SEÇİM HAKKIN YOK

1224 Words
Nöbette gece gittiğimiz vakada karşımızdaki sarhoş adamla uğraşıyorduk. Hasret ablayla bana laf atıp duruyordu. Polis de yanımızdaydı ve adamı götürmek için ikna etmeye çalışıyordu. Polis yaklaşmak istediğinde elindeki şişeyi salladı. “Bu iki orospuyu bana verin istediğiniz yere geleyim.” dediğinde gözlerimi devirdim. Hasret abla, “Damardan vereceksin o alkolü görecek o zaman orospuyu.” dediğinde gülmüştüm. “Aman abla o zaman da etrafında olmayan huriler görür.” deyince O da gülmüştü. “Ağızlarıyla içseler böyle olmayacak da bildiğin götleriyle içiyorlar.” diyerek polis memuruna baktı. “İkna olmayacak biliyorsunuz değil mi? Ben bugüne kadar kendi isteğiyle geleni görmedim.” “Biliyorum ikna olmayacak ama birazdan sızacak o yüzden kargaşaya gerek yok biraz bekleyin.” diyen polis memuruyla beklemeye devam ettik. Adam bağırmaya devam ederken üzerimize yürüyünce geri kaçmaya çalıştık aynı anda polis memurları da engel olmaya çalıştı ama nasıl olduysa adam üzerime düştü. Yerde ağırlığı altında yatarken iğrenç alkol kokusu burnuma doluyordu. “Kaldırın şu ölmemiş leşi ezdi kızı altında.” diye bağıran Hasret ablayla polis memurları çoktan harekete geçmiş üzerimden kaldırmaya çalışıyorlardı. Sızmış adamı alıp götürdüklerinde Hasret abla yerden kalkmama yardım etti. “İyi misin?” deyince başımla onayladım. “İyiyim ama adam çok ağırdı ezdi bütün kemiklerimi.” “Şehir ayısı bunlar bugün buradan biz toplarız yarın başka yerden başka ekip toplar bitmiyor soyları.” Ambulansa geri döndüğümüzde verilen diğer vakaya doğru yola çıktık. Neyseki nöbetin geri kalanı sakindi. Sabah nöbeti teslim ederken konu geceki sarhoşa geldi. Hasret abla adamın üzerime düştüğünü falan anlatıyordu. “Adam ne yaptığının farkında bile değildi.” dedim konuyu daha fazla uzatmamak için. Teslim bittiğinde üzerimi değişip dolabımdaki telefonu kontrol ettim. Mesaj yoktu benim de söyleyeceğim bir şey yoktu bu yüzden geri bırakıp dolabı kilitledim ve istasyondan ayrılıp dolmuş durağına ilerledim. Eve geldiğimde banyoya girecekken su değmesin diye hem saati hem de kolyeyi çıkardım. Duş alıp geri çıktığımda saçlarımı tarayıp kuruttum ve üzerimi giydim. Bülent’i sinirlendirmemek için saati geri takarken aynı şekilde kolyeyi de taktım. Banyodan çıktığımda salonda gördüğüm yüzle bir an korkup havaya sıçradım. Suyun sesinden geldiğini duymamıştım. “Evime çat kapı habersiz girmekten vazgeç.” dedim sitemle. Koltuğa kurulmuş kabaca bacak bacak üstüne atmıştı ve elindeki tabancayla uğraşırken dudaklarının arasında da yanan bir sigara vardı. “Kaldırın şu ölmemiş leşi ezdi kızı altında!” dediğinde sesinde tehdit edici bir ton vardı. Sigarasının dumanını havaya üflediğinde silahın yuvasını koyduğu kurşunlarla geri kapatınca sesle bir adım geriledim. “İyiyim ama adam çok ağırdı ezdi bütün kemiklerimi.” Sigaradan bir nefes daha çekip yere atarak ayağıyla ezip söndürdü. Bakışları üzerime çevrildiğinde kaçıp gitmemek için kendimi zor tutuyordum. O kadar korkutucu görünüyordu ki nefes almayı bile bırakmıştım. “Bülent.” dediğimde oturduğu yerden kalktığı gibi iki adımda karşımda belirdi. “Benim kadınım gecenin bir vakti sokaklarda dolaşacak ve kendisine orospu diyen elin sarhoşlarının altında meze olacak öyle mi?” Bağırması çok şiddetliydi. “Ben sadece işimi…” dediğim an bağırmasıyla susmak zorunda kaldım. “Ne işi ulan ne işi? Gece vakti sarhoşların altında kalmak mı iş?” Kendimi tutamayıp yüzüne tokadı indirmiştim. “Hakkımda kullandığın kelimelere dikkat et yoksa kötü olacak.” Eli vurduğum yanağına uzandığında yüzünde bir gülümseme belirmişti ama o bile korkutucu görünüyordu. Parmakları boğazımı sardığında sırtımı duvara dayadı ve silahını başıma bastırdı. “Seni gebertirim ölünü bile bulamazlar.” Gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. Boğazımdaki elini itmeyi denesem de hareket ettiremedim. Sıkıyordu ama nefes almama engel olacak kadar değildi yine de parmaklarının olduğu yerde morluklar oluşacaktı. “Bir daha işe gittiğini görmeyeceğim anladın mı beni bitti buraya kadardı. Oturacaksın evde sadece bana kadınlık yapacaksın.” “Yapma hayatımı öylece elimden alamazsın.” dedim. Tanju'dan istediği gibi ayırmıştı, sevgili olmayı deniyordum, elimden geldiğince iyi davranıyordum ama yine de hiçbiri ona yetmiyordu. İşimden ayrılmam demek hayallerimden vazgeçmem demekti. Sınavı kazanıp atanabilmek için gece gündüz durmadan ders çalışmıştım ama elin adamı bir sözüyle bütün çabalarımı yok etmek üzereydi. “İşimi bırakmam bunu asla yapmam.” dediğimde silahını başıma daha çok bastırdı. “Sana yapar mısın diye sormuyorum yapacaksın diyorum. Eğer sözümü dinlemezsen adamlarım ailene küçük bir ziyaret gerçekleştirecek.” “Bülent yalvarırım yapma. Beni istediğin gibi aldın ama ne olur hayatımı bana bırak. Nefes alıp yaşayabilmem için buna ihtiyacım var.” Gözlerimden akan yaşlar boğazımdaki eline damlıyordu. “Seni istediğim gibi almadım bunu henüz yapmadım ama yapacağım.” Silahını başımdan geri çektiğinde beline sıkıştırmıştı. “Beni korkutuyorsun.” dediğimde hiç düşünmeden, “Kesinlikle korkmalısın.” dedi. Parmağının ucuyla yanağımı okşadı ve yavaşça boynuma doğru indi. Başını başıma yaklaştırdığında kulağıma fısıldadı. “Sen sadece benimsin bunu unutma. Değil bir erkeğin, erkek sineğin bile sana yaklaşmasına izin vermem. İş meselesi kapandı bu konuda tek kelime etmeyeceksin ve istifanı vereceksin.” “Yapamam beni buna zorlama.” dedim ağlayarak. Bedenini bedenime dayamıştı ve duvarla arasında sıkışıp kalmıştım. “Seçim hakkın yok, yapacaksın diyorum bitti nokta.” “Lütfen…” dediğimde devamını getiremedim çünkü dudağımdan öpmeye başlamıştı. Öpmesi çok sertti ve canımı yakıyordu. İtmeye çalışınca ellerimi tek eliyle tutup engel oldu. Yapacaklarından korkuyordum ve istemiyordum. Diğer eli pantolonumun düğmesiyle uğraşıyordu. Dudakları boynuma kaydığında, “Yapma, yalvarırım yapma.” dedim bir umut. “Sen sadece benimsin ve öylede kalacaksın.” diyerek öpmeye devam etti. “İstemiyorum, bırak beni.” dedim umutsuzca. Ne kadar yalvarsam da bırakacağına inancım kalmamıştı. Pantolonumla uğraşmayı bırakıp kazağıma uzandı. Çıkarmaya çalıştığında engel olmayı denedim ama gücü benden fazlaydı ve yırtarcasına çekip çıkarmıştı. Omuzlarından ittiğimde çırpınmalarımı görmezden gelip sütyenimi aşağıya sıyırdı ve göğüslerimi ortaya çıkardı. Öpüp emmeye başladığında itmeyi bırakmış yumruklamaya geçmiştim. “Bülent yalvarırım bırak, yapma.” Hıçkırıklarımın arasında yalvarıp duruyordum. “Senden nefret ediyorum. Pisliğin tekisin.” dediğimde pantolonumu tutup aşağı sıyırdı. Bedenini bedenime biraz daha dayadı ve yüzüme uzandı. “Benden başka biriyle istesen de olamazsın bu yüzden ha şimdi ha evlendikten sonra fark eden bir şey yok.” “O zaman evlenene kadar bekle ama bu şekilde zorla yapma.” Eli külotumdan içeri kaydığında vajinamı avuçlayıp sıkınca acıyla çığlık attım. “Tamam işten ayrılacağım ve bir daha bu konuda tek kelime etmeyeceğim ama yalvarırım beni buna zorlama. Bu şekilde istemiyorum lütfen yapma.” Eli biraz daha sıkılaştığında acıdan nefesim kesilmişti. “Bu da sana küçük bir ders olsun. Bir kez daha bana karşı gelirsen, sözümü dinlemezsen ve seni dün geceki gibi olmaman gereken durumlarda bulursam yeminim olsun acıdan çığlık attıra attıra sikerim.” Ağlamam şiddetlendikçe şiddetleniyordu. Vajinamı avuçlayıp sıkmıştı canımı yakıyordu ama aynı zamanda baş parmağı olduğu yeri okşuyordu. Her hareketi kusma isteği uyandırıyordu. “Yapmam, yemin ederim yapmam.” dediğimde elini geri çekti ve gözyaşlarımla dolu gözlerimin içine baka baka baş parmağını ağzına götürüp emdikten sonra tamamen geri çekildi. Bedenim ağırlığından kurtulduğunda olduğum yerde dizlerimin üzerine çöktüm. Ağlarken bütün bedenim sarsılıyordu. Titreyen ellerimle güç bela pantolonumu üzerime çekip düğmesini ilikledim. Olduğum yerde duvara tamamen dayanmıştım. Sütyenimle göğüslerimi kapattığımda yerdeki kazağıma uzandım. Bülent koltuğa oturmuş kabaca bacak bacak üzerine atmış beni izlerken sigarasını yakıyordu. Kazağımı giyerken titremelerimi gördüğünü biliyordum. Üzerimi tamamen toparladığımda duvara dayanıp oturmaya devam ettim. Ayaklarımı karnıma toplamış, kollarımla dizlerimi sarmıştım. O beni izleyip sigarasını içerken ben de sessizce gözyaşı döküyordum. Anne babama ne diyecektim? İşi bıraktığımı ne zamana kadar saklayabilirdim? Bir yerde param bitecekti ve söylemek zorunda kalacaktım. Bana çok kızacaklardı ama onların kızmasından çok hayallerimi kendi ellerimle öldürmüş olacaktım. Başımı dizlerime gömdüğümde daha çok ağlamaya başladım. O ara sokakta Bülent’e yardım etmeye gittiğim için kendime lanetler ediyordum. Az önce olanları da bir daha unutabileceğimi sanmıyordum. İstese bana kolaylıkla sahip olabilirdi çünkü benden güçlüydü. Bu defalık durmuştu da bir dahaki sefer duracak mıydı?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD