adam imajını evdeyken tamamen silmiş, şefkat dolu, koruyucu bir adam haline gelmişti. Bebeğimize dair her şeyde müthiş bir heyecan ve dikkatle hareket ediyordu. Hafta içi işe gittiğim de bile Pars beni hiç yalnız bırakmıyordu. Sabah işe gidip masama oturduğumda, her zaman telefonumdan bir mesaj gelirdi: "Umarım gününüz güzel geçer hanımefendi. Unutma sen ve bebeğimiz için bir telefon kadar uzaktayım. Seni seviyorum güzel kadın.” Her mesaj yüzümde koca bir gü