NAZLI ÇİÇEĞİM

1521 Words
Uyandığımda neredeyse akşam olmuştu. Yataktan çıkıp üzerimi değiştiğimde salona geçtim. Açlığımı giderme gereği duymadan bir sigara yaktım. Bugün Tanju’yla ayrılığımızın beşinci günüydü. O günden sonra yaptığım tek şey kendimi eve kapatıp ağlamak ve sigara içmek olmuştu. Evden sadece nöbete gitmek için çıkmıştım ki yalan söyleyemezdim iyi gelmişti çünkü yirmi dört saat boyunca kendimi ve dertlerimi unutup sadece hastalarla ilgilenmiştim. Nöbet çıkışı uyuyup uyandığımda yine sigaraya sarılmıştım. Normalde içmezdim ama bu beş gün içinde kaç paket bitirdiğimi bilmiyordum. Bülent aklınca bu ayrılığı atlatmam ve ona alışmam için bana zaman tanıyordu ama bu asla olmayacaktı. Onu hiçbir şekilde kabul edip sevmeyecektim. Bileğimdeki saat benim için bir prangaydı. Telefonumdan sohbet grubuna girdiğimde biriken mesajlara baktım. Hepsi Tanju ile olan fotoğrafları neden kaldırdığımı soruyordu. Sonsuza kadar ayrıldığımı saklayamazdım ama gerçeği de anlatamazdım o yüzden Bülent’in gerçeğiyle cevap verdim. Ben; Ayrıldık. Şulem; Birbirinizi çok seviyordunuz ama kankam neden ayrıldınız? Asiyem; Ciddi olamazsın neden? Ben; Başkasına aşık oldum. Metincik; Kankacım sen benden de hızlı çıktın. Tuğbam; Kime nasıl aşık oldun? Kızım sen bekar takılan insandın bir anda nasıl Tanju’dan başkasına gittin? Ben; Tanju ile son zamanlarda aramız limoniydi sonra Bülent ile tanıştık öyle oldu işte bir şeyler ama mutluyum. Asiyem; Mutluysan sorun yok bebeğim. Şulem; Evet kanka bizim için önemli olan senin mutluluğun yanındaki değil. Ben; Biliyorum sizler benim kalp yoldaşımsınız sonra konuşuruz yeni uyandım biraz kendime geleyim. Bensiz çok dedikodumu yapmayın. Telefonu kenara bıraktım. Birine gerçekleri anlatamamak çok zordu. Omzunda ağlayacağım, destek alabileceğim kimse yoktu. Sigaramı bitirdiğimde kapının zili çalınca gidip açtım. ‘’Günaydın Nazlı Çiçeğim.’’ diyen gülen yüze yumruk atmak istiyordum. Uyandığımı nasıl anladığını düşünürken saatten kalp atışlarımı da takip edebildiğini hatırladım. Uyandığımda nabzımda değişiklik olduğu için anlaması normaldi. Neden geldiğini bilmiyordum ama yanında bir adamı daha vardı. Kapının kenarında duvardaki anahtarlıkta asılı duran ev anahtarımı alıp adamına verdi. ‘’Bir kopyasını yaptırıp gel.’’ dediğinde gözlerimi devirdim ve tek kelime etmeden salona geri dönüp bir sigara daha yaktım. Ardımdan geldiğinde yanıma oturmuş kolunu omzuma atmıştı. Telefonunu çıkarıp açtığı haritayı gösterdi belli bir bölgede karmaşık çizgiler vardı. ‘’Dün yirmi dört saat boyunca hareket halindeydin ve hiç uyumadın bu normal mi?’’ ‘’Evet.’’ dedim kısaca. ‘’Gülçiçek hayatını öğrenmeye çalışıyorum kestirip atmadan düzgün cevap ver.’’ Sigaradan çektiğim nefesin dumanını havaya savurdum. ‘’Bildiğin gibi ambulansta çalışıyorum ve yirmi dört saat nöbet tutuyorum. Nöbet süresi boyunca hasta neredeyse biz de oraya gidiyoruz ve bilmem inanır mısın insanlar gece de hastalanıyorlar.’’ Laf sokmamı görmezden gelmişti. ‘’Konuştuklarım telefonunda kayıt oluyor mu?’’ diye sordum. ‘’Sadece yirmi dört saat, sonrasında otomatik siliniyor ama istersem daha uzun saklayabilirim.’’ Hafifçe başımı salladım. ‘’Nöbette olduğum günleri hemen sil lütfen hastaların mahremiyeti için mümkünse sen de dinleme.’’ Sözlerime gülmüştü. ‘’Dün biraz dinledim ama hastaların şikayetleri dışında sizin aranızda konuştuklarınızı anlamadım çok fazla tıbbi kelime vardı. İçin rahat edecekse de kendi silinmesini beklemeden silerim.’’ Omzuma sarılı kolu kendine çektiğinde yanağımdan öptü. ‘’Elinden bir kahve içsem de kırk yıl hatırım olsa.’’ Tek kelime etmeden yanından kalkıp mutfağa gittim. Kahveleri hazırlarken kendime de bir sandviç yapıp yandan yemeye başlamıştım. Aç karnına içtiğim sigaralar başımı döndürmüştü. Kahveler olduğunda tepsiye yerleştirip salona götürdüm. Kendi kahvemi içerken sandviçimi de yiyip bitirmiştim. Kapı çaldığında gidip açtım. Bülent’in adamıydı. ‘’Anahtarları getirmiştim yenge.’’ dediğinde elindekileri alıp bir şey söylemeden kapıyı yüzüne kapattım. Yenge diyen dilini kızgın kahvede haşlayasım vardı. Kendi anahtarımı eski yerine asıp yedek yaptırdığını Bülent’in kucağına attım. ‘’Evime kafana göre girerek ne elde etmek istiyorsun?’’ dediğimde anahtarı cebine koymuştu. ‘’Sevgilimin evine rahatça girip çıkmak istiyorum misafir gibi neden kapı ziline basayım?’’ ‘’Evde tek yaşayan bir kadın olduğum için olabilir mi acaba?’’ dedim kalktığım yere otururken. ‘’Böyle inceliklerden haberdar mısın?’’ ‘’Laf sokup durma bir yerde kendimi tutamayıp yağacağım üzerine.’’ ‘’Bu yağmamış halin mi?’’ dediğimde çenemden sıkıca kavramıştı. ‘’Gülçiçek sabrımı çok zorluyorsun. Kendini topla diye sabretmeye çalışıyorum ama böyle devam edersen işleri senin için çok zorlaştırırım.’’ Tutuşu sıkıydı canımı yakıyordu. ‘’Bırak.’’ diyerek elini itmeye çalıştım ama daha çok sıktı. ‘’Söylemek istediğimi anlıyor musun? Yanına geldiğimde, seni aradığımda ya da mesaj attığımda bana düşmanınmışım gibi davranmayacaksın. Güler yüzünü görüp, tatlı sözlerini duyacağım. Beni sevmeyi öğreneceksin yoksa sadece aileni değil onlarla beraber seni de gebertirim.’’ ‘’Anladım.’’ dediğimde elini geri çekmişti. Acıyan çenemi ovarken yaptıkları normalmiş gibi kahvesini içmeye devam etti. Ağlamamak için kendimi tutuyordum. Kapının zili çaldığında bakışları bana çevrildi. ‘’Birini mi bekliyordun?’’ ‘’Hayır belki yine adamın gelmiştir.’’ Kapıyı açtığımda Şirin ablayı görünce şaşırmıştım. ‘’Kız Güllü Çiçek misafire öyle hortlak görmüş gibi bakılmaz annen hiç öğretmedi mi sana? Çekil bakayım kenara.’’ dediğinde yanımdan geçip eve girdi. Salona geçtiğinde Bülent’i görünce yüzünde bir gülümseme oluşmuştu ama mutlu bir gülümseme değil aksine alaycı bir ifadeydi. ‘’Ooo küçük kefencik de buradaymış.’’ diyerek karşı koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı. ‘’Pişt ex eltim bir kahve de bana yap da karşılıklı içelim.’’ Bülent’in yüzünde de Şirin abla gibi bir gülümseme vardı ama onunki alaycı değil öfkeliydi. Ortalığı daha fazla bulandırmamak için mutfağa geçip kahve yapmaya başladım. İçeriden konuşmalarını duyuyordum. Bülent, ‘’Seni buraya Tanju’mu gönderdi?’’ diye sormuştu. Diğeri bu soruya gülüyordu. ‘’Gülçiçek ex eltim olsa da aynı zamanda arkadaşım ben de küçük bir arkadaş ziyaretine geldim. Ne oldu zoruna mı gitti?’’ Kahveyi yaparken kavga etmemeleri için dua ediyordum. Fincana boşalttığım kahveyle salona döndüğümde küçük sehpayı Şirin ablanın önüne çekip üzerine bıraktım. Ne olursa olsun Şirin ablanın yanında mutsuzmuş gibi görünüp, ters bir harekette bulunamazdım. Ailemi güvende tutmak istiyorsam Bülent’i sevdiğime ikna olmalıydı. İstemesem de zorunlu sevgilimin yanına geçip oturdum. ‘’Cavit Berk’i de getirseydin keşke.’’ dedim normal konuşmaya çalışarak. ‘’Getirirdim de ağlayacak falan rahatça dedikodu yapamayacağız o yüzden kaynanama bıraktım.’’ Kahvesinden içtiğinde bakışları yanımdakindeydi. ‘’Ee anlatın bakalım nasıl oldu bu iş daha düne kadar bu kız senden kaçıyordu?’’ ‘’Senin kocanla nasıl olduysa öyle oldu.’’ Bülent’in cevabına alaycı bir kahkaha atmıştı. ‘’Bülentcik kocamla görücü usulü evlenmiş olabilirim ama Ayberk beni bir kez olsun rahatsız edecek bir harekette bulunmadı hatta aksine her daim koruyup kolladı ki şu an birbirimize aşığız o yüzden lafı çevirmeye çalışma.’’ Bülent yaktığı sigarayı içmeye başladı. ‘’Sana hesap verecek değiliz. Birbirimizi sevdik ve beraberiz bu kadar basit.’’ Kolunu omzuma attığında başımı göğsüne dayayıp gülümsedim. ‘’Şirin abla garip geldiğini biliyorum ama kendi duygularımı anladığım an Tanju’ya ayrılalım dedim. Onu aldatmadım ya da arkasından iş çevirmedim.’’ ‘’Buraya Tanju için hesap sormaya gelmedim sadece seni görmek istedim.’’ Kahvesini içerken bakışları bizim üzerimizdeydi. ‘’Bu yeni sevgilin var ya çocukken ailesiyle bize gelirdi işte sonra kardeşim Elif ile aramıza girer oyuncaklarımızı kırıp parçalardı. Yine öyle ailesiyle geldiği bir gün kardeşimin saçını kesmeye çalıştı ben de merdivenlerden aşağı atıp kafasını yarmıştım. Muhtemelen başının arka tarafında dikiş izleri hala duruyordur. Sevgilini kötülemek istemem ama kendisi pek sevgi dolu bir insan değil haberin olsun.’’ Bülent’in kafasını yarılmış hayal etmek mutlu etmişti. ‘’Önceden birbirinizi tanıdığınızı bilmiyordum.’’ dedim. Soruma cevabı yanımdaki verdi. ‘’Bu alemde herkes birbirini tanır.’’ ‘’Hadi canım hadi babanın kefenlenecek leşleri vardır.’’ dedi Şirin abla. ‘’Kalk git biz de kız kıza dedikodu yapalım.’’ Bülent kendine daha çok çekerek alnımdan öptü. ‘’Dikkat et delidir ne yapacağı belli olmaz.’’ Söylediğine yalandan da olsa gülümsedim. ‘’Olur ederim.’’ dediğimde ayağa kalkmıştı. Yolcu etmek için yanında gittim. Kapının önünde sarıldığında fısıldayarak konuştu. ‘’Kulağım sen de ben gittiğimde sorguya çekmeye başlar ikna edemezsen kötü olur.’’ ‘’Tamam.’’ dediğimde gidince kapıyı kapatıp geri döndüm. ‘’Yanıma otur.’’ diyen Şirin ablanın yanına oturdum. ‘’Anlat bakalım gerçekten bu adama aşık mı oldun yoksa işin içinde başka bir iş mi var?’’ ‘’Aşık oldum.’’ dediğimde gözlerimin içine bakıyordu. ‘’Gülçiçek, bakışlarında neden o aşkı göremiyorum?’’ Ailemin güvenliği için ikna etmem gerektiğini biliyordum. ‘’Sadece karşında bu şekilde olmaktan utanıyorum. Tanju’nun yengesisin ailesindensin ve ben onu başkasına aşık oldum diyerek öylece terk ettim.’’ Sözlerime tebessüm etti. ‘’Utanılacak bir şey yok. İkinizin de yaşı çok küçük dün istediğinize bugün istemiyorum diyebilecek bir dönemdesiniz yine bu yaşlarda birine seviyorum deyip sonra ayrılıp başkasıyla sevgili olabilirsiniz bunlar çok normal seni Tanju’yu bıraktın diye eleştirmiyorum sadece Bülent ile olanlar ortadaydı. Bir anda ona gitmene hepimiz şaşırdık ki Tanju zaten bitik bir durumda ağabeyleri toparlamaya çalışıyor.’’ ‘’Özür dilerim.’’ dediğimde gözümden akan yaşı sildim. ‘’Sadece Tanju değil bütün aile bana en zor zamanımda destek oldunuz bunu sizlere yapmak istemezdim ama Bülent’in bana yaklaşımını gördükçe bilmiyorum işte kalbimde bir şeyler değişmeye başladı. Yemin ederim Tanju’yu aldatmadım gerçeği anladığım an bitsin dedim.’’ ‘’Gerçekten mutlu musun?’’ diye sorduğunda saçımı okşamıştı. ‘’Bülent ile mutluyum ama Tanju’yu üzdüğümü bilmek canımı yakıyor.’’ Yalan söyleme konusunda Şirin ablayı da geçmiştim. ‘’Yakmasın, madem sen başkasına aşık oldun O da bir şekilde ayrı olmaya alışıp hayatına devam edecek ama bir kez daha söylüyorum ne olursa olsun bu işin altında başka bir iş varsa korkmadan gelip bizden yardım isteyebilirsin. Bülent’in ailesi senin baş edebileceğin bir aile değil adamın gözünün yaşına bakmazlar sıkarlar kafasına anlaştık mı?’’ Başımı tamam anlamında salladım. ‘’Anlaştık ama ortada tehdit falan yok öyle olsaydı sizden zaten yardım isterdim.’’ ‘’Sen yine de söylediklerimi aklında tut.’’ Kahvesini bitirdiğinde daha fazla konuşmadan gitmişti. Yalnız kaldığımda yine ağlamaya başladım. Telefona gelen mesajı açtığımda dudaklarımdan çıkan çığlığa engel olamadım. ‘Neredeyse ben bile bana aşık olduğuna ikna olacaktım. Nazlı Çiçeğim, sevgim tek taraflı olsa da çok geçmeden karşılığını senden alacağım.’
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD