Söz

1331 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 -Saçmalama Ahu, adamlar yoldalar geliyorlar. -Umrumda değil.... Nerede şu telefon? Buket' ı bosvererek oda da telefonumu aramaya koyuldum. Sonunda yatağımın üstündeki kıyafet yığının içinde bulmuştum. Rehberden hemen Ufuk 'un adını bularak arama tuşuna bastım. -Ne oluyor burada? -Aras ağabey, arayacakmış. Gelmesinler diyecekmiş. -Buket bizi yalnız bırak. Telefon tam açılmışken ağabeyim telefonu elimden alarak kendi kulağına koydu. -Ne Ahu' su lan? -... -Yok bir şey. Nerede kaldınız diye aramış. Yengem çağırınca da bana verdi telefonu. -... -Kapat. Telefonu kapatarak yatağın üstüne attı. Tek kaşını kaldırıp bana bakmaya başladı. -Ne demek bu? -İstemiyorsun. Ufuk 'u istemiyorsun. Sırf bazı şeyleri yanlış anladın diye yirmi gündür burnumdan getirdin. Sana açıklama yapmama rağmen beni görmezden geldin. Sana defalarca yemeğe geleceklerinden haberim yok dememe rağmen inanmadın.... O gün amcam seninle konuşunca şunu yaparım, bunu yaparım diye bir kenara çekildin. Ben senden bir şey istemedim. Sadece ama sadece yanımda dur istedim. Çok mu şey istedim yanımda durmuyorsun. -O çocuğa güvenmiyorum. Seni çok üzecek. -Neden böyle düşünüyorsun? -Bilmiyorum... Bilmiyorum çok tuhaf ama böyle düşünmeme engel olamıyorum. -Beni seviyor. Üzmez ki. -Sevmediğini söylemedim. Seviyor. Bunu yanına gittiğimde anladım. Benim demek istediğim şey çok farklı... Neyse boşver. Ben her zaman senin yanındayım. O çocukla mutlu olacağına inanıyor musun? -Şey, evet. -Öyleyse ortada problem falan yok. Kalk kendine çeki düzen ver. O lavukla konuştum, birazdan gelirlermiş. Ha yok dersen onlar zaten şu sümüklü halini görüp vazgeçerler zaten. -Ağabey!!! -Üç dakikan var küçük hanım. Üç dakika içinde "insan" a benzeyip geliyorsun. Ha üç dakikayı geçti mi kapıdakileri geri yollarım. Ahu başkasına kaçtı derim. -Yapamazssın. -Öyle bir yaparım ki güzelim aklın şaşar. Hatta ve hatta rezil ederim müstakbel eşine ve ailesine. -N. Nasıl? -Derim ki sizin şu gelin adayınız saatlerce çikolatalı süt için tepinerek ağlıyor. Bence rezil etmek için çok güzel bir sebep. Yanına giderek hemen sarıldım. Onunda karşılık vermesi ile iyice sokuldum. -Ya ben de seni ciddi ciddi dinliyorum. Çok kötüsün. -Sen de çok sümüklüsün. Fark etmedim sanma üstüme hep sümük bulaştırdın. O kadar ütüledim, pis cadı. -Yenisini ütülerim. -Boşver... Zaten ben içeriye geçince bazı lavukların kafasını ütüleyeceğim. -Yaa, ağabey... UFUK DAN -Ne oldu Ufuk? -Bir şey yok anne. Ahu nerede olduğumuzu sormak için aramış. O sırada yengesi çağırınca ağabeyi ile konuştum. -Tamam oğlum. İnşaallah sorunsuz atlatırız bu geceyi. -İnşaallah annem inşaallah. Yol boyunca aramızda başka konuşma geçmemişti. Arabayı park ederken Eylemlerde gelmişlerdi. Hep beraber apartmana yönelmiştik. Annemin zile basmasıyla heyecanla yerimde kıpırdadım. Birkaç dakika sonra Hikmet amca kapıyı açmıştı. -Selamun aleyküm. Hoşgeldiniz. -Ve aleyküm selam. Ahu hanımlarla sarılıp kenara çekilmişti. Herkes salona geçerken kuzeni ve ikimiz kalmıştık. Elimdeki çiçek ve çikolatayı uzattım Ahu' ya. -Teşekkür ederim. Çok güzeller. -Senin kadar değil. Kafarını aniden kaldırmıştı. Kızarmış yanakları ve kocaman açılmış gözlerle bana bakıyordu. Ağlamıştı. -Hı? -Ağladın mı? Bu gözlerinin hali ne? -Bir şey yok. -Ağabeyin değil mi? Onun yüzünden ağladın. -Y. Yok, hayır. Sonra anlatırım.... Artık içeriye geç. -Öyle olsun bakalım çöl ahusu. AHU' DAN Arkasına bakmadan salona geçen Ufuk 'un ardından baktım. Her seferinde böyle söylemesine rağmen hep donup kalıyordum. Yakında kalbime indirecekti. -Çöl ahusu, ha? Vay be çok iyiymiş. -Buket!! -Ne Buket? Kalk salona geçelim. -Utanıyorum, gitmesem olmaz mı? -Vallahi Aras ağabey seni vermemek için dünden razı. Gelmediğini görürse saniyesinde kapı dışarı eder. -Ayy, hayır. Geç içeriye. -Oyy kıyamam kuzuma. Sen evde kalacaksın diye korkuyor musun? -Çok konuşuyorsun. Elimdekileri mutfağa bırakarak Buket ile salona geçtik. Yengemin kaş göz işareti ile kadınların ellerini bir tur daha öpüp Eylem ve Buket' in ortasına oturdum. Ufuk da ağabeyim ve Barış ağabeyin ortasına oturmuştu. Hemen yanlarına da Eylem' in eşi oturmuştu. Ufuk bizimkilerin sorduğu sorulara cevap veriyordu. İki taraftan gelen sorularla bunalsa da ben rahattım. Ağabeyim ile aram düzelmişti. Gece herkes gittikten sonra etraflıca konuştuğumuzda herşey konuşulmuş olacaktı. -Ne gülüyorsun gelin hanım? -Ağabeyim ile konuştum. -Ohh be rahatladım. Sizin gerginliğiniz yüzünden üst kata çıkmaya korkuyordum. Şimdi rahatlıkla istediğim gibi gelip, gelin hanım ile nişan hakkında sohbet edebilirim. -Kasap et derdinde koyun can derdinde. Yengemin kahve yapın demesiyle ayaklanıp mutfağa geçtim. Arkamdan Buket de gelmişti. Önceden çıkardığımız cezvelere kahve, su ve şeker koyup kahveleri yapmaya başladım. Yan tarafda da Buket yapıyordu. Allah'tan iki en büyük cezve de yapmıştım. Ben hazır olan kahveleri götürürken Buket de kalanları yapıyordu. Diğer kahveye pişme süresi tanıyıp elimdekileri ağır ağır dağıttım. Mutfağa geçip hazır olan kahveleri götürdüm hemen. Son olarak suları dağıtıp mutfağa geçtim. Seda 'nın aldığı damat kahvesi fincanını çıkararak normal kahve yapmaya koyuldum. Şeker, su ve kahveyi koyup karıştırırken Eylem mutfağa girmişti. -Damat kahvesi hazır mı? -Hazırlıyorum. -Ne kattın içine? -Su, kahve ve şeker. -Başka? -Başkası yok. Bu kadar. -Kusura bakma ama safsın. Damat kahvesi dediğin tuzlu olur. İçine bir zehir katılmaz. -Saçmalamayın. Normal kahve yapıp götüreceğim. -Asla izin vermem. Müstakbel sözlün, kocamın kahvesine bir fare zehri atmadı. Ne gördüyse attı içine. Neymiş efendim belki Doruk pişman olup gidermiş. -Yani? -O kahvenin içine ne buluyorsam koyacağım, sen de pişireceksin. -Kafam mı güzel Eylem? Hem sen erkek tarafısın, unuttun mu? -Tabi ki erkek tarafıyım ama bu ağabeyimi tutacağım anlamına gelmiyor.... Eee, baharatlar nerede? -Eylem ben seni çok sevdim. Bu ruhsuz kuzenime kalsa sıradan bir kahve yapıp götürecekti. Kaç gündür ne dil döktüm ama ikna edemedim... Baharatlar hemen arkandaki raf da. Sirke ve nar ekşisi de katalım. -Yuh ama. Bilmem farkında mısınız, yarın Kayseri'ye geri dönmesi gerek. Hasta edeceksiniz. -Aman ona bir şey olmaz. -Yaa, Eylem görüyor musun nasıl düşünüyor müstakbel sözlüsünü. Onların konuşmasını boş verip kahveyi yaptım. Tabi kahvenin içine baharat ve dedikleri gibi nar ekşisi ve sirke de koymuşlardı. Fincandakine kahve demeye bizim şahit isterdi. O kadar kötü görünüyordu. Tepsiyi alıp salona geçtim. Ufuk 'un kahvesini verirken içten içe çok acıdım. Yürek ve mide isterdi o kahve içmeyi. Yerime geçerken ağabeyim ve diğer ikilinin Ufuk' a bakarken güldüğünü gördüm. Doğan da elinde telefon onlara bakıp gülüyordu. -Doğan ne yapıyor? -Selçuk ağabey onlar gelemedikleri için kahve içtiği anın videosunu istemişlerdi. Büyük ihtimal ile onu çekiyor. Anladım anlamında başımı sallayıp Ufuk 'a baktım. İki yudum da kahvesini içmişti. Suyuna dokunmadan ceketinin cebinden çıkardığı beyaz gülü önce bana bakıp göz kırpararak tepsinin yanına koydu. Gülümseyip önüme döndüm. Acaba gülü oraya koymasının bir amacı mı vardı yoksa içinden geldiği için mi koymuştu? İlk fırsatta sormak istiyordum. -Damat bey de kahvesini içtiğine göre gelelim sebebi ziyaretimize. Bugün hayırlı bir iş burada bulunuyoruz.... Gençler anlaşmış, güzel bir yuva kurma yoluna niyetlenmiş. Bizler de onların aile büyükleri olarak bu izdivacın kurulmasına en güzel şekilde vesile olma telaşındayız. Bu amaçla Allah’ın emri, peygamber efendimizin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz. -Dedeleri diye bana söz hakkı verdiler ama hem Ahu kızımın hem de Aras oğlumun fikrini sormak isterim. Son karar ikisinin. -Dede, Ahu mutlu olursa , ben de mutlu olurum. Benim rızam var, Ahu' nun da rızası var. -Eehh. Öyleyse bize de hayırlı olsun demek düşer. Hayırlı olsun. Allah tamamına erdirsin inşallah. Dedem konuştuktan sonra ayaklanmıştık. Ufuk ile yan yana durmuştuk. Buket tepsiyi tukarken, amcam yüzüklerimizi takıp kenara çekilmişti. Ufuk 'un dedesi gelip yüzýklerimizi kesmişti. Yüzüklerimiz kesilince dedem, dua etmeye başladı... - Yâ rabbel âlemîn! Senin emrine, Rasülü’nün sünnetine uymak amacıyla; hayatlarını birleştirme yolunda ilk adımlarını atmış bulunan bu evlatlarımızın dünya ve ahiretlerini ma’mur eyle ya rabbi. Kendilerine bol rızıklar, hayırlı ömürler ve huzur dolu bir hayat nasip eyle ya rabbi. Ve en önemlisi de bundan sonraki hayatlarında senin sevdiğin ve razı olduğun aileler zümresine dahil eyle ya rabbi. Hz. Adem(a.s) ve Hz. Havva(r.a) annemiz arasında, Hz. Muhammed(s.a.v) Efendimiz ve Hz.Hatice, Hz.Aişe(r.a) validelerimiz arasında nasıl bir huzur ve muhabbet ihsan eylediysen, aynı huzur ve muhabbeti bu genç kardeşlerimize de nasip eyle ya rabbi. Evlatlarımızı gelin ve damat görme şerefine erecek olan her iki aileyi de iki cihanda aziz eyle. Ahirete intikal eden geçmişlerine de rahmet eyle ya Rabbi. Açılan ellerimizi âmin diyen dillerimizi boş çevirme sen dualarımızı kabul eyle ya Rabbi.El açıp âmin diyen kardeşlerimizi de aynı duygulara erişmeyi nasip eyle ya rabbi. Hayırların fethi, şerlerin def’i, ümmet-i Muhammed’in sıhhat ve selâmeti için, Her iki tarafın hayrı için, Hayırlı bir evliliğin teessüsü için, Gönüllerin muradı için, Din ve dünyalarının mamur, amellerinin salih ve makbul olması için, nefis ve şeytanların tuzaklarından korunmak için, ahirete göç edenlerin ruhu için, bilhassa Allah rızası için El- FATİHA -AMİN... 💣💣💣

Read on the App

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD