Evde dinlenirken sohbet grubunda takılıyordum. Tanju ile karşılıklı paylaştığımız fotoğrafın dedikodusu dönüyordu.
Asiyem; Kanka çocuk resmen ateş ediyor bu ne yakışıklılıktır!
Tuğbam; Sanki çirkin kız veriyoruz.
Şulem; Tüü maşallah düğün ne zaman?
Asiyem; Valla sıra bende bozanı fena bozarım.
Ben; Tabii ki sıra sen de bebeğim benim manita daha okullu.
Tuğbam; Metin nerede? Kıskançlıktan çatladı heralde!
Metincik; Kim demiş kıskandım diye benden yakışıklı olması kıskandığım anlamına gelmez.
Ben; Canımlar size bir şey söyleyeceğim ama ailemin kulağına gitmesin.
Asiyem; Gizli nikah mı kıydınız?
Metincik; Kaç aylık?
Ben; Yok vallahi sizden olmaz.
Ben; Tanju ile trafik kazası geçirdik. Arabayla uçurumdan yuvarlandık ama neyseki basit yaralarla kurtulduk.
Şulem; Oha! Git bir sadaka ver, kurban falan kes iyi ki size bir şey olmamış.
Asiyem; Canım kankam kıyamam ben sana.
Metincik; Yakışıklılıktan çarpılmıştır.
Tuğbam; Bebeğim çok geçmiş olsun. Metin kanka; Ayna ayna söyle bana var mı benden daha yakışıklısı? Cevap: Tüm erkekler.
Ben; Uğraşmayın kankamla o da yakışıklı yani şöyle yandan ve uzaktan bakınca öyle görünüyor.
Devamında yüzlerce mesaj attık. Biraz olayla ilgili konuştuk biraz ilişkimizle ilgili sonra da konu Asiye’nin evlilik mevzusuna gelmişti. Yakında istemesi olacaktı ve ilk defa bir arkadaşımı evlendirecektim.
~~~~
Kazadan sonraki ilk nöbetimi bitirdiğimde hasta kayıtlarını bilgisayardan sisteme girmem biraz uzun sürmüştü ve çıkmam öğleni bulmuştu.
Bugünkü nöbetçi ekip vakada olduğundan çıkarken kapıyı kilitlemiştim. Dolmuş durağına doğru birkaç adım atmıştım ki karşımda elinle çiçekle belirenle çarpmamak için duraksadım.
Yanından geçip gidecektim ama “Merhaba.” dediğinde yüzüme dikkatle bakıyordu. Tanıdık geliyordu ama hatırlayamamıştım. Benden uzun boyluydu birazda yapılı bir vücudu vardı. Çenesi kirli sakalla kaplıydı.
“Merhaba!” dedim tereddüt ederek.
“Hatırlarsın sanmıştım ama yanılmışım. Bülent desem bir çağrışım yapar mı?”
Bülent? Zihnimde şimşekler çakmıştı. Yaralandığı için yardım ettiğim adamdı ve tabi babası bu yüzden beni öldürmek istemişti.
Cevap bile vermeden geçip gitmek istedim ama izin vermedi. “Yardımın için teşekkür etmek istemiştim.” Elindeki çiçek buketini uzattığında karşılık vermedim. “Sizin meslekte teşekkür kabul edilmiyor mu?” derken tebessüm ediyordu.
“Hayatını kurtardığım insanlar genelde beni öldürmek istemiyorlar.”
Tebessümü anında son bulmuştu. “Babam adına ben özür dilerim ayrıca o anlarda kendimde değildim yani beni bununla suçlamak yerine sadece teşekkürümü kabul etsen olmaz mı?”
“Peki yardıma ihtiyacın vardı ve ben de yardım ettim.” Çiçek buketini elinden aldım. “Teşekkürünü de kabul ettim artık iyi günler.”
Yanından geçip yürüdüm ve biraz ilerideki çöp konteynerine çiçeği attım. Gördüğünü biliyordum ama umrumda değildi. İstediklerinde öldürelim, istediklerinde teşekkür ederim yapamazlardı. İnsanlar onların oyuncakları değildi!
Beni nasıl bulduğunu düşünmek bile istemiyordum. Onların dünyasında zor olmamalıydı ki en basitinden Tanju’nun hesabındaki fotoğraflardan bile bana rahatça ulaşabilirdi.
Aklıma gelenle duraksadım. Kazaya sebep olanlar bizi böyle mi bulmuştu? Fotoğrafı paylaşıp Tanju'yu etiketlediğimde konumda paylaşmıştım. Buna ben mi sebep olmuştum?
Telefonumu çıkarıp Tanju’yu aradım. Telefonu açar açmaz da sordum. “O gün kayak merkezine gelen adamlar yerimizi nasıl bulmuştu?”
“Bilmiyorum Gülüm de bu nereden çıktı şimdi?”
Aklımdakini anlattığımda hemen karşı çıktı. “Birtanem yerimizi bulabilecekleri birçok farklı yol var doğruluğunu bilmediğin şeyler için kendini suçlamayı bırak.”
“Öyle aklıma gelince bilmiyorum ben sebep olmuşum gibi hissettim.” dedim.
“Aşkım, Gülüm, tek gerçeğim hadi diyelim ki gerçekten senin paylaşımından yerimizi buldular ne fark eder ki O adamlar orada olmasa başka yerde yine karşıma çıkacaktı. Sadece sen yanımdayken karşılaşmak istemezdim ama olan oldu artık.”
“Tamam bir daha bu konuyu açmayacağım.” dedikten sonra biraz havadan sudan konuşup telefonu kapattım ve gelen dolmuşa bindim. Eve geldiğimde dinlenmek için yatmıştım.
Kapı zilinin sesiyle uyandığımda akşam olmuştu. Tanju'nun geldiğini düşünerek ayaklarımı sürüye sürüye gidip açtım.
Kapıdaki adam, “Gülçiçek Günal.” dediğinde “Benim.” dedim.
“Bunlar size.” diyerek elindeki çiçek buketini uzattı.
Gösterdiği yere imza atıp aldım. Tanju’mu göndermişti? Yüzümde tebessümle içindeki minik zarfı açtım ve not kağıdını çıkardım.
‘Beni görmezsen belki çöpe atmazsın. Hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim. Tekrar görüşmek dileğiyle. Bülent.’
Yok artık ev adresimi bile öğrenmişti ki teslimatta soyadım da vardı! Umarım başıma bela olmazdı. Tanju’ya söylemeyi düşünsem de sonra vazgeçtim. Söylersem ortalık karışırdı bu yüzden şimdilik kendime saklayacaktım ama devam ederse söylerdim.
~~~~
Yemekleri hazırladığımda telefonum mesaj sesiyle çaldı. Masanın üzerinden alıp ekrana baktım. Yabancı numaraydı. Mesajı açtığımda gözlerimi devirmiştim. Cidden mi? Numarama kadar bulmuş muydu?
‘Merhaba ben Bülent müsait olduğunda bir kahve ısmarlayabilir miyim?’
Ne diye takılmıştı peşime? Hızlıca tuşlara bastım.
‘Baban sana olanları sanırım eksik anlatmış ve sözlü olduğumu söylemeyi unutmuş. Bir daha mesaj atma!’
Tamam sözlü falan değildim ama Tanju'nun Ayberk ağabey ile beni almak için geldiğinde bu şekilde söylediklerini biliyordum. Gelen mesajı açtım.
‘Hayır eksik anlatılan bir konu yok. Parmağında yüzük görmedim ki Titan ailesi gerçekten oğulları için söz kesmiş olsaydı bu bütün alemde duyulurdu yani tahminimce sadece sevgilisiniz bu da bir şansım var demektir çünkü ilişkiler bitebilir.’
Kafayı mı yemişti? İlişkim olduğunun farkındaydı ama yine de kendinde bu tarz mesajlar atacak hakkı görüyordu. Cevap yazmadım. Attığı mesajları sildim ve telefonu kenara bırakıp odama giderek üstümü değiştim.
Tanju akşam yemeğini birlikte yiyelim demişti ben de sevdiceğime ellerimle yemek yapmak istediğim için eve davet etmiştim.
Kapı zilini duyduğumda koşar adım gidip açtım. “Hoşgeldin.” dediğimde dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı.
“Hoşuna gelirken aşık oldum.”
“Serseri.” derken kapıyı kapatıyordum.
Mutfağa geçtiğimizde yemekleri servis ettim.
Tabaktaki içli köfteden bir parça koparıp ağzına attı ve bir süre çiğnedi. ‘’Bunu sen mi yaptın hazır mı aldın?’’
‘’Ben yaptım.’’ dedim gülerek.
‘’Çok güzel olmuş eline sağlık.’’
Yemek konusunda iyiydim. Evin en büyük kızı olarak annem mutfağa her girdiğinde beni de yanına almıştı ve her şeyi öğretmişti.
Yemek yememiz yaklaşık üç saat sürmüştü. Sohbete öyle bir dalmıştık ki karnımızı doyurmayı unutmuştuk. Tanju ile konuşmak çok kolaydı muhabbet etmeyi iyi biliyordu.
‘’Sana söylemeyi unuttum.’’ dediğinde ‘’Neyi?’’ dedim merakla.
‘’Baldızımla tanıştım.’’
‘’Baldızın?’’
‘’Kardeşin Leyla.’’ deyince şaşırmıştım.
‘’Tam olarak nasıl tanıştınız?’’
‘’Sosyal medya üzerinden mesaj attı. İlk anlarda tehdit etti seni üzersem bana hangi işkenceleri yapacağını anlattı ki hepsi de çok ergence ve komikti mesela beni bağlayıp yüzüme makyaj yapıp fotoğrafımı çekip sosyal medyada yayarak rezil edermiş.’’ dediğinde gülmeye başladım.
Benim küçük ergen kardeşim acaba bir gün akıllanacak mıydı? ‘’Kusura bakma Leyla aklına eseni doğru yanlış düşünmeden yapıyor.’’
Gülerek cevap verdi. ‘’Hayır bence çok tatlı bir çocuk, tehditleri bitince anlaşmayı başardık ve bence iyi arkadaş olacağız.’’ Bir yudum su içti. ‘’Ha unutmadan bir de dedi ki; Olur da ablamla evlenirsen geçinmek için sakın maaşına göz koyma çünkü ablam ömür boyu bana bakacak söylediğime uymazsan da annemle babamın aklına girip sizi ayırırım.’’
‘’Bunu gerçekten söylemiş olamaz!’’ dediğimde elimle yüzümü kapatmıştım.
Gülerek karşılık verdi. ‘’Ben de dedim ki ablandan daha zenginim sonra bir anda canım eniştem demeye başladı.’’
‘’Hayır bu çok utanç verici.’’ Yüzümü açmıştım ama kızardığıma emindim. ‘’Söylediklerinin tek tek hesabını soracağım O bacaksıza.’’
Elimi tutup üzerinden öptü. ‘’Girme baldız enişte arasına biz gayet iyi anlaştık ilk günden bozma aramızı.’’
‘’İyi ama sınırı aşarsa haberim olsun.’’
‘’Hallederiz.’’ deyip konuyu kapattı.
Kardeşimi iyi tanıyordum Tanju’dan o samimiyeti bir kez alırsa benden sürekli kıyafetti, takıydı, ayakkabısıydı nasıl istiyorsa aynısını ona da yapardı ve bunu istemiyordum.
Yemek masasından kalktığımızda internetten bir film bulup izlemeye başlamıştık. Kolları arasında otururken cebimdeki telefonun titreşimini hissettim ama filmin sesi sesini bastırmıştı.
Cebimden çıkarıp gelen mesajı açtım.
‘Sessizliğini bir gün sonlandıracağım. Senden vazgeçmeyi düşünmüyorum.’
Mesajı hızlıca sildim. ‘’Ne oldu?’’ diyen Tanju’ya gülümsedim.
‘’Yok bir şey iş grubu.’’ diyerek kollarının arasına iyice yerleşerek başımı göğsüne dayadım. Şu anki huzurumu bozacak bir şey istemiyordum.