İSTİFA

1514 Words
Başımı dizlerimden kaldırdığımda beni izleyen Bülent’e baktım. “İşi bıraktığımda eve babamların yanına dönmem gerekecek. Burada kalmama izin vermezler.” dedim gözlerimdeki yaşları silerken. “Babana işine geldiği gibi yalan söylüyorsun işten çıktığını da söylemezsin olur biter. Geri dönme gibi bir seçenek tanımıyorum sana bunu aklından çıkar.” Sigaranın dumanını bana doğru üfledi. Terslememek için kendimi tutuyordum. “Olmayan maaşımla burada kendimi geçindiremem.” “Kadınımı alacağı iki kuruş maaşa muhtaç edecek değilim.” Ne söylersem söyleyeyim bir karşılığı vardı. Sigarasını söndürdüğünde konuşmaya devam etti. “Ailene iki hafta içinde evlenmek istediğini söyle ve onları ikna et sen ikna edemezsen araya ben girerim ve bunun hoşuna gideceğini sanmıyorum.” “Üç ay demiştin.” dediğimde bağırmasıyla olduğum yere sindim. “O sözüm sarhoşların altına yatmadan önceydi ama artık bitti.” Gözlerimden akan yaşı sildim. “Tamam aileme söyleyeyim bir şekilde ikna edeyim nişanı yapalım ama yalvarırım bana düğün için biraz zaman tanı. Bülent, hayatımı kökten değiştiriyorsun ve ben bu hıza uyum sağlayamıyorum eğer biraz nefes alacağım alan bırakmazsan psikolojik olarak bunun altından kalkamayacağım ve sonunda ya sana ya da kendime zarar vereceğim ki sana zarar verecek kadar güçlü olmadığıma göre geriye tek seçenek kendim kalıyorum.” Bir sigara daha yaktı ve içip bitirene kadar konuşmadı. “İstemeydi, nişandı, düğün hazırlığıydı en az iki ayı bulur o da sana yeterli bir zaman olur.” Ne dersem diyeyim kabul etmeyecekti. Yeni bir sigara yakarken, “Bana da verir misin?” dedim. Yaktığını uzatınca olduğum yerden yaklaşıp elinden aldım ve bir nefes çektim. İçmek istemiyordum ama dayanamıyordum. Bir nefes daha çektiğimde koltuğun üzerinde duran telefonumu eline almış karıştırıyordu. “Vay, vay, vay benim kadınım neymiş böyle!” dediğinde sigarayı tutan elim titremeye başlamıştı. Ne görmüştü de sinirlenmeye başlamıştı? Sormaya korktuğum için tek kelime etmeden sigaradan bir nefes daha çektim. “Otuz birler, doksan birler, hayatı sikmeler bana masum bakire ayakları çekip şu konuştuklarına bak bir de grupta erkek var!” Bir arkadaşlarıma el atmadığı kalmıştı zaten! “O konuşmalar senden önceydi.” dedim kendimi savunabilmek için. “Ne fark eder bir daha erkeklerle arkadaşlık ettiğini görmeyeceğim.” “Metin liseden sınıf arkadaşım.” dediğimde gök gürültüsü gibi gürledi. “Benim sabrımı taşırma.” Telefonumu önüme fırlattığında açık ekrana baktım. Gruptan çıkmıştı. Gözümden akmak için hazır bekleyen yaşı sildim. Telefonum çalmaya başladığında arayan isme baktım. Asiye arıyordu. Sessize alıp ters çevirdiğimde karşımdakinin bakışları yine sertleşmişti. “Kimdi O?” “Asiye gruptan niye çıktığımı soracaktır.” “Aç açıkça erkeklerle artık arkadaşlık etmiyorum diye söyle bir daha eklemesinler beni çileden çıkarmasınlar.” İstemeye istemeye telefonu açtım. “Efendim.” dedim sesimin normal çıkması için çabalayarak. “Çiçeğim gruptan yanlışlıkla mı çıktın?” “Hayır, sevgilim Metin’i kıskanıyor kavga etmemek için çıkmak zorunda kaldım.” dedim. Bülent dikkatle konuşmalarımı dinliyordu. “Yok artık kanka Metin kız arkadaşımız gibi neyini kıskanmış geri kafalı mı bu adam?” Asiye yine başlamıştı konuşmaya da karşımdaki sinirlendikçe sinirleniyordu. “Sen kimsenin bu konularda sana karışmasına izin verecek biri değildin nasıl sessizce kabul ettin?” Biten sigaramı televizyon dolabından aldığım küllüğe söndürdüm. “Asiyem, ben çok aşık oldum iplerimi de öylece verdim eline hatta dün yemeğe çıktığımızda evlilik teklifi yaptı onu da kabul ettim. En yakın zamanda nöbet arası ayarlayıp memlekete gideceğim babamla konuşmaya. Metin’e sen söylersin kusura bakmasın ama arkadaşlığıma devam edemem bu yüzden gruba da geri ekleme.” “Ne diyeyim bilemedim kanka en iyisi tebrik edeyim.” “Teşekkür ederim canım sonra yine konuşuruz.” “Görüşürüz Çiçeğim.” dediğinde telefonu kapattı. “Geri kafalı adam! Öyleyim inkar etmiyorum ama sizlerin geri kafalılık dediği bu şey benim kadınımı korumam oluyor.” diyen Bülent'e cevap vermedim. “Dinlenmek istiyorum uykum var.” dediğimde oturduğum yerden kalktım. Odama girdiğimde yatağa uzandım. Bir süre sonra dış kapının sesi duyuldu. Bir kez daha ağlamaya başladım ama sesimi duymasın diye hıçkırıklarımı yastığımla bastırıyordum. Bütün hayatımı elimden almıştı. Tutunacak bir dal bırakmamıştı. Koca dünyada bir başıma kalmıştım. ~~~~ Eşyalarımı toplamak için istasyona geldiğimde ayaklarım geri geri gidiyordu. Gülerek büyük umutlarla geldiğim bu yerden şimdi gözyaşlarımla ayrılacaktım. Nöbetçi ekip vakada olduğu için içeride kimse yoktu. Dolabımı açtığımda Mısra’nın verdiği telefonu elime alınca mesaj olduğunu gördüm. Sanırım yapmam gerekenlerle ilgili talimat falan vardı. Ne yazdığını görmek için mesajı açtığımda oldukça uzun yazılmıştı. ‘Gülçiçek, Bülent ile iş konusunda sürtüşme ve teklifi kabul et. Sana söz veriyorum her şey bittiğinde işine geri dönmeni sağlayacağım bu konuda bize güven ve işini bırakmanı lehimize çevirerek aralarına sızmanın yolunu bul. Aklını çalıştır çalışmayı özlediğine falan ikna et ve o hastaneye seni götürmesini sağla. Bülent’i de babasını da hatta onlarla ortak çalışan amcalarını da içeri atmanın tek yolu orayı bulmak. İçlerine sızması için bugüne kadar gönderdiğimiz tüm adamların geriye ölüsünü gönderdiler ama sen aileye gireceksin her şeye karşı çıkarak güvenini kazanamazsın biraz boyun eğ.’ Mesajı okumayı bitirdiğimde yüzümde bir gülümseme vardı. İşe geri dönebileceksem biraz uzak kalabilirdim sorun olmazdı. Hızlıca mesaj attım. ‘İşe geri dönmemi gerçekten sağlayabilir misiniz?’ Beş dakika içinde cevap yazmıştı. ‘İçin rahat olsun bu konuda bize güvenebilirsin. İstifa dilekçen ile bizzat ilgileneceğim.’ ‘Teşekkür ederim.’ yazıp gönderdim. Rahatlamıştım ve biraz olsun nefes alabilmiştim. Eşyalarımı toplamaya başladığımda kendi telefonum çaldı. Bülent arıyordu. “Efendim.” dedim sakince. “İş yerine neden gittin? Sana artık gitmeyeceksin demiştim!” “Eşyalarımı toplamaya geldim. Buradan da müdürlüğe istifa dilekçemi vermeye gideceğim beni götürür müsün mesafe çok uzak?” “Geliyorum.” deyip telefonu kapattı. Eşyalarımı topladığımda Mısra’nın verdiği telefondaki mesajları silip kapattım ve eşyalarımın arasına sakladım. İstasyonu kilitleyip çıktığımda dışarıda Bülent’in gelmesini beklemeye başladım. Arabası önümde durduğunda elimdekileri arka koltuğa bıraktım ve oturmak için ön koltuğa geçtim. “Selam.” dedim Mısra’nın tavsiyesine uyarak. Madem tek yol o hastaneyi bulmaktan geçiyordu o zaman düğüne kadar bunu başarmalıydım aksi halde evlenmekten kaçamazdım. “Topladın mı bütün eşyalarını?” diye sorunca başımla onayladım. “Topladım.” Uzun süren yolun sonunda sağlık müdürlüğüne geldiğimizde Bülent arabada kalmıştı neden bilmiyorum yanımda gelmemişti. İlgili birimin olduğu yeri sora sora bulduğumda masanın başında oturan gözlüklü kadına şaşkınca baktım. Bu Mısra’ydı ama giyimi falan farklıydı ki aynı şekilde göz rengine varana kadar değişmişti. “Buyurun ne için gelmiştiniz?” dediğinde göz kırptı. “İşten ayrılmak için istifa dilekçemi verecektim.” dedim kendimi toparlayıp şaşkınlıktan çıkarak. Eliyle gösterdiği sandalyeye oturdum. “Personel kimlik kartınızı alayım.” dediğinde çantamdan çıkarıp verdim. Bilgisayar üzerinden yazdığı yazılardan sonra çıktısını alıp önüme koydu. “Alt taraftaki yeri imzalayın.” deyince kağıtta yazılanlara baktım. Normal istifa dilekçesiydi ama ona güvenip imzaladım ki zaten başka şansım da yoktu. Dilekçeyi elimden aldığında yüzüme baktı. “Dilekçeyi işleme alacağım ama kararından emin misin? Yaşın çok genç büyük şehirde çalışmak zor geldiyse daha küçük bir yere tayinini isteyebilirsin!” “Hayır kararımdan eminim.” dediğimde önünde karaladığı ayrı bir kağıdı bana çevirdi. ‘Dilekçen işleme alınacak ve işine son verilecek Bülent’in kontrol etme ihtimaline karşı bunu yapmak zorundayız ama bu dosyanın başındaki müdürümle görüştüm her şey bittiğinde işine aynı yerde geri döneceksin. Bu süreyi ücretsiz izin gibi düşün ve çok üzülme.’ Başımla onayladığımda “İyi günler.” diyerek yanından ayrıldım ve dışarıda bekleyen Bülent’in yanına döndüm. Telefon elindeydi ve konuştuklarımı dinliyordu. “Bitti!” dediğimde başıyla onayladı. Yola çıktığında, “Ailen ile ne zaman konuşacaksın?” diye sordu. “Birkaç gün dinlenmek istiyorum işi bırakma durumumu sindirmem gerekiyor duygularımı toparlayamadan konuşursam o anki ruh halimle gerçekleri anlatmaktan korkuyorum sonrasında yanlarına gidip yüz yüze konuşacağım böyle bir şeyi telefondan söyleyemem çünkü yaşımdan dolayı babamın kabul etmeyeceğini biliyorum.” “Peki hepsi kabulüm ama aileni ikna edemezsen kolundan tutar götürür nikah masasına oturturum.” Tehditlerini duymazdan geldim. “Lütfen, ailem işi bıraktığımı bilmesin ve aynı şekilde senin ailenin uğraştığı işleri anlamasın.” “Ona da peki.” dediğinde yol boyu bir daha konuşmadık. Apartmanın önünde durduğunda inmeden önce elimi uzattım. “Kredi kartlarından birini ver.” dedim. “Madem işimi bıraktırdın ve bana sen bakacaksın o zaman ihtiyaçlarımı karşıla.” Gülerek cüzdanını çıkardı ve içindeki kartlardan birini verip şifresini söyledi. “Limiti yok rahatça kullan.” Kartı alıp baktım. “Şimdi bir alışveriş merkezine gitsem bütün dolabımı baştan aşağı yenileyip en pahalı kıyafetleri alsam ne olur?” “Almış olursun!” dedi keyifle. “Pekii gidip bir ev satın alırsam?” “Yatırım yapmış olursun.” Yine aynı keyifli ses tonuyla konuşmuştu. “Bir de kardeşimin onu al bunu al diye bitmeyen istekleri oluyor.” “Nazlı Çiçeğim istediğin gibi kullan o kart artık senin. Kendine kullandığın gibi ailen için de kullanabilirsin senin ailen benim de ailem hepsine bakarım.” Söylediğine biraz alaycı bir gülüş gönderdim. “Öldürmek isterken hiç benim ailem demiyorsun ama!” “Benim davranışlarıma senin davranışların yön veriyor bunu unutma. Mecbur bırakırsan gerekeni yaparım.” “Neyse seninle tartışmayacağım.” diyerek kartı kendi cüzdanıma koydum. Arabadan inecekken kolumdan tutup engel oldu. “İnanmadığını biliyorum ama seni seviyorum. Her ne yapıyorsam seni hem kıskandığım için hem de korumak istediğim için yapıyorum.” diyerek dudağıma kısa bir öpücük bıraktı. Biraz zor oldu ama yüzüme bir tebessüm oturtmayı başardım. “Belki bir gün ben de seni severim ne de olsa önümüzde evli geçireceğimiz uzun bir ömür var.” Yanağından öptüğümde arabadan indim ve arka tarafın kapısını açıp eşyalarımı aldım. El sallayıp apartmana girdiğimde içimden ‘Umarım evlenene kadar geberip gidersin!’ diyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD